"Amına kodumun okuluna da gitmek istemiyorum ki.. "
Minho söylene söylene anahtarlarını aldı ve kapıyı kilitlediğinden emin olduktan sonra okula yürümeye başladı. Şu siktiğinin okuluna gitmekten nefret ediyordu. Okulda yaptığı bir bok yoktu. Kimseyi sevmiyor nefret ediyordu. Zaten herkes de ona karşı böyleydi.
Aklına Jisungun gelmesiyle düşüncelerine devam etti.
Neden ona yazmıştı? 3 gün yoktu ve onu merak etmesine gerek yoktu. Gerçi okulda zorbaladığı tek kişiydi. Başkasına bulaşamadığı için olsa gerek..
Aklında yarından başka birşey yoktu.
Yarın doğum günüydü.
Aynı zamanda anne ve babasının ölüm günüydü.
O zamandan bu yana doğduğu günden ve doğum gününden nefret etmişti. Artık doğum günlerini kutlamıyordu. Yalnızca anne ve babasını ziyarete gidiyordu ki bu bile okulda yediği onca zorbalıkla birlikte psikolojisini tamamen altüst ediyordu.
Derin bir nefes aldığında çıktan okula geldiğini fark etti. Okula adımını attığı gibi Jeongin hemen yanına gelmişti.
"Minho Hyung! Dün çok güzeldi! Teşekkür ederim. "
Minho yanındaki şirin bedene baktı ve gülümsedi.
"Birşey değil bebek ekmek. "
Yanağından makas almasıyla Jeongin başını onun omzuna yasladı ve yürümeye başladılar.
...
Minho yüzüne yeniden bir yumruk yerken öksürdü. Öksürmesiyle ağzından kan boşalması bir oldu. Ne bekliyordu ki? Bir gün eve vücudunda herhangi bir morluk olmadan gitse şaşırırdı.
Jisung bu sırada sırıtarak eğildi ve eli ile Minhonun çenesini kavradı. Ardından alnından şelale gibi akan kana ve patlamış dudağına baktı. Ağzı kan revan içinde kalmıştı ama bu umrunda değildi. Minho ise Jisungun sırıttığı dudaklara ve gözlerinin içine bakıyordu. Hala parıldamayı başarıyordu gözleri. Kendi gözlerindeki yıldızlar ise 1 yıl önce sönmüştü. Bunları yaşamayı hala daha hak etmediğini düşünüyordu. Jisung yüzünü buruşturup sertçe onun çenesini bıraktı. Minhonun başı omzuna düşmüştü. Sinirle dişlerini sıktı ve yutkundu.
"Ahh, yeter artık. Bunu dövmekten ellerim ağırdı. Hadi, gidelim. "
Ellerini lavaboda yıkarken Minhoyu izliyordu. Bir yandan da aklında neden kendisine karşı koymadığı vardı. Korkuyormuydu yoksa?
Ellerini yıkadıktan sonra tuvaletten çıkmıştı arkadaşları ile birlikte. Minho yerde iken biraz soluklanmayı denedi ve ayaklanmaya çalıştı. Karnına giren acı sancı ile iki büklüm olmuştu yine. Nefesi kesilecek gibi hissetmişti. Karnına yediği sert ve onlarca tekmeden sonrası bayılmaması mucizeydi.
Lavaboya adımladı ve ellerini yıkadı. Ardından kanayan yarasına baktı. Alnı feci derecede kanıyordu ki başı dönüyordu. Daha fazla kan kaybedemezdi. Hemen tshirtinin ucundan bir parça kopardı ve alnındaki yarayı temizledikten sonra bezi oraya bastırdı. Aksi takdirde kan kaybederdi. Bundan sonra bir elini lavaboya dayadı ve tekrar yere oturdu. Ayakta kalmaya dermanı yoktu. Bu sefer biraz fazla ileri gitmişlerdi sanki.
Bunları düşünürken içeri giren kişi ile başını kapıya çevirdi. Çok şükür, Jeongin gelmişti.
"Hyung!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç mi Sevmedin? ||Minsung||
Non-Fiction"Han Jisung Lee Minho'dan ayrıldıktan sonra en büyük zorbası olur. "