Minho karnında ve sırtındaki ağrılar ile uyandığında bir kez daha sövdü yaşadığı ağrılara. Ardından ayaklandı ve banyoya geçti. Temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra karnındaki morluklara krem sürdü. Ardından kıyafetlerini üzerine geçirdi ve çantasını sırtına alarak evden ayrıldı.
Bugün onun belkide en acı çekeceği gündü. Hem lanet olası doğum günü, hem de anne babasının ölüm günüydü.
"Lanet gün.. "
Diye mırıldandı.
Bir süre sonra okula varmıştı. Her zamanki gibi Jeongin karşıladı onu. Ama bu sefer kocaman sarılmıştı ona.
"Hyung~! "
Minho kıkırdadı ve küçük bedenin saçlarını okşadı.
"Doğum günün kutlu olsun! "
Minho bununla aniden ciddileşti. Ardından konuştu.
"Jeong.. Seninle doğum günümü kutlamaman hakkında konuştuğumu hatırlıyorum. "
Jeongin bununla dudaklarını büzdü ve Minhonun yüzüne baktı.
"Benim için değerlisin Hyung. Kendini değerli görmesende bugün iyi ki doğmuşsun. Sen olmasaydın ben bu koca okulda ne yapardım? "
Minho Jeonginin sözleriyle burukça gülümsedi ve yeniden sarıldı ona. Jeongin bununla kıkırdamıştı.
"Vay vay vay.. Sevgili Jeongin ve eski sevgilim Minhoya bak sen. "
Minho duyduğu tanıdık sesle başını oraya çevirdi. Jisungdu. Zaten başka kim olacaktı ki..
Jeonginde aynı şekilde ona dönmüştü. Jisungtan zerre korkmuyordu çünkü bir zamanlar o da kendisi gibiydi.
"Ne var Jisung? "
Jisung onlara doğru bir adım attı ve konuştu.
"Hiiiç.. Bakayım dedim ama sizin bir öpüşmediğiniz kalmış? "
Minho bununla kaşlarını çattı ve eli ile Jeongini arkasına çekti.
"Sözlerine dikkat et. Biz yalnızca arkadaşız. "
"O yüzden mi sana çok değerli olduğunu bildiren sözler fısıldıyordu? Jeongin, bu kadar yalancı olma. Bu mu değerli? "
Minho son cümlesiyle ağırca yutkunsada toparladı.
"Aramızda hiçbirşey yok. Olsada karışmaya hakkın yok. "
Jeongin başını dikleştirdi ve Jisungu süzdü. Jisungda başını ona çevirince göz göze gelmişlerdi.
"Hem.. Ben sana Seojun hakkında birşey demedim. Senin buna ne hakkın var peki? Dur tahmin edeyim, benim 'eski' bencil sincabım kıskandı mı? "
Jisungun yüzü kıpkırmızı olmuştu sinirden. Şuan ona herşeyi yapmak istiyordu. Yumruklarını çok sıkı sıkıyordu, eklem yerleri bembeyaz olmuştu. Minho bununla sırıttı.
"Anla artık şunu Jisung. Aramızda hiçbirşey kalmadı. Ben sana karışmıyorsam sende bana karışamazsın. İyi günler. "
Arkasını döndü ve Jeonginin bileğinden tutarak onu sürüklemeye başladı. Jeongin ise şaşkınca arkasına bakıyordu. Minho'dan asla hoşlanmamıştı, onu tamamen arkadaş olarak görüyordu, bu da neydi şimdi?
...
"Emin misin Hyung? "
Minho Jeongine gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç mi Sevmedin? ||Minsung||
Non-Fiction"Han Jisung Lee Minho'dan ayrıldıktan sonra en büyük zorbası olur. "