Minhoda göğsünde hissettiği eski kokusuyla gözlerinden bir yaş daha süzüldü. Neden ona böyle yapıyordu? Sırf eski sevgili oldukları için mi? Ve asıl komik olan şey, onu zorbalamasına rağmen hala daha göğsünde onunla huzur bulmasıydı.
İkiside bundan nefret ediyordu.
Bir süre sonra Minho olayların farkına vararak onu kendinden uzaklaştırdı. Zaten Jisung ağlamayı bırakmıştı. Jisung, boğazını temizledi ve tekrar eski yerine geçti. Emindi ki Minhoyu dinlemek ona daha iyi gelirdi az önceki pozisyonlarına göre.
"Neden böyleyiz? "
Dedikten sonra burnundan güldü Minho. Jisung bununla ona döndü ve ifadesizce onu izlemeye başladı.
"Böyle olmamamız gerekiyor. Şöyle yapalım, sen beni yine zorbalamaya devam et, hatta tam burda anne ve babamın mezarının yanında yap, bende burda oturup ağlayayım, sana asla karşılık vermeyeyim. Kabul mü-"
"Lee."
Minho bir kez daha güldü ve onun gözlerine baktı.
"Hala ismimle seslenmiyorsun. En azından bir Lee Know de Minho demesende. Diyemiyorsun.. Ben sana Neden Jisung demeye devam ediyorum o zaman? "
"Sana bana ismimle hitap etmemeni söyledim. Sen bunu seçti-"
"Yapamıyorum! "
Jisung Minhonun sesini yükseltmesi üzerine kaşlarını çatarak ona baktı.
"Anlıyor musun?! Yapamıyorum! Karşımda sen varken bunu yapmak çok zor! Belki sen bunu başarabiliyorsun ama ben yapamıyorum! Senin için kolay çünkü lanet bir bilgiye inanıyorsun! Ama anlıyor musun?! Ben, bunu, yapamıyorum! "
Jisung tekrardan ağlamaya başlayan Minhonun gözlerinde gezdirdi gözlerini. İçindeki fırtınalar dinmek bilmiyordu. Onu ağlarken görünce çok değişik hissediyordu kendini.
Minho dayanamayıp ağzından bir hıçkırık kaçırdığında yeniden sarıldı ona. Yeniden önüne gelmiş, ince kollarını boynuna sarmış ve saçlarını okşamaya başlamıştı. Kendiside bir süre sonra burnunu çekmiş, belinde hissettiği kollar ile kendini daha huzurlu hissetmişti. İçindeki kırıklıkla konuştu.
"Unutalım.. "
Minho onu anlamadığı için sesini çıkarmamıştı. Yalnızca yutkundu ve ellerini daha da sıklaştırdı.
"Şuanda olan herşeyi unutalım. Yarın.. Hiçbirşey olmamış gibi. Tamam mı? "
Minho yalnızca bu anın bozmamak adına başını sallamıştı.
"Yine bana zarar verecek misin..? "
Jisung bununla yüzlerini aynı hizaya getirdi. Bir süre ikiside gözlerini birbirlerinin yüzülerinde gezdirdiler. Ardından Jisung başını iki yana salladı. Bununla Minho tekrar Jisungu kolları arasına almıştı. Onun tarafından kendine zarar verilmesi en nefret ettiği şeydi. Çünkü ona karşılık veremiyordu. Korkuyordu zarar görmesinden.
Bir süre sonra Jisung Minhonun omuzlarına tuttunarak kendini dikleştirdi. Minho daha rahat hareket edebilmesi için kollarını ondan uzaklaştırmıştı. Ardından Jisung ayaklanmış ve üstünü düzeltirken konuşmuştu.
"Ben.. Gideyim, okula. "
Minho cevap vermeden yalnızca kafasını sallamıştı. Onunla biraz daha vakit geçirmek istiyordu ama şuanda zamanı değildi.
"Minho... D-dikkatli ol.."
Minho uzun bir süre sonra ismini onun ağzından duyduğunda şaşkınlıkla gözlerini ona dikti. Jisung ise yalnızca gülümsemiş ve burnunu çekerek mezarlıktan ayrılmıştı. Minho onun arkasından bakakalırken fısıldadı.
"Sende miniğim.. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hiç mi Sevmedin? ||Minsung||
Non-Fiction"Han Jisung Lee Minho'dan ayrıldıktan sonra en büyük zorbası olur. "