22. Bölüm

15 4 0
                                    

Not: Marcello Teodorico karakteri tamamen bir hayal ürünüdür. Kendisi uğraştığı işleriyle, yaptığı tüm fiil ve davranışlarıyla tamamen bir suçlu olduğu apaçık bir gerçektir. Bu karakterin savunulacak herhangi bir yanı yoktur. Onu gözünüzde iyi bir adam katagorisine koymamanız önemle rica olunur. Karakter bunu kendi ağzıyla bile eşine çok kez dile getirmiştir. Ama aşk konusunda oğluşuma rakip yoktur :))

Bölümler kısa olabilir ama haftada Pazartesi ve Cuma olmak üzere iki bölüm atıyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölümler kısa olabilir ama haftada Pazartesi ve Cuma olmak üzere iki bölüm atıyorum. Bölüm duyuruları ve bölüm öncesi bilgi postları için İnstagram; @diastolerse 🌸

Bölüme geçmeden satır arası yorum ve beğeniyi unutmayalım 😘

🫀🌹

Uçaktan inip hemen arkasına helikoptere binmiştik. Bir saate yakın süren helikopter yolculuğun arkasından ise şimdi adaya doğru inmiş bulunmaktaydık. Çevre çok karanlıktı ve pek bir şey göremiyordum ama burası deniz yoluyla ulaşabileceğimiz bir ada değildi. Etrafı uçurumlarla dolu olan bir adaydı. Düz bir zeminden oluşuyordu ve evin arkasına doğru gittikçe kıvrılıp yukarıya doğru çıkıyordu. Orası bir dağ gibiydi ama adaya yukardan bakınca L harfinin yumşak bir şekilde kıvrıldığını görebiliyorduk. Küçük şirin beyaz ev ise o kıvrılan hattın tam ortasındaydı. Adada başka bir şey yoktu. Zeminde çimler vardı ve evin çevresinde ise birkaç ağaç bulunuyordu. Bir ada düşünüp ulaşımın sadece hava yoluyla olması çok tuhaftı. Her yer uçurumdu.

İçeri girdiğimizde helikopter havalandı. Girişte oldukça sade olan açık mutfak ve salon konsepti vardı. Ev, bir yazlığa gitmiş gibi bir hissi veriyordu. Açık renk kanepeler, açık renk koltuklar ve eşyalar. Birde arkada sadece yatak odası vardı. Elektrik ve su konusunda sorunda yoktu. Arkaya geçerken kapıyı açtım. Geniş bir yatak ile karşılaştım. Onun dışında hemen kenarda dolap vardı. Birde duş alanına giden bir kapı. Başka bir şey yoktu. Ordan çıkarken iç çektim.

"Nerden buldun bu evi?" dedim. Kapı girişinde durmuş sigara içiyordu. Giydiği damatlığın papyonu biraz gevşemişti ama takımı hala o kadar yol çekip, tüm düğün sürecine rağmen tertemizdi. Gözlerinde bir yorgunluk belirtisi bile yoktu.

"Evin sahibi ile anlaştım. Onlara bir tatil hediye ettim. Şuan Dubaideler." Neden bu kadar kısa cümleler ile özetliyordu ki?

"Onlar burda nasıl yaşıyorlar? Baksana bir yaşam belirtisi bile yok. Bu bir eksik olunca gidip marketten almak ile eş değer değil ki." Gözlerim yerde ki krem rengi beyaz halıya kaydı. Düz halı açık gri parkelerle uyum içindeydi.

"Helikopter ile yapıyorlar. Havalimanını arıyorlar ve belli bir saat için cüzi bir miktarda kiralıyorlar. Belli bir sürede geliyor ve şehir merkezine götürüyor." Kafam karışıyordu. Rahat beyaz koltuğa otururken esnedim.

"İçerde kocaman bir yatak var Marcello. Kocaman! Onu bu adaya helikopter ile getiremezler," dedim. Evin çoğu eşyası full yeniydi ve bu imkansızdı. Sigarasını söndürürken kapıyı örttü ve içeri girdi. Ellerini mutfak tezgahında ıslatırken omuz silkti. "Nasıl yaptıkları ile ilgilenmiyorum," dedi ve çeşmeyi kapattı.

Gül KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin