"Ne?" Dedi bütün masa aynı anda.Başka ne diyebilirdik ki?Az önce,tabii bu bir şaka değilse,arkadaşım,hatta en yakın arkadaşım ile kardeş çıktığımı öğrenmiştim. "Ne diyorsun sen Areum." Dedim ve elinden kağıdı alarak bakmaya başladım.Gerçekten %99 uyumlu yazıyordu. "Sonyeon,eğer şaka yapıyorsan hiç komik değil." Dedim kâğıda bakmayı bırakıp Sonyeon'a dönerek. "Soo-Ah,sonucu almaya ikimiz gittik,nasıl şuan şaka yapabilirim." Dedi Sonyeon ve ayağa kalkıp yanıma geldi.Sonra o da kâğıda bakmaya başladı.
Aralıksız 5 dakikadır sanki sonuçtaki %99 uyumlu yazısı değişecekmiş gibi kağıda bakıyoruz. "Hâlâ nasıl olduğunu çözemiyorum." Dedi Eun-Si şaşkın bir şekilde. "Neyini çözemiyorsun Eun-Si.Şimdi söyleyeceklerimden sonra Soo-Ah ve Sonyeon kırılmayın,bazı arkadaşlar anlamamış." Dedi ve anlatmaya başladı. "Şimdi Eun-Si,hani Soo-Ah'ı ailesi küçükken dedesine bırakmış ya,işte Soo-Ah'ı dedesine bırakan gerçek ailesi Sonyeon'un ailesi,ve Sonyeon bunu sana şimdi söylemek üzücü ama senin deden de-" Dedi ama Sonyeon hemen sözünü kesti. "Tamam,anladım,açıklamana gerek yok." Dedi ve bir sandalyeye oturdu. "Ee,şimdi ne yapacağız?" Diye sordum.Ama hiç kimseden ses çıkmadı.Çünkü hiç birimiz şuan ne yapacağımızı bilmiyorduk!Zaten nasıl bilebilirlerdi ki?Sonuçta her zaman böyle bir olay yaşanmıyor değil mi? "Sonyeon'a gitsek." Dedi Eun-Si. "Nasıl?" Diye sordum. "Yani,Sonyeon'un ailesi ile daha önce birçok kere görüştük,yani ailelerimiz ile.Aslında burada bile belli oluyor.Soo-Ah,hatırlamıyor musun?Senin deden hiçbir zaman,yani çok nadir gelirdi seninle birlikte Sonyeon'lara.Çünkü Sonyeon'un ailesi ile senin deden daha önceden tanışıyordu,ve büyük ihtimalle birbirlerinden nefret ediyorlardı,bunun içinde daha az gelmeye çalışıyordu." Dedi. "Soo-Ah,biz hiç fark etmedik ama belkide Sonyeon'un ailesi,yani seninde ailen,acaba sana sen onlara gittiğinde,yani bir soğuk falan davranıyorlar mıydı acaba?" Diye sordu Areum. "Ben,hiç dikkat etmedim ki." Dedim sadece. "E şimdi gitsenize." Dedi Minho arkadan. "O zaman anlarsınız belki." Diye de ekledi sonra. "Mantıklı." Dedi Areum.Herkes konuşuyordu ama asıl konuşması gereken ben ve Sonyeon sadece susuyorduk. "E tamam o zaman ne duruyoruz,hemen gidelim." Diyerek ayağa kalktı Eun-Si.Bizde ayağa kalktık ve kızlarla kafeden çıkıp Sonyeon'lara gitmeye başladık.Sanki ailemi ilk defa görecekmişim gibi heyecanlıydım,gerçi beni istemiyorlardı ama olsun.Evin önüne geldiğimizde Areum bizi durdurdu. "Bakın şimdi,biz hiç bir şey bilmiyoruz tamam mı?Bizim tek yapmamız gereken şey şu,annene veya evdeki herkese Soo-Ah ve Sonyeon'un çok benzediğinden bahsetmek.Eğer böyle yaparsak konuyu hızlıca dağıtmaya çalışırlar.Ve ayrıca hepimiz evdekilerin,kardeşleri saymıyoruz ama Soo-Ah'a nasıl davrandığına bakacağız tamam mı?" Dedi Areum. "Tamam." Dedim hepimiz ve binanın içine girip aşağı indik.Kapıya gelince Sonyeon derin bir nefes alarak kapıyı çaldı.O sırada evdekilerin önceden bana nasıl baktığını düşünüyordum.Açıkçası bence ablasınında hiç bir şeyden haberi yok çünkü bana karşı gayet güler yüzlü birisi,zaten erkek kardeşi de küçük olduğundan o kesinlikle bilmiyordur.Ben böyle düşünürken kapı Sonyeon'un ablası Su-Bin tarafından açıldı. "Oo,misafir varmış.Ve bizim haberimiz şuan oluyor Sonyeon Hanım." Dedi Su-Bin abla gülerek. "Şey abla,biz biranda karar verdik de ondan yani,yoksa ben tabii ki size haber verirdim." Dedi Sonyeon da yalandan bir gülümsemeyle.Zaten şuan gülebilmesi biraz zordu. "Yok ya,şaka yapıyorum zaten,hadi gelin."
"Ha abla,evde kimler var?" Diye sordu Sonyeon hemen. "Babam hariç herkes var." Dedi Su-Bin abla. "Oh,çok iyi." Diye mırıldandı Sonyeon. "Ne?"
"Ha,yok bir şey,neyse hadi girsek mi artık biz?" Diye gülerek sordu ablasına Sonyeon. "Ay doğru,gelin." Dedi ve kapının önünden çekildi.Bizde içeri geçtik. "E,annem nerde?" Diye sordu Sonyeon ablasına. "İçerde mutfakta,neden sordun?" Diye sordu Su-Bin abla.Sonyeon biran ne diyeceğini şaşırıp bize baktı. "Şey abla,annem ya hani.Öf neyse,biz odama gidelim." Diyip bizi kolumuzdan tutarak odasına sürükledi. "Lan Sonyeon sen mal mısın?Neden odaya geldik biz şimdi?" Diye sordu Eun-Si. "Geri zekalı mısınız siz ya?Beynim yandı bir bekleyin." Diyerek yatağına oturdu Sonyeon.Bende onun yanına oturdum.Sonra aklıma bir şey geldi. "Bence Su- Bin ablaya da söylemeliyiz." Dedim sonra. "Neden?Bize inanmaz bir kere." Dedi Sonyeon. "Hayır,elimizde sonuç var,gerekirse gittiğimiz yeri arayıp kanıtlarız.Tabii öyle bir şey oluyorsa." Dedi Areum ve kapının önüne gidip kapıyı açtı ve içeri seslendi. "Su-Bin abla!Bir gelir misin?" İki dakika sonra Su-Bin abla geldi. "Evet,neden beni çağırdınız?" Diyerek odaya girdi ve kapıyı kapattı.Sonyeon direkt sonucu çıkarıp ablasına verdi.Su-Bin abla alıp bakmaya başladı. "Siz...şaka mı yapıyorsunuz?" Diyerek kâğıttan gözlerini ayırıp bize bakmaya başladı. "Hayır,yapmıyoruz.Sonyeon ile ikimiz birlikte almaya gittik sonucu.Sonyeon öylesine yaptırmıştı ama,sonuç...bu çıktı." Dedim. "Ama nasıl oluyor bu?" Diye sorunca Areum bu sefer de Su-Bin ablaya anlattı. "Annemlerin bunu yapmasını beklerdim şahsen." Dedi Su-Bin abla bütün herşeyi dinledikten sonra. "Ne?" Diye sordu Sonyeon. "Bizim ailemiz zaten normal değil Sonyeon,yani zamanında bunu yapmalarına şaşırmamalı.Ayrıca büyük ihtimal Soo-Ah kız olduğu için onu dedesine vermişler." Dedi sonra da. "Nasıl?" Bu seferde Eun-Si sormuştu. "Yani eğer tekrar başka çocuk istemeselerdi hem bu sefer Sonyeon'u da dedesine,hatta dedemize bırakırdı.Ayrıca Si-U'yu da.Yani benden ve Sonyeon'dan sonra büyük ihtimal kız çocuk istememişler." Dedi ve biraz düşündü. "Yeni fark ettim,siz aynı yaşta olduğunuz için ikiz oluyorsunuz değil mi?" Diye sordu.Bende bunu şuan fark etmiştim. "Evet." Dedi Sonyeon.Kızın sabahki halinden eser kalmamıştı.Sabah aşırı enerjik olan kız sadece bir saat önce hayatının şokunu yaşadığı için öylece duruyordu sadece. "E,tamam şimdi biz ne yapacağız?" Diye sordu Su-Bin abla. "Kalkın." Dedi sonra da.Hiç bir şey demeden onu takip ettik.Bizi mutfağa annesinin yanına götürdü. "Napıyorsun anne?" Diye sordu,evet kesinlikle aklında bir plan vardı. "Yemek yapıyorum.Ne oldu,neden hepiniz buraya geldiniz?"
"Hiçç.Ay anne biz bir şey fark ettik.Sence Soo-Ah ve Sonyeon çok benzemiyor mu?Yani aynı ikiz gibiler." Dedi ve annesinin gözlerinin içine baktı.Kadın ilk önce bir duraksadı,sonra da Sonyeon ve bana baktı. "Yok ya,bence sen benzetmişsin." Dedi panikle. "Neden panikledin ki şimdi?Alt tarafı bir soru sordum." Dedi Su-Bin abla hâlâ annesinin gözlerine bakmaya devam ederken. "Öff Su-Bin,işim gücüm var,siz gitsenize içeri." Diye söylendi. "Dur anne,Soo-Ah sen şu kâğıdı bir versene." Dedi benden sonucu isteyerek,bende hemen verdim. "Anne,bu kâğıda bir baksana." Dedi ve annesine uzattı. "Ne o." Diyerek eline aldı.Bir süre kâğıda baktı. "Bu ne anne?" Diye sordu Sonyeon. "Bunu...siz bunu nereden buldunuz?" Dedi annesi Sonyeon'a. "Anne,neden?..." Dedi Sonyeon sonra sadece.Annesi bir kaç dakika sadece yere baktı. "Çünkü...o zaman,öyle olması gerekiyordu...ama" Dedi.İşte o an nefesimi tuttum.O ama ne idi.Ve neden o zaman öyle olması gerekiyordu?Benim neden o zaman dedeme bırakılmam gerekiyordu,terk edilmem?Ve ailemi bu yaşımda bulmam.Neden?Az önce söylediği bir cevap değildi.Geçiştirme gibiydi.Bana net bir cevap vermesi gerekiyordu.Neden beni istemediklerini bana net bir şekilde söylemek zorundalardı.Ben bir eşya değilim,benimde bir canım var.Neden benim ileride onları bulabileceğimi hiç düşünmediler?Neden benim üzülebileceğimi,canımın yanabileceğini hiç düşünmediler? O kadar mı önemsizdim onlar için?Kısa bir sürede aklımda bu ve bunlardan daha fazla NEDEN'ler oluştu.En sonunda Sonyeon'un annesi,yani aynı zamanda benim annem konuştu.
"Ama ben,yani biz o zaman asla Soo-Ah'ı bıraktığımız için pişman olmadık ve olmayacağız da."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAKA MI,ŞANS MI?
AcciónDedesi ile yaşayan onuncu sınıf öğrencisi Soo-Ah bir gün dedesini kaybeder.Bunun için büyük bir çöküş yaşar.Ama belki doğan bir aşk onun eski Soo-Ah olmasına yardım edebilir...