Yola çıktığımızda Su eve uğramak istediğini söylemişti.
Çiçeğin bir şeylere ihtiyacı olacağını düşünmüş kendi eşyalarından getirmeye gitmişti.Haklıydı hem ben onun kadar bir kızın neye ihtiyacı olacağını bilemezdim.
Yaklaşık 10 dakika sonra Su elinde bir çanta ile geri geldi. Arabaya bindiğinde onun tarifi ile emniyete gitmeye başladık.
Yolumuz çok uzun sürmemişti. Arabayı müsait bir yere park ettiğimde hızlıca indim.
Utanmasam koşarak girecektim içeri ama sadece hızlı yürümek ile yetindim.
İçeri girdiğimde rastgele birine durumumu anlattım. Su hemen arkamdaydı.
Bizi müdürün odasına götürdüklerinde kapıyı açıp içeri girdim.
Adımlarım birden durduğunda Su kafasını sırtıma çarptı.
Şu an onun temas sorunu ile ilgilenemezdim.
Müdürün karşısında oturan kıza baktım. Kız kardeşime baktım. Çiçeğime baktım.Uzamış açık kestane saçlarına baktım. Ela gözleri artık parlamıyordu. Gözlerinin altı morarmıştı. Beyaz teni solmuştu. Çok zayıflamıştı.
"Çiçeğim"
Dedim kollarımı açıpAyağa kalktığında sendeleyerek yanıma geldi.
Kollarımın altına girdiğinde sıkıca sarılmak istedim ama güçsüz bedenine zarar vermekten korktum.Üstündeki kıyafetler küçük gelmişti.
1 yıldır ölü zannettiğim kız kardeşim gözüme garip gelmişti.Kollarımdan ayrıldığında gülümsemeye çalıştı.
"Sana kıyafet getirdik. Giymek istersen Su sana yardımcı olsun"Hızlıca kafasını salladığında ne kadar ihtiyacı olduğunu anladım.
İkisi odadan geri çıktığında Çiçeğin az önce oturduğu yere oturdum.
Dinlemek için hazırdım.SU'yun ANLATIMI İLE......
Çiçek ile odadan çıktığımızda onu lavaboya doğru götürmeye başladım. Bacakları ayakta durmakta zorlanıyordu.
Yardım etmek istesemde nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum.
Biraz daha ilerlediğimizde dengede duramadı ve düşüşe geçti.
Refleks olarak hemen kollarım ile onu tuttum.Ne kadar bu temastan rahatsız olsamda kendimi zorladım.
Tuvalette işini halledemeyeceğimizi düşündüğüm için gözlerim mescidi aradı.
Tabelayı görünce hızlıca oraya yürümeye başladık.
İçeri girip ayakkabılarımızı çıkardıktan sonra halı flex olan odada bir yere oturdu. Çantamdan siyah eşofman ile pembe bir üst çıkardım."Başka bir şeye ihtiyacın var mı ?"
Diye sorduğumda başını salladı.Evdeyken aklıma geldiği için şükür edip diğer ihtiyacı olan şeyleride çıkardım.
İçeride kimse yoktu.
"Kapının orda arkam dönük duracağım işin bitince söyle olur mu?"
Yine başını salladığında dediğimi yaparak kapıya yaklaştım.
Hem gelen biri olursa kapıyı tutacaktım.Bir kaç dakikanın ardından çiçek sevimli sesi ile
"Bitti"
DediOna doğru döndüğümde kıyafetlerim onun üzerine oturmuştu.
Sadece eşofmanın ipini biraz sıkı bağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRENCİM
Teen Fiction"İmkansız diye bir şey yoktur. Tarihte kaç aşk var evlilik var arada dağlar kadar yaş varken. Unutma aşk iki kişiliktir başkalarının fikrine yer yoktur." ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ Oy Verip Yorum Yapmayı Unutmayın