1 hafta sonra....
"Şükür geldin"
Su arabaya bindiğinde arabayı bir kafeye doğru sürmeye başladım.
Dersin başlamasına daha vardı.Kafeden iki bardak kahve aldıktan sonra arabayı okula yakın bir yere park ettim.
Arabada sessizce kahve içerken radyoyu açtım.
Çalan şarkı Su'yun geçen hafta söylediği şarkıydı.Onu daha fazla sıkmamak için sormamıştım ama şimdi soracaktım.
"5 Kasım 2017 de ne oldu?"
Bakışları yavaşça bana döndü. Son 2 gündür eve beraber dönmüyorduk ve ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
"Toz pembe dünyamdan çıkıp gerçekleri fark ettiğim gün"
Merakla ona döndüm.
"Nasıl yani?"
"Uzun hikaye"
"Derse daha yarım saat var"
Yanaklarını şişirip derin bir nefes verdi ve bu hali gözüme çok sevimli geldi.
"O gün ailecek parktaydık. Ablam ile ben oynarken annemle babam oturuyordu. Sonra birden kavga etmeye başladılar herkesin içinde. Ablam onları engellemeye çalışıp eve gitmeleri gerektiğini söyledi ve o sırada ne oldu biliyor musunuz. Beni orda bırakıp eve gittiler."
Ağzım şaşkınca açılınca güldü. Trajikomik.
"Ben geri gelmelerini bekledim çünkü babam eğer bir gün kaybolursam olduğum yerde beklememi ve beni gelip alacağını söylemişti. Gelmedi."
Titrek bir nefes alıp devam etti.
"Saat geç olmaya başladığında ben hala salıncakta oturuyordum. Sonra bir abi geldi. Önümde diz çöküp burada ne yaptığımı sordu, bende ailemi beklediğimi söyledim. Saatlerdir burada olduğumu ve uzaktan bana baktığını söyledi ve beni evime götürmeyi teklif et..."
Sözünü kesip ben konuşmaya başladım.
"Zor ikna olmuştun ama sonunda elinden tutup senin hatırladığın yollardan evine götürmüştü. Hatta apartmana girip evin kapısına kadar gelmişti. İçeriden kavga sesleri geliyordu ve sende utanmıştın. O abi kavga sebeplerini duyduğunda eğilip sana sarılmıştı ve kulağına fısıldamıştı. 'Bunlar ile yaşamayı öğreneceksin çünkü hiç bir zaman azalmayacak hatta artacak ve sen çare aramayı bırakıp kendini üzmemek için çabalayacaksın.' Demişti"
Su'yun gözlerinden minik göz damlaları akmaya başladı.
"Sen yani siz o musunuz?"
Tebessüm ederek başımı salladım.
Bir süre şaşkınlığının gitmesini bekledim.
O zamanlar 19 yaşındaydım ve üniversite için Ankara'daydım.
O gün bir grup arkadaş ile parka gelmiştik doğum günüm için. Sohbet ederken küçük bir kız gözüme takılmıştı ve geldiğimizden beri ordaydı. Yardım etmek için yanına gitmiştim.
Evine götürdüğümde içeriden gelen sesleri dinlemiştim. Daha çok annesi babasının yaptıklarından feryâd ediyordu.
"O gün neden senin için unutulmaz?"
Tırnaklarının kenarındaki derileri soyarken cevap verdi.
"Çünkü her şeyi o zaman anlamaya başladım. Kavga sebepleri ikisinin birbirine yaptıkları şeyler. Babamın annemi dövmek için odaya kapatması. Annemin çığlıklarını duymamam için ablamın televizyon sesini tamamen açması ve daha bir çok şey. Sizin söylediklerinizden sonra ne dediğinizi anlamak için daha dikkatle bakmıştım her şeye ve sonuç olarak anlamıştım ne demek istediğinizi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRENCİM
Teen Fiction"İmkansız diye bir şey yoktur. Tarihte kaç aşk var evlilik var arada dağlar kadar yaş varken. Unutma aşk iki kişiliktir başkalarının fikrine yer yoktur." ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ İLİŞKİSİ Oy Verip Yorum Yapmayı Unutmayın