Sizi geçmişte bir yolculuğa çıkartmak istedim.
Bu bölümü yazmak benim için zor ama bir o kadar da keyifliydi.
Onu çok seviyorum.❤️🩹Bir daha hiç yalnız olmaması dileğiyle.
İyi okumalar.****************************************
Kimdi o?
Efe Ekrenaz kimdi?
İsmini kim koymuştu mesela?
Peki ya soyadı nereden geliyordu bu kimsesiz adamın?
Sevilmiş miydi hiç, daha önce sevmiş miydi kalpten?
Daha önce annesini görmüş müydü mesela? Peki ya babasını? Bir ailesi var mıydı? Akrabası olmuş muydu hiç?
Bu dünyaya niçin gelmişti peki bu genç adam?
Var mıydı bir amacı, bir nedeni?
O doğduğunda sevinmiş miydi birileri, ağlamış mıydı, akıtmış mıydı sevinç gözyaşları?O gece o köprüde karar vermişti işte Efe Ekrenaz.
Kim olmak istediğine.
Kim olacağına.
Kim olduğuna.Bir benliği var mıydı?
Hiç biri onun elinden tutacak mıydı?Tüm bu sorular kafasında gezerken işte bir köprünün ucunda öylece yürüyordu Efe Ekrenaz.
Yapmayacaktı evet.
Yapmak istedi, çok isterdi bunu ama yapmayacaktı.
Yapamazdı ki, o kadar cesur değildi.
Kendi canına kıyacak kadar cesur bir adam değildi Efe Ekrenaz.Soyadını düşündü.
Ekrenaz.
Ne demekti ki bu kelime, ne anlama geliyordu? Bakmıştı Efe, biliyordu.
Böyle bir kelime bile yoktu.
Bir anlamı yoktu soy isminin adamın. Uydurmaca bir kelimeydi Ekrenaz.
Aynı kendisi gibiydi işte. Onun da bir anlamı yoktu, bir bağı yoktu ki kimseyle. Uydurmacaydı. Var olamayan bir adamdı.
Bir hiçti, hiçbir zaman bir bütün gibi hissetmemişti ki kendini zaten.
Bir yere ait değildi, uydurmaca bir kelimenin tekiydi aynı soyadı gibi.
Zaten adının da bir anlamı yoktu onun için. Annesi neden koymuştu onu bile bilmiyordu ki bu ismi.. Gerçi annesinin koyduğundan da emin değildi adam.
Büyük ihtimalle nüfus müdürü koymuştu ismini de. Annesi çoktan ölmüştü çünkü.Sahi kimdi bu Efe Ekrenaz?
Bu hayata neden gelmişti bu adam? Yalnız kalmak için? Bu gece bu köprüden bedenini suya bırakarak kendi canına kıymak için?
Cevabın bu olmadığını biliyordu. İçten içe bunu bilse de kabullenmesi bu kadar basit değildi. Daha bilmiyordu gerçi, ama öyle umuyordu en azından.Sabah saat 5'e gelirken Efe Ekrenaz köprünün kenarında öylece duruyordu işte. Gecenin karanlığı yavaş yavaş aydınlanırken keskin soğuğu adamın ellerini sarıyordu adeta kalbini sarmış yalnızlığı gibi.
Kimdi bu Efe Ekrenaz?
Ne istiyordu bu dünyadan?
Aklından durmadan bu iki cümleyi tekrarlıyordu."Kimim ben?"
Bir şeyler içmemişti ve hayatta ilk defa hiç olmadığı kadar da ayık hissediyordu kendini.
Temiz düşünüyordu. Canı acımazdı, en azından şuan acıdığı kadar acıtamazdı ki yapacağı hiçbir hamle..
Suya atlardı, canı yanar mıydı evet yanardı. Sonrasında uzun bir karanlık kaplardı ama bedenini. Fena mı olurdu? Zaten karanlıkla dolu değil miydi bu adam? Suya atlardı ve kırılan kemikler zihnini de sustururdu belki. Sonra da sonsuza kadar uyurdu. Kimsenin de haberi bile olmazdı. Hiç yaşamamış gibi öylece ölürdü.Kimdi Efe Ekrenaz?
Sevmeyi biliyor muydu? Peki ya sevilmeyi? Sevecek miydi hiç? Tadacak mıydı bu duyguyu bir kez olsun hayatında?
İşte sırf bu yüzden çekti ayağını o boşluktan genç adam. İçindeki küçük çocuğun sevilme ihtiyacı ağır basmıştı yaralarından.Rüzgardan savrulan uzun saçlarını düzeltti eliyle karanlık suyu daha net görebilmek için.
Yapmak istedi.
Bırakmak istedi kendini gecenin karanlığına.
O hep çok sevdiği denize. Suya.
Zifiri olan bu suya akıp gitmek istedi öylece. Bedeni suda kaybolsun istedi. Suda savrulsun.. Ebedi bir uyku çekmek istediyse de o kadar cesur değildi Efe Ekrenaz.
Hayatı boyunca hiç o kadar cesur olamamıştı ki zaten. Olsaydı belki bulurdu babasını. Olsaydı belki bu sabah burda olmak yerine savcılık sınavına gidiyor olurdu şuan.