"Yollar Kesişmek İçindir" bölümünün devam bölümüyle karşınızdayım efenim, geçen bölüme olan ilginizin beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsiniz.. Kafamdaki hikâyede benimle yürüdüğünüz için teşekkür ederim hepinize🫶🏻
Bir o kadar daha keyif almanız dileğimle, iyi okumalar dilerim✨Bölümün şarkısı: "Dünya Dursun-Canozan"
Bu şarkı tam olarak bu bölümü yazarkenki hislerimi yansıtıyor, bence siz de dinlemelisiniz☀️******************************************
Bardaki ilk karşılaşmadan 6 ay sonra.O gün başıma geleceklerden tamamen habersiz, Parlaya sürpriz yapmak üzere yola çıktım. Aralık ayındaydık ve dışarısı ilginç bir şekilde gayet güzeldi. Ama İstanbul bu, havaya aldanmamak gerektiğini öğreneli çok oldu.. O yüzden de üzerime mavi bir kazak giydim. Başka bir şey almadım çünkü bu kazağı ne zaman giysem zaten beni fena yakıyordu. Bir de uğurlu kazağımdı bu, nedense bu kazağı her giydiğimde günüm güzel geçiyordu. İstemeyeceğim kadar güzel hem de..
Parlayla normalde hep onun üniversitesiyle benim polis akademimin tam ortasında bir yerlerde buluşurduk ama o gün benim dersim erken bitmişti ve onun da doğum günü yaklaşıyordu. Ben de canım kankama ufak bir süpriz hazırlamaya karar vermiştim.. Çabucak akademiden çıkıp ilk durağım olan pastaneye doğru yola çıktım önce.
Normalde doğum gününe daha bir hafta vardı evet ama zaten haftaya hep birlikte bolca kutlayacaktık ve ilk kutlayan ben olmak istiyordum. Biraz da özel bir şeyler yapmak istiyordum açıkçası çünkü Parla benim doğum günümde bana çok güzel bir sürpriz hazırlamıştı. Ben de altta kalmak istemiyordum, en az onunki kadar şaşırtıcı bir şeyler olsun istediğimden üniversiteye geleceğimden de ona haber vermemiştim..
Pastasını bir hafta önceden pastaneye özel olarak sipariş vermiştim, üzerinde ona benzeyen bir figür olacaktı ve rengi de pembeydi.. Frambuazlıydı ve bayılacaktı..
Önce pastaneye uğrayıp hızlıca pastayı aldım, sonra da çok sevdiği bir markanın mağazasına uğrayıp ona güzel bir çanta aldım. Artık sürpriz için her şeyim vardı, bir hediye ve bir pasta.. Yapmam gereken tek şeyse okula gitmek ve onu bulmaktı. Hava güzeldi, güneşliydi ve ne gibi bir aksilik çıkabilirdi ki? İşte tam bu noktada benden size bir tavsiye, bu cümleyi asla kurmayın. Kurmayın işte. Benden size Tuğçe Duman tavsiyesi..Okula geçebilmek için vapura binmem gerekiyordu önce. İki elim de dolu olduğundan benim için biraz zorlu bir yolculuk olacaktı bugün tabii ama olsun. Vapura binmeyi hep sevmiştim zaten, bana kendimi özgür hissettiriyordu bir kere. Bu kelimeyi de çok severim. Beni tanımlıyor gibi hissederim hep. Vapura bindiğimde de öyle hissediyordum işte, özgür hissediyordum. Sanki olduğumdan daha hafifmişim gibi, sanki bir kuşmuşum gibi..
Aradan geçen bir saatin sonunda nihayet vapurdan inip üniversitenin kapısına gelmiştim artık. Şimdiye kadar yüzlerce kez gösterdiğim fake kimliğimi göstererek içeri girdim.. Ee bizde çareler tükenmezdi, eski sokak kızı Tuğçe hâla içimde bir yerlerde yaşıyordu ne de olsa..
İşin zor kısmıysa şimdi başlıyordu işte..
Parla'nın ders programını biliyordum. Bugün de akşama kadar dersi vardı, benimse tek yapmam gereken o ders aralarından birinde onu yakalayarak sürpriz yapmaktı. İşte hepsi bu kadardı..Hukuk fakültesi binasının önüne doğru yürümeye başladım yavaşça, adımlarımı dikkatli atıyordum çünkü elimdeki pasta kutusu çok hassastı. Yamultmamam da gerektiği için adımlarımı seçerek yavaş yavaş yürüyordum. Pasta her an devrilecek diye ödüm kopuyordu..