Yaşlı adamın işaret ettiği, karşısında kalan koltuğa geçip oturdum. Adamın oturduğu koltuktan daha aşağıda kalıyordu. Belli ki diğer insanları küçümseyecek kadar iyi bir makama sahipti. Şimdi ne çok isterdim, ben doğruları biliyorum, diyebilmeyi. Ama diyemiyordum işte. Eziliyordum. Boynum istemsizce eğilince yaşlı adam tekrar konuştu. "Eğme başını. Buradaki en masum sensin. Her şeyin sebebi senin o baban. Benimse oğlum dediğim bir zamanlar canım ciğerim Çetinim." Başımı kaldırdım. Gözlerim şaşkınlıkla büyümüştü. "Na-nasıl yani?" Yaşlı adam derin bir nefes aldı. "Bundan tam 30 yıl önceydi. Çocuğumun olmayacağını öğrendim. Eşim de ben de yıkıldık. Daha sonra düşündük ve çocuk evlat edinmeye karar verdik. Belirli araştırmalardan sonra Selçuk ve Çetin'i yanımıza almaya karar verdik. Tabii Çetin'in kendinden 4 yaş küçük bir kız kardeşi vardı. Onları birbirlerinden ayırmamak adına ikisini beraber aldık. Selçuk onlara abi oldu. Öz kardeş gibi birbirlerini çok seviyorlardı. Daha sonra bir gün aniden eşim Cemile'yi kalp krızinden kaybettik." Konuşurken birden gözleri dolmuştu. Hemen adama su getirdiler. Selçuk dediği oğlu hemen yanına geldi. "Baba istersen dinlen. Şimdi konuşma." Adam hayır dedi ve bana geri döndü. "Onun ölümü her şeyin başlangıcı oldu. Yavaş yavaş herkes birbirinden uzaklaşmaya başladı. Ancak Selçuk'la Semra hariç. Birbirlerine aşık olmuşlar. Herkesten gizlemeyi de bir süre başardılar. Tabii Çetin bir gün her şeyi fark etmiş. Aralarında ne kardeşlik kaldı, ne de başka bir şey. Birbirlerine düşman oldular. Çetin sonrasında hem benden hem Selçuk'tan intikam almak için bizim ona emanet ettiğimiz görevleri en kötüye sürükledi. Yetkiler bana ait olduğu için benim adım lekelenmişti. Cemile öldükten sonra benim sağlık durumum bozulduğu için kimsenin karşısına da çıkamadım. Öncesinde bastığım yer titrerken şimdi elimde olan tek şey Hamit Cihangir ismiydi. Düşmanlık daha fazla uzayıp da bizi bitirmesin diye Selçuk'u eski bir dostumun kızı Müjgan'la evlendirdim. Semra ile Selçuk birbirinden uzak kalınca Çetin biraz olsun duruldu. Selçuk'un iki çocuğu olmuştu. Ama Çetin'in içinde hâlâ bir ateş yandığının farkındaydım. Çetin'i ne Mine durdurabiliyordu, ne de biz. Düşmanlığı her yönden bitirmek için Semra'yı da o zamanlar düşman olduğumuz bir adamın oğluyla barış için evlendirdik. Ancak Semra'dan intikam almaya çalıştılar bu defa. Semra'yı bir şekilde geri aldık. O dönemde bir de Çetin'in karısı Mine öldü. Çetin'in acısı ve intikam duygusu karışınca olaylar iyice çığrından çıktı. Resmiyette bizimle olan tüm bağını koparttı. Soyadını Soydan yaptı. Geçmişte hem kendi yaptıklarını bana yıkarak hem de benim yaptıklarımı açığa dökerek uğraşmaya başladı. Biz onu savcı yaptık. O bize ihanet etti. Bilirsin belki bizde işler pek kanunla yürümez. Ama karşımdaki benim oğlum. Bu zamana kadar bir şey yapamadı. Ama artık gerek iftirayla gerek kanıtla dosyayı toparladı. Benim yaşım 65 oldu. Artık uğraşmaya mecalim yok. Tabii bilmeni isterim ki senin baban haklının hakkını arayan bir savcı değil. Çok can yaktı. Kimsenin bilmemesini de fırsat bildi. İstersek açığa dökebiliriz. Ancak bu yalnızca onun meslekten ihracını sağlar. İntikam alevine yalnızca bir körük de biz atmış oluruz." Konuşmasını sonlandırınca ortam sessizliğe gömüldü. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Bir köşeye çöküp hüngür hüngür ağlamak istiyordum. Bu söylediklerinin hiçbirinden haberim yoktu. Halamın hiç evlenmediğini zannediyordum. Her şeyi geçtim karşımdaki insan benim dedemdi! Ama tüm bunlar gerçekten doğru muydu? "Bu dedikleriniz doğruysa ben bu zamana kadar yalanların içinde büyümüşüm demektir. Peki ya yalan söyleyen sizseniz?" Yaşlı adam oğlu Selçuk'a döndü. Kaşını kaldırmasıyla Selçuk yani Yiğit'in babası cebinden bir kaç fotoğraf çıkartıp bana verdi. En üstteki fotoğrafta babamın, halamın ve yanlarında iki kişinin bulunduğu gençlik fotoğrafları vardı. Selçuk denilen adam o iki kişiyi gösterdi. "Biri benim diğeri babam." Ne diyeceğimi bilememiştim. Bir alttaki fotoğrafa baktım. Fotoğrafta benim bebekliğim ve yanımda bir bebekle bir çocuk vardı. Selçuk bu defa diğer çocukla bebeği gösterdi. "Yiğit ve bebek olan da kardeşi yani kızım Elif." Bu fotoğrafa bakarken içimi birden bir mutluluk kapladı. Elif'in Yiğit'in kardeşi olduğunu öğrenmek beni nedensizce kuş gibi hisettirmişti. O an fark ettim yüzümde bir tebessüm olduğunu. Hemen ciddileştim. Bir diğer fotoğrafa baktım. Karşımdaki adamın kucağında benim bebekliğim duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GÜNEŞİ
Teen Fiction"Seni öldürenin kim olduğunu bilmemek mi daha zor? Yoksa kendinin kim olduğunu öğrenemeden ölmek mi Erva Soydan?" "İkisi de değil. Kim olduğunu, seni kimin öldüreceğini bile bile yaşamak daha zor olmalı."