Mektup Kardeşim

7 2 0
                                    

"Umut hep peşinden gölge gibi gelir ve seni takip eder."

Saksının altındaki mektup:

"Merhaba sevgili kardeşim Mira. Henüz bir kardeşinin olduğunu bilmiyor ola bilirsin, o zaman öğrenmiş olacaksın.
Yıllardır Çelik ailesinde büyüdüm. Bu aile bana ne annelik ne babalık yaptılar. Yaptıkları tek şey şiddet, aşağılama ve yalanlardı.
Babam sarhoş eve geliyor, annemse sürekli kavga ediyordu. Benim için çabalayan sadece oydu.
Ben 23 yaşındayım kardeşim. Sensiz ve gerçek ailemsiz geçen 23 yıl...
Seni hep özledim, özlemeyede devan ediyorum. Seni hep sevdim ve sevmeyede devam ediyorum.
Beni beşiğimden alıp satdıkları güne lanet ediyorum. Beni sizden çaldılar Mira. Annenden, annemizden habersiz beşiğimden aldılar. Şimdi versinler bana çocukkuğumu, annemi. Sen beni duyuyorsundur elbet kardeşim. Sen beni görüyor olmasan bile, ben her gün evinin önünden geçiyor, yaşamadığım hayatı izliyorum. Hiç önemli değil, ben burada kırbaçla dövülürken, her günüme yeni bir travma katarak devam ederken, sizin gülüyor eğleniyor olmanız hiç önemli değil.
Ben alıştım güzel gözlüm. Seni gördüğüm ilk andan beri seni seviyor, bekliyordum ve asla bıkmadım bıkmayacağım.
Civandan Kardeşime"

Yerde oturuyor, ve kardeşimin bana yazdığı mektubu okuyordum. Benim bir kardeşim yoktu. Yani bu zamana kadar..

Gözlerimi irice açmış cümlelere göz gezdiriyordum. Anlatdığı şeyler, yazdığı cümleler o kadar can yakıcıydı ki..

Mektubun son cümlesini okudum, adının civan olduğunu gördüm. Gözlerim dolmuştu. Mektubu katlayıp elimde tutdum. Boş duvarı izleyerek düşünmüyü başladım.Bu gerçek miydi? Benim gerçemtende bir kardeşim var mıydı? Annem neden bana bundan hiç bahsetmemişdi? Evet bir kardeşimin olduğunu, ama doğumdan sonra hayatını kaybetdiğini söylemişdi. Mektupda da, "annemizden habersiz çaldılar" yazıyordu. Annemin bir çocuğu olduğundan haberi yoktu.

Kardeşimi benden, ailesinden ayıran kimdi? Belkide bu bir oyundu. Böyle bir kardeşim yoktu.

Kapıyı açtım hava alıp, düşünmek için dışarıya çıktım. Temiz havayı içime çektim. Kollarımı göğsümde birleştirip, düşünmeye başladım. Gözlerim doluyor, istemsiz bir şekilde ağlıyordum. Gözlerimden akan yaşlar sanki benim değildi. Kalbim acıyordu ama ağlamak istemiyordum. Sadece yalar gözümden benden habersiz bir şekilde akıyordu.

Kafamı arabaya soğru çevirdim. Gözlerim Oğuzu arıyordu.

Arsabada oturmuş sigarasından yudumluyor,bir şeyler atıştırıyordu. Gözleri beni buldu. Arabadan inip yanıma geldi.

Gözlerini üzerimse gezdirdirerek,"Yaşadığın şey kolay değil.Ama bu şekilde ağlamaya devam edersen, dahada zorlaştıracaksın." dedi.Ağlamamın sebebi okulda yaşananlar değildi, bir daha oraya gitmeyeceğim için pekte önemli değildi benim için.Ağlamamın tek sebebi kardeşimdi. Oyun ve ya değil. Bir mektup aldım,ve bu olduçça üzücü bir mektuptu. Aklıma takılan bir diğer soruda, o mektubu ebin içine nasıl koyduğuydu.

Gözlerinin içine bakarak, "Sorun okul değil. Sana anlatamam. Bu çok özel bir konu." dedim ve yüzümü çevirdim. Rüzgar saçlarımı bir tarafdan diğer tarafa savururken,onları gözümün önünden toplamaya çalışıyordum.

"Sorun özel.." dedi ve kolumdan tutup beni kendine doğru çevirdi. "Sorun özel. Benim bahsettiğim sorun okuldu. Sana özel hayatını anlatman için yalvarmadım Ana kuzusu" dedi, ellerini cebine koyarak, yürümeye balaşdı.

"Beni dinemek istersen anlatırım. Analatacak kimsem yok." Arkasından seslendiğim anda duraksadı. Kafasını çebirmeden, "Anlatmak istersen dinlerim" dedi. Arkasını döndü eli cebinde, gözleride bendeydi.

Yanına gitdim. Ellerimle hırkamın önünü açılamsın diye tutuyor, aynı zamanda saçlarımı gözlerimin üzerinden çekiyordum.

"Eve girdiğimde saksının altında bir mektup gördüm. Mektup bana kardeşimden gelmişdi." dedim. Soğuk bakışlarını üzeridme gezdirdi, cebidnen bir sigara çıkarıp yaktı, ve soludu. Sigaranın dumanını dışarıya bırakarak, "Ne vad bunda" dedi ve yeniden sıgarasından bir yudum aldı. Ellerimle gözlerimin önündeki saçları toplayarak kısık bir sesle, "Bir kardeşimin olduğunu bilsem, bunda bir şey olmazdı. Benim bir kardeşimin olduğunu tam olarak yirmi dakika önce öğrendim." dedim. Gözlerinde en ufak bir şaşkınlık ifadesi yoktu, sadece duman vardı.

Sigarasını söndürdü gözleri beni buldu, kollarını her zamanki gibi göğsünde birleşdirerek,"İyi işte belki bundan böyle, derdini analata bileceğin biri olur hayatında." dedi.

Ben derdimi anatacak birini istümiyordum. Ben kardeşimi bulmak istiyordum. Ne bu tavırlar derdini analt dedi anlatdık. Neden bu kadar kastı ki.

"İsmi yazıyor muydu mektupta?"
"Civan Çelik" dedim

Gözlerini dev bir şaşkınlık bürüdü. Kaşlarını çatdı ve küfürler savurdu, "Gitmem gerek."dedi ve arabaya doğru yürümeye başladı. Arabaya bindi ve oldukça hızlı bir şekilde sürdü.

Neden bu kadar şaşırdı.Özellikle ismini duyduğunda. Ondan önce anlatdıklarıma bu kadar tepki vermemişdi. Belkide onunla ilgili birşeyler biliyordu, ve onun kardeşim olabileceği ihtimali karşısında bu akdar şaşırmışdı.Gaza basarak uzaklaşmışdı.

Bense hayla düşüncelerimle başbaşa, dertli bir şekilde duruyordum. Annemin kapıyı açıp bana seslendiğini gördüm,"Mira Devranla ilgilenmen gerekirken burada duruyor musun?" diyen sesini duydum. Kafamı çevirdiğimde, annamin gözlerinin içine baktım. Az önce gördüğüm mektubu, okuduğum şeyleri ona söylememek için kendimi zor tutuyordum. Annem oğluyla ilgili bir şeyleri bilmiyor ola bilirdi.

Anneme doğru yürüdüm ve boynuna sarıldım. Bu duyduklarımdan sonra anneme sefkatim daha artmışdı.

Kafamı çevirip anneme doğru baktım. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan, "Gidiyorum annecim" dedim kısık bir sesle. Oda aynı şekilde alay eder gibi kısık bir sesle "Dikkat et kimse duymasın, işe gitmem lazım. Senin okul işlerini halletmem lazım Mira. Bundan böyle o okula gitmene müsade edemem. Hadi git ve Devrana iyi gel" dedi. Kafamı olumlu anlamda salladım ve eve gitdim.

İçeriye girip üst kata, odama çıktım. Kapıyı açıp odama girdim. Devran yatakta yatıyordu, etraf dağınık durumdaydı. Bir tarafda ped şişe, bir tarafda gofret kağıdı ve b.

Ortalığı toplamadığı için hizmetcilere mi kızsam, kendime mi? Temizlik yaptığımda kafamı dağıtıyorum. Bu yüzden hizmetcilere odamı toplamamaları konusunda uyarmışdım. Hem düzenimi zouyorlardı, hemde eşyalarıma başakalarının dokunmasını istemiyordum.

Başım çok ağrıdığı için çekmeceden ilacımı aldım. Dikenin bana vermek için cebinde taşıdığı ilaçtı.

Bardağın dibinde kalan suyla ilacımı içtim. Ve azda olsa dinlenmek için yatağa geçtim. Devranda yanımda yatıyordu. Zavallı kız ne haldeydi. Uyuyorken bile gözlerindeki yorgunluk hissediliyordu. Yüzündeku yaralar, yorgunluktan ve ağlamaktan şişmiş gözlerini kapamış ve uyumuştu.

Neler yaşamıştık biz böyle? Bir insan on veya daha fazla saat içinde ne kadar şey yaşaya bilirdi ki..

Mektup,teras,cesedler,Oğuz ve Kaan. Hepsi bir araya geldiğinde aslında yıllardır yaşadığım olayları sadalıyormuş gibi geliyor ama sadece bir gün içinde yaşamışdım tüm bunları..

Gözlerimi kapadım ve uyumaya çalıştım. Aklımda dönen cümleler kardeşimin bana yazdığı mektupdaki cümlelerdi.

"Ben alıştım güzel gözlüm."
"Annemizden habersiz beşiğimden aldılar"

Canımı o kadar yakıyordu ki, sadece canımı değil kalbimide acıtıyordu bu cümleler.

Uçurum YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin