Sana Baktığımda Yalnızlık Görüyorum

6 2 0
                                    

"Bazı insanlara çok kısa sürede çok fazla alışırsınız. Ve o sizi bir anda bırakıo gider"

Bana bakarak söylediği bu kelimelerde yalan görmüyordum. Biliyordum yalan söylemediğini. Sadece kabul edemiyordum. Annemi hep çok sevmiş ve benimsemişdim. Bu gerçek olamazdı. Çünki, annemi çok seviyor ve gerçekten ona bağlıydım.

Üzümü ona tutarak, "Kanıt istiyorum." dedim. Belki bu bir yalandı. Bu adamı toplamda bir aydır tanıyordum. Evet ona çok alışmıştım ama onu çok az tanıyor olduğum için, güvenemiyordum.

Gözlerinin içini büyük bir öfke bürüyerek,"Madem öyle yarın sana, annenin ölmeden önce bananverdiği DNA sonuçlarınl getireceğim. Ama sende beni salacaksın" dedi ve benden uzaklaşdı.

Yeniden kolundan tutarak, "Peki neden çeteden bahsetdiğimde, annem hakkında sordun? Nerden anladın çeteyle bir ilgisi olduğunu?" dedim ve kolunu bıraktım

Cebinden bir sigara çıkarıp yaktı, soluyarak, "Civandan öğrenmişdim. Çete hakkında hiç bir bilgim yok." dedi ve sigarasının dumanını dışarıya püskürdü.

Sigara kokusundan nefret ederdim, heleki bu benim odamdan geliyorsa. Elimle sigarayı gösterek, "Şu pisliği söndür!" dedim. Sigarayı eliyle söndürüp, çöoe atdı. Yanıma gelerek,"Çok yakınlarında olacağım Avukat.Sigara kokusuna alışsan iyi olur" dedi ve sırıtdı.

Daha sonr elimle kapıyı gösterek, "Senin kokuna alışmak istemiyorum Diken. Yakınlarımda birazdan olursun, şimdi değil" dedim. Gözlerini bana doğru çevirdiğinde pişmanlık duymuşdum. Çok masum bakıyordu bu adam. O kadar masum bakmışdı ki gözlerime, o geniş omuzlu sert görünüm yok olmuştu bir anda. Yerini masum bir beyefendi almışdı.

Ardından kapıya doğru yürümeye başladı. Hemen sonra ona yetişip kolundan tutarak arabanın anahtarını eline tutuşdurdum: "Kapıda beni bekle işim bir saate biter" dedim ve kapıyı açtım.

Bana süzerek arkasınl döndü ve gitdi.

Bende yeniden, tekrar tekrar düşüncelerle başbaşa kalmışdım. Annem büyük ihtimalle üveydi. Abimi bilemiyorum.

Bu konuları çokta kafama takmak istemiyordum. Başarılı olabilmek için bir tarafımı boş bırakmalıydım. O tarafıma hiç kimseyi, hiç bir düşünceyi dahil etmemeliydim. Gelen giden gerçekleri yüzüme tokat gibi vuruyordu.

Az önce iki ve daha fazla gerçek öğrenmişdim. Annemin öldürüldüğünü, üvey olduğumu, Oğuzun tüm bunlardan haberinin olduğu ve daha bir çok şey.

İçeriye elinde az önce söylediğim kahveyi getiren kızı gördüm. Kahveyi alıp teşekkür anlamında kafamı salladım.

Kahveyi alıp yudumlamaya ve düşünmeye başladım. Telefonuma gelen aramayla birlikte kendime geldim.Arama, beni avukatı olmamı isteyen bir müvekkilden gelmişdi. Bu benom ilk müvekkil aramamdı.

Telefonu açtım. Anlaşma yaptıkdan sonra, telefonu kapatdım. Nedense bu beni hiç heyecanlandırmamıştı. Hırsızlıkla suçlanan bir çocukların ailesi avukat tutmak istiyordu.Kardeşlerden birinin suç dosyası oldukça kabarık olduğundan, 12 ay 10 gün hapis cezasına sevkedilmişdi.Diğerininse ilk suçuydu ve cezaya mahkum edilemezdi.

Serbest bırakılacaktı ama yinede, avukatl olmayı kabul etmişdim. Elime geçen ilk fırsatı değerlendirmeliydim.

Annemin dosyasınada kendim baka bilirdim. Ama tüm şahitler ve merhum benim oldukça yakınım olduğundan, bu pek mümkün olmayacaktı. Bu yüzden elimi tamamen çekmişdim olayın üstünden.

Hem gençdim, hemde acemi. Bu şekilde iddialı bir dosyayı üstlenemezdim.

Az sonra saate baktım yarım saat sonraya söylemiştim Oğuza. Ama şuan eve gitmek istiyordum.

Çantamı aldım odadan çıkıp, aşağıya indim. Bir kaç dosyayı odamda yerleşdirmişdim.

Aşağıya indikten sonra dışarı çıktım. Oğuz her zamanki gibi, yıllar önceki gibi beni bekliyordu. Elinde sigarasını soluyor, bana bakıyordu.

Binadan uzaklaşıp arabaya gitdim. Kapıyı açıp oturdum. Oğuz yine pencereden bana bakıyordu. İçeri girdiğimde sigarayı söndürdü. Gözlerini benden ayırmadan, "Bir saat sonraya demişdin. Bu yüzden sigara içtim. Havası rahatsız edebilir" dedi kaşlarını kaldırarak.

Ona doğru kafamı çebirip kaşlarımı çatarak, "Rahatsız olsaydım, söylerdim Diken. Senden korkacak halim yok" dedim.
Bana doğru döndü ve kaşlarını çatdı: "Bu kadar agresif olmana gerek yoktu Abukat" dedi ve önüne döndü. "İşinin yapar mısın?!" dedim oldukça yüksek sesle. Onunla çalışan-patron ilişkisinden başka ne arkasaşlık, nede başka bir şey olsun istemiyordum. Bu yüzden önlemimi bu şekilde alıyordum. Kalbinin kırılması pekte umrumda değildi. O üvey olduğumu bildiği halde, benden saklamış, yalan söylemişti sözde bana yalan söyleyemiyordu.

Eli yumruk haline gelmiş, gözlerini duman ve öfke bürümüş bir halde, "Benimle doğru düzgün konuşmayı öğreneceksin!" dedi ve direksiyona sert bir şekilde vurdu: "Sana iyilikten başka ne yaptım ben kadın?" dedi ve sinirini temkinledi. Gözlerindeki ateş azda olsa sönmüş, yumruk haline gelen eli normale dönmüşdü.

"İn aşağıda konuşacağız." dedi ve arabadan indi. Ardından hemen bende indim. Arabanın önünde durduk. O cebinden sigarasını çıkarmış soluyor, bende kollarıml göğsümde toplayıo onu bekliyordum. Anlatmasını, konuşmayı bekliyordum.

"Benimle konuşmasını bileceksin Avukat"
"Asıl sen bileceksin Hırçın surat!"
"İşte sinirimi bozan şey bu!"
"Ben senden para almak için değil, seni korumak için buradayım"
"Ben kendimi koruya bilirim!"
"Beni neden yeniden işe aldın o zaman Avukat?!"
"Annem hakkında bir şeyler biliyorsun. Onu anlatana kadar peşini bırakmayacağım."
"İyi o zaman. Ev arkadaşın olacağım desene"
"Eğer benden bu kadar bıktıysan,anlat ve git."
"Annene verdiğim sözü tutacak, seni ne pahasına olursa olsun koruyacağım Ana kuzusu!"
"Anlatmazsan kovmam. İstifa edersen, peşine düşeceğim."
"Sen kovana kadar istifa etmeyeceğim Avukat! Kovsan bile peşinde olacağım!"

Aramızda geçen bu konuşmadan sonra, ikimizde agresif bir şekilde arabaya bindik. Ben kollarımı göğsümde birleşdirmiş,ona bakmıyor. Oda arabayı kullanıyor bana bakmıyordu. İşte böyle bakışmamaya devam etdik.

Eve geldiğimizde. Arabadan inecektim ki, aynadan bana bakan bir çisf öfkeli, kahverengi göz gördüm. O kadar öfkeyle bakıyordu ki..

Arabadan inip sert bir şekilde kapıya vurdum. İndim ve eve gitdim.

Eve girdiğimde, yeniden yalnızlık hissetmeye başlamışdım. Gözlerimden yaşlar, benden izinsiz akıyor, akmaya devam ediyordu. Gözlerimi kapatıp kulaklığımı taktım. Düşünmeye başladım. Düşündükçe gözlerimden akan yaşların sıcaklığını, boynumda hissediyordum.

Şarkı cazdı. Oğuzu tanıdığımdan beri caz dinliyordum. Diğer müzikler beynimi yoruyor, beni bir ruh halinden diğer ruh haline salıyordu.

Oğuzunda, caz dinlediğini hatırladığımda, kulağımdakı kulaklığı çıkartıp, yere fırlatdım.

Ardından mutfağa gidip, içecek bir şeyler aldım. Belki, azda olsa kafamı dağıta bilirdim. Sıradan bir kokteyl hazırlayıp salona geldim. Sallanan sandelyemde oturup, dışarıyı izlemeye başladım.

Pencereden Oğuzu görmüşdüm. Duvara bir ayağını dayamış, sigara içiyordu. Gergin olduğunda hep sigara içerdi. Demek ki, onu oldukça germişdim. Onu terslememe dayanamıyordu. Sigarası bitdikden sonra, birini daha almışdı. Tekrar tekrae bunu yaptı. Artık kaçıncı sigarasıydı bu, söndürüyordu.

Bense kokteylimi bitirdim. Benim içtiğim tek şey kokteyldi.Ne alkol kullanıyordum, nede sigara. Bu tarz şeyler beni rahatlatmak yerine geriyordu.

Düşüncemi azaltmak yerine, dahada çoğaltıyordu.

Salondan çıktım. Bardağı mutfağa bırakmak için mutfağa gitdim. Bardağı bıraktıktan sonra, yeniden salona geldim. Masanın üzerindeki psikolojik romanı alıp, okumaya başladım. Bir kaç dakika okuduktan sonra odama gitmek için, salondan çıktım.

Salonda duvarda asılı olan dev aynayl gördüm. Biraz daha ilerleyerek, aynamın önünde durdum. Kendime bakmaya başladım. Elimi aynanın önündeki, masaya koydum. Ve aynaya dahada yaklaşdım.

Ve kendime şunları dedim:
Sana baktığımda kocaman bir yalnızlık görüyorum.

Uçurum YoluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin