Chapter 14: Why Not Me?

129 11 59
                                    

"Ellerimde kanlar,
Gözlerimde yaşlar,
Kalbimde yaralar...

Kaç kişinin kanı elimde? O çocukları öldürüp, Karanlık Lord'a katıldıktan sonra kaç kişiyi öldürdüm?

Gözümdeki yaş ne zaman dinecek? Ne zaman ağlamam kesilecek? Biliyorum, mutlu olunca değil, gözümdeki yaş bitince ağlamam duracak. O zaman ise kalbimdeki gözyaşlarını akıtacağım, gözümden kanlar akacak.

Kalbimde kaç yara oldu? Kaç kişi beni terk etti? Kalbim kaç parça oldu? En yakınlarım bile hiç umursamadan kalbimi paramparça etti.

Herkesin kalbini kıran, umursamaz olan adam benim paramparça olmuş kalbimi birleştirmeye çalışıyor.

Onun parmaklarına batıyor kalbimin kırıkları, o güzel ellerini kanatıyorum, bırak diyorum ama o inatla kalan parçaları toplamaya çalışıyor.

Herkesin kırdığı kalbi nasıl onaracaksın, hayatım?

Seninle başka bir yaşamda karşılaşmayı çok isterdim çünkü bu yaşamda sonumuz iyi bitmeyecek. Biliyorum bunu, ikimizde biliyoruz. Birbirimizi kandırmamıza gerek yok.

Sakin bir yaşamda olsaydık... Her an beraber, stres yok, üzüntü yok. Tek düşündüğümüz şey birbirimiziz. İstediğin kadar çocuğumuz olurdu.

Ne acı. Biz o evrende mutlu olamazdık. Biz acının çocuklarıyız, bir tanem. Biz yaralarımızı sarmaya çalışırken birbirimize aşık olmadık mı? Birbirimizin kötü sırlarını öğrenirken, canımızı yakarken aşkımız daha da kuvvetlenmedi mi?

Biz bir şeyin başlangıcıydık, sevgilim.

Acımasız insanların sevebileceğinin kanıtıydık. Aşkın vücut bulmuş haliydik.
Sen, ben olmuştun. Ben, sen olmuştum.
Senin damarlarında akan kanı hissedebiliyorum çünkü o kan benim. Seni hayatta tutan, güzel tarafını ortaya çıkaran kişi benim.
Kalp atışlarını duyuyorum. Kalbin benim. Ben iyiysem kalbin güzel güzel atıyor, ben üzgünsem kalbin ağır ağır atıyor.

Senin kalbin attıkça ben yaşıyorum. Senin kalbinin durduğu zaman benim yaşamım bitmiş olacak.

Böylece biz son olacağız.

Sen gittiğinde, ben gideceğim.

Biz sonuz, sevgilim, biricik eşim."

Defteri kapatıp masada duran şaraptan bir yudum aldım.

Ağlamak istiyordum. Boğazım yırtılana kadar nefretimi, acımı kusmak istiyordum ama yapamıyordum.

Artık eskisi gibi değildim.

Defterin başka bir sayfasını açtım. Ağır ağır yazmaya başladım,

"1 yıl oldu.

Bu koskoca dünyada beni yalnız bıraktın.
Seni bulamamanın cezası bu değil mi?

Bana yine kendi çapında bir ceza kestin.
Cezaların en ağırını.

Yokluğuna alışamıyorum. Yapamıyorum, küçüğüm. Sen benim çocuğumdun..."

1 Yıl Önce

we are the end. / evan rosier.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin