Yaz tatiline neredeyse 2 hafta kalmıştı. Regulus, abisi ve ablasından bol bol mektuplar almıştı. Şimdi, gizlese de büyük bir sabırsızlıkla yaz tatilini bekliyordu. Ayrıca Hogwarts'a gitmeyi, onlarla beraber olmayı çok istiyordu.
Walburga'nın ise, Sirius'un Gryffindor olmasından kaynaklı siniri ve öfkesi biraz azalmıştı. Çünkü her ne kadar şaşırsa da Sirius'un güzel notlarını görünce keyfi yerine gelmişti. Scheat'ın notlarını görünce ise neredeyse gururdan patlayacak gibi hissetmişti.
Hatta genelde sahte ve geçiştirici tepki gösteren Orion Black bile özel olarak mektup yazmıştı.
Walburga aylar önce kızının boş odasında oturduğunda düşündüklerini kafasından atamıyordu. Geçmiş resmen öldürücü bir bakteri gibi her yerde önüne çıkıyor, etrafa yayılıyordu. Tavırları bile değişmişti. Daha içine kapanık ve sinirli olmuştu.
Orion'a hiç katlanamıyordu. En ufak hareketi gözüne batıyor, sinirlerini hoplatıyordu. Gamsızlığı, umursamazlığı, yapmacık tavırları onu deli ediyordu.
Evdeki tozları gördükçe ev cinlerine kızıp bağırıyor, odasına kapanıp saatlerce çıkmıyordu.
Bir gece, yine Orion'un uykusuna daldığından emin olduktan sonra Scheat'ın odasına gitmişti.
Odanın kapısını sessizce açıp içeri sızınca, kızının yatağında uyuyan Regulus'u görmüştü.
Şaşırmıştı. Kaskatı kesilmişti.
Regulus'un küçük ve narin bedeni yatağın üstünde büzüşmüştü. Scheat'ın yorganına burnunu dayamıştı.
Walburga o anda içinde bir yerde cılız bir şefkat duygusu hissetmişti.
Biricik küçük oğlu, ablasını bu kadar seviyor muydu? Gece odasına gelip yorganından kokusunu çekerek uyuyacak kadar?
Sessiz adımlarla yatağa yaklaştı. Siyah dalgalı saçlarını karıştırdı oğlunun. Elinin altında olan, birkaç kez Scheat'ın elinde gördüğü defteri yavaşça aldı.
Koyu mavi derisi olan bir defterdi. Birkaç sayfa karıştırınca Scheat'ın düzgün el yazısını görmüştü.
Yavaş yavaş sayfaları okumaya başlamıştı."Annem yine Sirius'a lanet uyguladı. Haklı olarak Sirius gün geçtikçe uzaklaşıp nefret besliyor.
Ya bir gün bize de nefret beslemeye başlarsa?
Regulus ve ben ailemize bağlıyız. Sirius'ta ailemize bağlı olanları pek sevmiyor.
Umarım aramız bozulmaz.
Anneme gelirsek... Bilmiyorum. Onu anlamaya çalışıyorum. Deniyorum en azından. Belki çocukken ona böyle öğrettiler. Kim çocuğuna işkence etsin ki?"Walburga o sayfasının devamını okuyamadı.
Başka bir sayfaya geçti,"Bugün ikinci kez Rosier ailesi geldi. Hayatımda Evan kadar uyuz ve egoist bir insan görmedim. Kesin ikimizde Hogwarts'a gidip aynı binada olacağız. Şimdiden buna çok üzgünüm. Fakat gerçekten Rosier ailesi ile ilgili en merak ettiğim kişi Vinda mıydı Vidya mıydı bilmiyorum. Babaannesi. Denilene göre Gellert Grindelwald'a çok çok bağlıymış. Şimdi ise bağlantı nedeniyle saklanıyormuş.
Öyle dedi Evan. Bende dedim ki, keşke sende azıcık babannene benzeseydin-"Walburga okuduğu ile sessizce güldü. Kafasını hafifçe salladı, içinden konuştu.
"Ah Heat ah."
Başka bir sayfaya geçti,
"Bugün Bellatrix'in nişanı oldu. Mutlu muydu değil miydi emin olamadım. Gülümsüyordu ama bilemedim. Bir insan neden on altı yaşında nişanlanır ki? Bir de çok merak ediyorum, acaba Andromeda'yı özlüyorlar mıdır? Çok yakın üç kardeşlerdi.
Oh... Umarım bizde öyle olmayız. En büyüğümüz (dakika farkıyla da olsa) Sirius ve onlarda da en büyüğü Andromeda'ydı."Walburga, çoğu sayfada Sirius ile aralarının bozulmasından korktuğunu belirten bir iki cümleler buldu.
Scheat bu günlüğü 8-9 yaşlarında tutmaya başlamıştı. Bu yaşta başlamıştı korkmaya.
Son sayfayı çevirince büyüdüğünde daha düzelen yazısını görmüştü, büyük ihtimalle en son sayfasını özellikle 11 yaşındayken yazmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
we are the end. / evan rosier.
Fanfic☆ ' "Biz onlar gibi değildik. Biz beraberken... Bütün zaman dilimleri yavaşlar, belki de yok olurdu. İnsanların yanında duygusuz, acımasız, psikopat gibi davranırdık ama birbirimizin yanında... İçimizde, en en derin kuytularımıza özenle sakladığımı...