𝘖̈𝘯𝘤𝘦𝘭𝘪𝘬𝘭𝘦 𝘣𝘶 𝘺𝘢𝘻𝘥ı𝘬𝘭𝘢𝘳ı𝘮ı𝘯 𝘬𝘪𝘵𝘢𝘱𝘭𝘢 𝘢𝘭𝘢𝘬𝘢𝘴ı 𝘺𝘰𝘬𝘵𝘶𝘳. 𝘒𝘢𝘳𝘢'𝘯ı𝘯 𝘪𝘴𝘮𝘪𝘯𝘪 𝘥𝘦𝘨̆𝘪𝘴̧𝘵𝘪𝘳𝘥𝘪𝘮.𝘊̧𝘶̈𝘯𝘬𝘶̈ bora karabey'in yeraltındaki takma ismi 'kara'ydı.
Nasıl gidiyor kitap sizce?
Demek istediğiniz varsa söyleyin.
Acemiyim kusura bakmayın.
Ha bide bundan sonra bölümlere 'bölüm 1'falan diyeceğim.(başlık bulamıyorum.)Bide bundan sonra geçmişe çok gidicez.
Haberiniz olsun. İyi okumalar.!
Bölüm 8
𝙶𝚎𝚌̧𝚖𝚒𝚜̧𝚝𝚎𝚗...
3 kişi anlatımıyla...
"Bunu yapamam Emir"
"Niye Salih? Alt tarafı bir antlaşma"
"Bu antlaşmada benim ailem söz konusu. " dedi Emir Kahmar'a yaklaşarak.
Emir Kahmar'da ona yaklaştı.
"Sanki benim değil"Emir Kahmar siyah renkli koltuğa oturdu.
"Senin 3 kızın varsa, benim 2 oğlum var Salih. "
Salih Şahkat siyah koltuğun karşısındaki koltuğa oturdu. O koltukta siyahtı.
"Biliyorum.Levent Ve Ateş"
"Biliyorsan bu antlaşmaya rıza göster. " dedi kızgın bir ifadeyle Emir Kahmar.
"Gösteremem.anla şunu! Niye Açelya? Almina'yı seç. Melis'i seç! Niye? Niye Açelya Emir?!? "
Emir Kahmar başını öne eğip sağa sola salladı. Sonra tekrardan kafasını kaldırıp
"İyi gösterme Salih! Sana bu saatten sonra söyleyeceğim tek şey bundan sonra olacaklara katlanman! " dedi ve hızla odadan çıktı.
Derin bir nefes verdi Salih.
Emir'in arabasının sesini duydu.Gitmişti.
Kafasını iki elinin arasına aldı.
Almina olmazdı. Almina daha 14 yaşındaki bir kızdı. Babasını çok severdi ama annesiyle daha çok vakit geçirirdi. Biraz utangaçtı.
Melis onun ilkiydi. İlk baharının çiçeğiydi.
Oysa babası ona çok değer verirken o sadece ihtiyacı olduğunda babasının yanına gelir, konuşurdu.Açelya kızlarından en çok sevdiği kızıydı. Her zaman babasıyla konuşur, sohbet eder, dertleşirdi. Her akşam baba-kız Açelya'nın odasına çekilirler, bütün günlerini birbirlerine anlatırlardı.
Salih için Açelya sevgiydi. Evlattı. Açelya'ya baktığında asıl evlatı görüyordu. Şimdi ise masum kızını istiyorlardı.Yapamazdı. Olmazdı.
Salih derin düşüncelerdeyken kapı tıklatıldı, başını çevirdiğinde Açelya'yı gördü.
"Babacığım"
"Gel kızım"
Açelya'nın elinde bir tepsi, içinde özenle hazırlanmış meyve tabağı ve maden suyu vardı. Açelya babasının yanına oturdu.
"İyi misin baba? "
"İyiyim kızım"
Açelya kaşlarını çattı.
"Hayır iyi değilsin. Hemde hiç iyi değilsin. İyi olman için bu tabağı bitirmen lazım" diyerek tepsiyi babasının kucağına bıraktı.
Salih gülümsedi.