1. BÖLÜM - YOLCULUK

99 17 63
                                    

🎵: Taylor Swift - September

10 Eylül 2023

Deniz, rüzgar, kum, batmak üzere olan güneş ve dalga sesleri...

Bunların hepsini bu yıl son görüşümdü. Bir yıl daha yazın sonuna gelmiştik. Telefonumu açıp saate baktığımda saatin yediyi geçtiğini görmüştüm. Ayağa kalktım ve son kez baktım bu manzaraya. Burayı özleyecektim ama gelmek de istemeyecektim.

Birkaç saniye denize baktıktan sonra yazlığa doğru yürümeye başladım. Gidince annemden geç kaldığım için azar yiyecektim.

Beş dakikalık bir yürüyüş sonrasında yazlıktaydım. Mermer merdivenin basanaklarını çıkıp bahçeden arabaya çantaları taşıyan annemin yanına gittim ve elinden birkaç tane çantayı alıp arabaya götürdüm.

"Nerede kaldın Damla? Aradım kaç kere açmadın. Ben demedim mi sana o telefonun sesi açık olsun diye. Hiç dinlemiyorsun ki, karanlığa kalacağız şimdi!"

Annemin söylenmelerini sadece "Bir şey olmaz." diyerek geçiştirdim ve birkaç tane çanta alıp bagaja yerleştirdim. Bir kaç dakika sonra bütün eşyaları yerleştirmiştik. Artık eve gitme vaktiydi. Sırayla herkese sarılıp vedalaştıktan sonra arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk. Yanımda duran çantamdan kulaklığı çıkartıp kulağıma taktım ve "Taylor Swift - September" şarkısını açtım.

Her sene böyle olurdu. Biz herkesten önce dönerdik çünkü okulum vardı. Bütün yazı teyzemler ve dedemle yazlıkta geçirirdik. Arada dayımlar ve diğer teyzemler de gelip kalırdı. Daha sonra ilk olarak biz dönerdik, bizden sonra da sırayla herkes evlerine dönerdi.

Yarım saat sonra eve varmıştık. Bütün eşyaları eve çıkardıktan sonra üç aydır girmediğim odama girdim. Pencerenin önündeki koltuğuma oturup tavana bakmaya başladım. Bunu son zamanlarda çok fazla yapıyordum. Ne zaman kendimi kötü hissetsem hiçbir şey yapmadan bir yere bakıyordum ve düşüncelere dalıyordum. Dakikalarca öyle durdum. Belki 10 dakika belki 20 belki de daha fazla, bilmiyordum. Tek bildiğim kötü hissettiğimdi. Son zamanlarda kendimi iyi hissetmiyordum ve nedenini de bilmiyordum. Sürekli bir şeyler düşünüyordum ve düşündüğüm şeyler beni daha kötü yapıyordu.

Beni düşüncelerimden ayıran ise annemin sesiydi. Sofraya gelmemiz için babamla beni çağırıyordu. Kalkıp mutfağa gittim ve her zaman oturduğum sandalyeye oturup annemin yazlıktan getirdiği yemekleri yedim. 15 dakika boyunca hiçbirimiz konuşmadan sessizce yemeklerimizi yedik. Yemeğim bitince "Afiyet olsun." diyip odama geçtim.

Üç ay yazlıkta kaldıktan sonra eve hemen alışamıyordum. Kendimi garip hissediyordum. Bu hissi azlatmak için ise her geldiğimde ya kitap okuyor ya da bir şeyler izliyordum ki kafam dağılsın. Gariptir ki her zaman da işe yarıyordu. Bilgisayarımı alıp koltuğuma geçtim ve Harry Potter ve Azkaban Tutsağı filmini açıp kaçıncı kez olduğunu bilemeden izlemeye başladım. Filmi bitirdiğimde bilgisayarımı kapatıp eski yerine koydum. Biraz da olsa iyi gelmişti.

İki buçuk saat film izledikten sonra telefonumu elime aldığımda Yağmur'un iki kere beni aradığını gördüm ve onu geri aradım. Telefonu üçüncü çalışta açtı.

"Ben sana demedim mi film izlerken şu telefonun sesini kapatma diye. Arıyorum arıyorum açmıyorsun!"

Hafif sinirli sesine karşı gülümsedim. Tabikide film izlediğimi ve telefonumun bu yüzden sessizde olduğunu, onun aramasını görmediğimi biliyordu. Ortaokuldan beri en yakın arkadaşımdı o benim. Eren ve Can da vardı ama Yağmurla olan arkadaşlığımız daha başkaydı.

ÖZEL DERSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin