🎵: Mavi Gri - Dünyanın En Güzel Kızı
Ela
Tam bir saattir sahilde bir bankta oturmuş Eren'i bekliyordum. Aslında bu kadar beklememin suçlusu bendim. Geç kalırım korkusuyla evden çok azıcık erken çıkmıştım ve buluşma saatimizden bir saat erken gelmiştim. Şimdi de telefonumun kamerasını açmış kendimi inceliyordum.
Aslında makyaj yapan birisi değildim ama bugün dudağıma çok azıcık parlatıcı sürmüştüm. Tamam, çok azıcık kapatıcı, rimel, allık ve pespembe bir oje de sürmüş olabilirim hatta sabah saçlarımı fönlemiş ve bulabildiğim en güzel elbisemi giymiş de olabilirim ama bunların hepsini kendimi güzel görmek istediğim için yapmıştım. Eren için değil yani. Kesinlikle değil.
"Ela!"
Arkamdan gelen sesle Eren'in geldiğini anlayıp hızla telefonu kapatıp tek omzuma taktığım çantama koydum ve ayağa kalktım. Eren'le aramızda geçen kısa bir sarılmadan sonra ikimiz de yan yana oturduk bankta.
"Umarım çok bekletmedim seni."
"Yok ya ben de beş dakika önce falan geldim zaten."
Çaktırma Ela.
"İyi o zaman. Nasılsın?"
"İyiyim, sen?"
"İyiyim ben de."
Sonrasında aramızda saçma bir sessizlik oluştu. İkimiz de konuşacak bir şey bulamamıştık. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Eren beni baştan aşağı süzdü.
Bakışları büyülenmiş gibiydi. Benim kendime hiç yakıştıramadığım çiçekli elbisem ve sandaletlerime sanki dünyanın en güzel kıyafetleriymiş gibi bakıyordu. Fönlememe rağmen güzel durmayan saçlarıma sanki dünyanın en iyi kuaföründen çıkmış bir saç gibi bakıyordu. Berbat bir makyaj yapıp mahvettiğime emin olduğum yüzüme dünyanın en güzel şeyiymiş gibi bakıyordu.
"Çok güzel olmuşsun."
Yanaklarım kızarmaya başladığında gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Ben de onu baştan aşağı inceledim. Beyaz bir tişörtün üstüne kahverengi bir gömlek giymiş ve önünü açık bırakmıştı. Açık kahverengi kot pantolonu ve beyaz ayakkabıları üstüne çok uyuyordu. Her zamanki gibi dağınık olan saçları ise onu fazlasıyla yakışıklı yapıyordu.
"Sen de çok yakışıklı olmuşsun."
Her zamanki gibi.
Yanaklarının kızardığını gördüm. Gülerek teşekkür etti. Daha sonrasında sohbet etmeye başladık. Konu konuyu açtı ve biz saatlerce konuştuk. Bazen oturduk, bazen yürüdük, bir ara bir kafeye gittik ama konuşmayı hiç kesmedik. Şimdi tekrardan sahile gelmiş yürüyorduk. Kaç saat geçmişti bilmiyordum ama güneş batmak üzereydi.
Biraz daha yürüdükten sonra Eren bir anda durdu. Ben de durup ona döndüm.
"Ne oldu? Bir sorun mu var?"
"Ela," dedi bir anda.
"Efendim?"
Bir şey söylemek istiyor fakat söyleyemiyor gibiydi. Utanıyor muydu yoksa geriliyor muydu anlayamıyordum.
"Bir şey konuşabilir miyiz? Uzun zamandır seninle konuşmak istediğim bir şey var."
Evet anlamında başımı salladım. Aslında ne diyeceğini tahmin ediyordum hatta biliyordum ama bir şey demeden onun söylemesini bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZEL DERS
Teen Fiction"Senden bir şey isteyeceğim." "Hayır." diyerek daha isteğini dinlemeden kesin ve net cevabımı verdim. "Yuh! Bir dinleseydin önce de sonra karar verseydin bari." "Gerek yok. Cevabım belli." "Damla lütfen, en azından bir dinle ya. Hem bu ikimizin de k...