4- Yaralar derin, seneler kadar

1.3K 68 4
                                    

Selam,

Daha önce yazdığımı söylediğim kısım için kısa bir zaman atlaması gerekiyordu. Biraz daha on beş yaşlarındaki Aslaz okumadan atlamayalım istedim ve sadece Aslaz bölümüyle geldim.

Flashback içinde flashback var umarım okuması zorlayıcı değildir 😊

Bölüm başlığı Duman-Helal Olsun şarkısından, Şarkıyı bu sefer bölümde çok az da olsa görüyoruz.

Soysalan ikizlerimizin doğum gününü de kutluyorum. Bu bölümde geçen doğum günü bahsinde çok mutlu olamasak da ileride olacağız.

Yine yorumlarınızı eksik etmezseniz çok mutlu olurum, Umarım seversiniz


Salonun solundaki duvarı göstererek konuştu Ali. "Sana birden ona kadar saymayı öğrettim ya. Yavaş yavaş sayacaksın işte. Bu duvara doğru kapat gözlerini." 'Tamam' anlamında başını salladı Alaz. Kollarını duvara yasladı. Gözlerini kapatacak şekilde kafasını koluna yasladı. Ali'nin çıkardığı sesten Çağla'ya 'Sessiz ol' işareti yaptığını anladı.

"1..2..3..4..5..6..7..8..9..10.. Önüm arkam sağım solum sobe. Saklanmayan ebe." Alaz kafasını kaldırıp gözlerini kırpıştırarak evin için de dolanmaya başladı. Perdelerin arkasına baktı. Masanın altına baktı. Koltukların arkasına baktı. Merdivenin salondan görünmeyen kısmına baktı. Ağabeyini de ikizini de bulamadı. "Ali, Çağla" diye isimlerini bağırdı kardeşlerinin. "Bulamıyorum işte çıkın." Yukarı çıktı. Bağırmaya devam etti. "Ben ebe olmak istemiyorum. Çağla öğrensin ona kadar saymayı. O olsun ebe" İsteklerine cevap veren olmadı. Tekrar aşağı indi. Merdivende basamaklar boyunca Alaz'ın boyu uzadı. Yüzündeki kemikler belirginleşti. Büyüdü Alaz. Gözlerini kapattığı duvar dibine geldi. Yıllar boyu gelip 'Sobe' diye bağıran kimse olmadı. Yüzünü kapadığı duvara sağ elini yasladı ayakta durabilmek için. Derin derin nefes almaya çalıştı. Nefes alamadığını fark etti.

Çok uzun süredir nefes almıyormuş gibi açtı gözlerini Alaz. Aniden kafasını kaldırdığı yastık ter içindeydi. Uzun süre nefesinin normale dönmesini bekledi. Yaklaşık yedi yaşından beri gördüğünü hatırladığı rüyayı görmüştü yine. Her yıl birkaç defa bu rüyayı görürdü. Hangi yıl görürse o zamanki yaşına kadar büyürdü. Rüyaların sekiz saniye sürdüğünü duyduğunda çok şaşırmıştı. Gerçek anlamda yıllar geçmiyordu ama rüyayı gördüğü gece boyunca evde Ali ve Çağla'yı arıyordu Alaz. Sekiz saniye olamazdı.

Uyuyamayacağını anlayınca kulaklığını alıp havuz başına indi. Saat sabah altıya geliyordu. Tatil için Bodrum'a geldikleri evlerinde herkes uyuyordu. Bütün yaz orda olacakları için kimsenin denize erken gitmek için acelesi yoktu. Uzun süre uyurlardı daha. Havuzun kenarındaki masaya geçip oturdu. Ayaklarını başka bir sandalyeye uzattı.

"Deden de bazı sabahlar aynı şeyi yapıyor."

Asi'nin sesini duyan Alaz yerinde kıpırdanınca ayaklarının altındaki sandalyeden normalde çok olduğunu düşünmeyeceği ama sabahın sessizliğinde herkesi uyandırabileceğini düşündüğü bir ses çıktı. Asi çocuğun arkasından geçerek havuz kenarına yürüdü. Oturup ayaklarını havuza bıraktı. Gece havuzun suyu soğumuştu tabii. Vücudu biraz su görsün diye denize girdiği zamanlardan daha soğuk değildi yine de.

"O da sabah erken kalkıp senin oturduğun gibi oturup güneşi izliyor. Hayırdır? Öğleden önce uyanmazdın."

"Uyku tutmadı diyelim." İkisi de sırtını bir aydır kaldıkları eve vermiş birbirine bakmadan konuşuyordu. Çocuk dedesine benzeme konusunu ise hiç umursamadı.

Kayıp ÇocuklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin