Selam,
Bir hayli zaman oldu sanki,
Bölüm başlığı Zaferlerim -Demir Demirkan
Umarım seversiniz.
"Siyah dalgalı saçları, mayalı hamurdan yapılmışa benzeyen bir burnu ve seyrek kirpiklerinin süpüremediği koyu bakışları vardı. O anda bakışları hep üzerimde hissetmek, o koyu kahverengi gözleri her zaman görmek istedim. Aşıklar böyledir işte Nihalciğim, kısacık bir anı bütün ömürlerine yaymak isterler."
Okuduğu satırlardan sonra yüzünü buruşturarak Asi'nin dizleri üzerindeki kafasını oynattı Alaz. Odasındaki koltukta, gittiği tüm otellerdeki yastıklardan ve kendi yastığından daha rahat olan sevgilisinin dizinde, uyumamaya çalışarak Asi'nin eline tutuşturduğu kitabı okuyordu ki son okuduğu kısma kadar gayet iyi gelmişti.
Asi, Alaz'ın sözlerine tezat mimiklerine küçük bir kıkırtıyla gülüp kendi okuduğu kitabı yan tarafa bıraktı. Bir eli hali hazırda kitap okurken de yaptığı gibi çocuğun çenesini okşarken diğer eli de saçlarına gitti. "Beğendiğin için sesli okuduysan bu surat ne Alaz?"
Alaz memnuniyetsizce karşılık verdi. "Senden bahsediyor gibi. Bunları senin için benim yazmam lazımdı."
Asi yaşadığı şaşkınlığı nasıl ifade edebileceğini bilemedi. Her iki eliyle de Alaz'ın kafasını tutup kendisine bakmasını sağladı. "Alaz sen Barış Bıçakçı'yı mı kıskandın?"
Alaz yerinde doğrulup bedenini Asi'den yana döndürdü. Siyah dalgalı saçlarının birkaç tutamını parmaklarına dolayarak eskiden yaptığı gibi kulağının arkasına götürmek yerine yavaşça yüzünün yanına bıraktı, ait olduğu yere. "Tabii ki seni yazardan kıskanmıyorum güzelim." İşaret parmağının tersini Asi'nin şekilli burnunda yukarıdan aşağıya doğru götürdü. "Sadece..." burnunun üstüne küçük bir öpücük bıraktı. Genç adamın belli belirsiz ve yavaş temaslarının içinde yarattığı kıpırtılara dayanamayan Asi Alaz'ı böldü. "Sadece ne?"
"Sadece sana ne kadar aşık olduğumu anlatamamak..." Cümlesini sonunu getirmeyeceğini anlatır şekilde derin bir iç çekişle bitirdi. Doğrulduktan sonra Asi'nin boşluğa düşen eline parmaklarını doladı yavaşça. Diğer elini de kızın yanağına götürdü. Ardından baş parmağını kızın titreşen kirpiklerinde gezdirdi, şakağında durdurdu. "Gözlerini aç."
Alaz'ın emir veren ses tonu Asi'yi hem sinirlendirmişti hem de bilmediği bir nedenden biraz hoşuna gitmişti. Çok hızlı bir şekilde bu konu hakkında sonra düşünmeye karar verdi. Ne zaman kapattığını bilmediği gözlerini düşünme fırsatı bulmadan açmıştı zaten ve Alaz'ın büyüyen göz bebeklerinin her ikisini de yakalamaya çalışırken sağlıklı düşünemiyordu.
Alaz bir önceki kısa cümlesinde edindiği tonu hızlıca kaybetmiş, bu sefer yakarışa benzer bir sesle tekrar konuştu. "Gözlerini sakın üzerimden çekme olur mu?"
İkisinin de gözlerini kapatmaları bir saniye bile sürmedi. Alaz kızı yanağındaki eliyle kendine doğru çekmese de Asi Alaz'ın dudaklarına doğru atılmıştı zaten. Alaz koltuğa doğru yaslanırken koltuktan sırtını ayırıp Alaz'ın üstüne doğru eğilerek bedenlerinin daha çok yaklaşmasını sağlayan Asi oldu. Sonunda dayanamayarak tek bacağını Alaz'ın bacakları üzerinden atıp kucağındaki yerini aldı. Son bir aydır öpüşmelerini kim başlatırsa başlatsın hızlıca şimdikine benzer bir konuma geliyorlardı ve bu yakınlaşmaların süresi giderek artmaya başlamıştı. Hala daha ilerisine gitme konusunda taşıdıkları endişeden dolayı kıyafetlerinden kurtulamıyorlardı ve aralık ayı sebebiyle üzerlerinde olan kazaklardan nefret etmişlerdi ikisi de. Yine de Alaz son birkaç sefer de yaptığı gibi kızın ince kazağının altında neredeyse göğüslerine uzanan elini gezdirmekten geri durmamıştı. Bunu yaptığında Asi'nin kendini tamamen bırakmayı sürdürmediğini ve biraz temkinli devam ettiğini de anlamıştı yine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Çocuklar
FanfictionYaman, Asi ve Cesur Zafer'in elinden kurtulduktan birkaç ay sonra Yaman ailesini bulsaydı nasıl olurdu. Çok uzatmadan Aslaz ve biraz da Yamlaz based bir kurgu olacaktır.