Kalbine hakim ol çocuk umut daha tükenmedi

648 42 168
                                    

Yakın gelecekten bir gün ile geldim. Finalden yaklaşık dokuz ay sonrasınde geçiyor. Buradaki ağabeyimiz lütfen dizideki Yaman nefretinizden sıyrılarak okuyunuz.

Olabildiğince dikkat ederek yazmaya çalıştım ama Alaz'ın ruh halinden ve kıyısında olduğu durumdan tetiklenenler olabilir. Atlamaları/okumamalarını tavsiye edebilirim ve umudun daha tükenmediğini söyleyebilirim.

Her satırımın ilk okuyucusu Gökçe'ye teşekkürler ve April umarım sana da ulaşır cümlelerim.

Bölüm başlığı Cem Adrian-Unutursun

Umarım seversiniz.




Uzandığı toprak zeminden kalkıp üstünü silkeledi Alaz. Biraz önceye kadar konuştuklarına cevap vermeden duran taşa sanki farklı bir şey görecekmiş gibi dikkatle baktı. Derin bir nefesin ardından yaptığı ufak kafa hareketiyle vedasını etti. Her adımında ayakkabılarının ucunu toprağa vurarak bir toz bulutu yarattı kendine. O toz bulutu onu da alsın, çeksin toprağa, kardeşlerinin yanına götürsün diye yavaşlattı adımlarını.

Aslında koşar adım gitmesi lazımdı şimdi. Buraya geldiğinde sanki pamuk şekerden yapılmış bir kabus gibi duran pembe hava yoktu. Gün doğmuştu. Her gece gibi bir gece de nasıl olaylı geçmişti. Gözlerini kapatmamıştı ama sanki daha önce hiç aydınlığı tanımamış gibi bir kabullenişle karanlıkla boğuşmuştu önce. Bir ışık huzmesi bulup tüm kaslarını ağrıtacak kadar tutunarak getirmişti sabahı. Çok terlemişti bunu yaparken. Öyle ya kendini bilmez halden uyanıp bir göle düştüğünü sanmıştı önce. Sonra hatırladı. Elbet sabah olacaktı. O an bacaklarında bulduğu son güçle atmıştı kendini buraya. Beklediği gibi sabah olmuştu işte. Asi'den en uzak olduğu andan en yakın olduğu ana varabilmişti sonunda. Her gece aynı işkenceyi çekmeye devam ettiğini söylemeli miydi ona acaba. O işkence olarak adlandırmıyordu da Asi öyle diyordu. "Bu işkenceyi daha fazla yapma kendine." demişti bir kez.

Arabaya binip yola koyuldu. Araba bile ezbere gidiyordu artık zaten. Alaz'ın yola bakmasına gerek yoktu. Yarım saat kadar sonra çıkardı telefonunu Asi'ye mesaj atmak için. Her zamanki sürüşünün aksine direksiyon kontrolünü bir anlığına kaybetti. Araba şeridinden çıkıp yandaki uçuruma doğru seğirttiğinde ne yapmak üzere olduğunu unuttu. Nefes almayı da diğer yapacağı şeyler gibi unutmuştu. Ah ne rahatlatıcıydı bir anlığına nefes almamak. Telefon hala elindeyken bu sefer bile isteye çıktı şeritten. Sonra tekrar girdi olması gerektiği yola. Kalbi adrenalinle çarparken bir kez daha denemek istedi. Belki bu sefer tekrar girmezdi kendi şeridine. Yavaşça çizgiden çıktığı anda gecelerce uyumadığının aksine en huzurlu uykusunu uyuyacağını biliyordu. Biraz daha dışarı çıktı. Hem ne vardı ki onu bu dünyada tutan.

Asi.

Tabi ya Asi, ona mesaj atması gerekiyordu.

"Evden çıktım. Yarım saate gelirim güzelim."

Yarım saat boyunca yüzüne sahici bir gülümseme oturtmaya çalıştı Alaz. Artık iyi olmalıydı. Herkes çabalıyordu işte. Sanki rollerin geceden dağıtıldığı bir piyesmiş gibi gelse de normal her neyse ona dönmeye çalışıyordu herkes.

Anneleri sabah uyanıp günaydın diyordu herkese mesela. Herkes sadece Alaz ve Çağla olduğu için herkes gibi gelmiyor olabilirdi Alaz'a. Yaşadıkları sarsıcı olaylardan sonra kalan ömrünü, her ne kadarsa artık, yatakta geçirmek zorunda kalan Eşref beye ayrıca günaydın deniyordu tabii.

Okula gidip gitmeyeceklerini soruyordu mutlaka annesi. Ne farkederdi ki? Ha gitmişler ha gitmemişler, niye umurundaydı? Sonra kendisi Hastaneye gidiyordu mesela. Ağabeyi ve Ece'den sonra diğer insanların yaşayıp yaşamaması neden ilgilendiriyordu annesini, çözememişti Alaz.

Kayıp ÇocuklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin