KIZ BEREKETTİR

97 7 12
                                    

Yer: FİLİSTİN

Sare, akşam ezanına bir saat kala dükkanı kapatırdı. Akşam 7-8 saatlerinde etraf İsrail askerleri ile kaynardı. İffetine düşkündü Sare. Çünkü çok iyi bilirdi ki o siyonist askerlerin bir kadını o vakitlerde yanlız başına yahut yanında biri olsa bile hiç acımadan yanında ki kişiyi öldürdüp onun iffetine leke getirmeye kalkacaklarını. Çünkü müslüman için en önemli şey namustur . Namus, imandır.
İsrail askerlerinin ilk hedef aldıkları şey , erkek - kadın farketmeksizin namuslarına saldırmaktı.

Abdullah: " Hadi kızım eve gidelim "

Sare: "Tamam babacım "

Sare'nin içinde bilmediği bir neşe vardı. Türkiye'nin adını bile duyunca huzur bulurdu. Ulu Sultan Abdülhamit Han'ı çok severdi. Büyüklerinden çeşitli anılar dinlerdi küçükken. Daha 13 yaşlarında iken para biriktirerek Abdülhamit Han'ın hayatını anlatan bir kitap almıştı. Ne zaman ona kızıl Sultan dedikleri yere gelse hüngür hüngür ağlar, 'Filistin toprakları peygamber toprağıdır ' diye savaşan bir sultana ' nasıl böyle dediler ' derdi.

Kendi kendine düşüncelere dalmışken ;
Abdullah: "Sare,kızım dur"

Sare: "Efendim ba- "

Sözleri yarıda kalmıştı. Karşıdan gelen Salih 'i farketmemişti. Neyse ki Salih ona bakmadan Abdullah ile sohbete başladı.

Salih: "Selamün aleyküm Abdullah amca."

Abdullah: "Ve aleyküm selam Salih , nasılsın? "

Salih: "İyiyim elhamdülillah. İyi gördüm seni. Yeni havadisler mi var?

Abdullah: "Var var :) Türkiye ' den kardeşlerimiz gelecekmiş. Ne çok mutluyum bilemezsin.

Salih: "Abdullah amca sen gençlere taş çıkarırsın ne ara duydun? "

Abdullah: " Yerin kulağı var evlat! Benim yerim Sare'nin yanı ondan aldım bu müjdeli haberi . Boşuna dememişler kız çocuğu berekettir diye."

Salih kısa bir bakış attı Sare'ye . Sonra bakmak doğru olmaz diye bakışlarını tekrar Abdullah'a çevirdi. Gönlü vardı Sare'de. Ama yiğit bir delikanlı olarak biçbir zaman aklında kötü birşey getirmemişti. Nasibin de var ise rabbi karşısına çıkarırdı zaten. Hatta kendi kendine dörtlük bile yazmıştı ;

صالح هذا يحب جوهر ساري.
إذا تزوجت، إذا ابتسمت، سوف يأتي لها الحظ السعيد
فلا مصير إلا يكتبه الخالق.
لم يستطع أن يبدو مخطئًا، يا حبيبي.

Sare'nin özüne âşıktır bu Salih
Evlense , gülse ona giz-ü talih
Yaradan yazmadıkça nasibe
Yanlış bakamazdı o habîbe

Sonra devam etti konuşmasına;
Salih: "Evet Abdullah amca. Doğru söylüyorsun. O da İbrahim' den
duydu herhalde. Bizden duymuştu tellâl gibi duyuruyor afacan.

Abdullah tebessüm etmişti. Aynı şey Sare için söylenemezdi. Utanmıştı. Bakışlarını iyice yere gömerken içinden ' Allah'ım beni kurtar bu halden ' diyerek dualar ediyordu.

Abdullah: "Ne zaman gelcekler bir bilgin var mı evladım ? "

Salih: " Allah'ın izniyle yarın öğlene buradalar. Onlarla Yahya abi ilgilenecek. Sizin dükkanın karşısında ki iki katlı evi onlara ayarlamışlar.
Yeni komşularınız."

Abdullah koltuk altı görününceye kadar ellerini göğe kaldırdı. Kimsenin duyamayacağı kadar sessiz ve içten dualar etti. Abdullah, Salih ile vedalaşıp Sare ile beraber eve geçtiler.
...
Gece olumuştu. Namazlar kılınıp yatma zamanı gelmişti. Yatağından tavanı izleyerek, gelecek komşularını düşünüyordu Sare. Acaba onlarla tanışabilecekmiydi. Neden böyle düşünceler kuruyordu kendiside bilmiyordu. Aralarında kız var mıdır? Sonuçta cihad erkeklere emredilmişti. Gelenler erkek olmalıydı herhalde. Kız askerlerde vardı sonuçta ama taa Türkiye' den buraya görev yapmak çok uzak olduğu için kız gelirmiydi. Sonra sağına döndü . Böyle düşünceli ve aklını tırmalayan sorularla kendini uykunun kollarına bıraktı.

♥️🍉🦋

Cihad 3 türlüdür;

1.insanın Şeytan ile mücadele ederek kalbini temizlemesidir.

2. İslam'ın dil ile yayılmasıdır.

3. İnsanın doğru şeyleri yapmasıdır.

♥️🍉🦋

AŞK FİLİSTİN'DE KALMAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin