13- Vita ve omegayı vurun

266 24 0
                                    

~Lana Del Rey - Young and Beatiful

Kucağındaki yeğenime sıkıca sarılıp bırakmak istemeyen ve lisedeyken cinsiyetsiz olduğunu zannettiğimiz fakat şimdi yaşlı mor gözlerinden Vita olduğunu net anladığım Beomgyu'yu görünce gözümün döndüğünü hissettim. Yeğenimi almak için üzere yürümeye başladığım anda Taehyun önüme geçerek beni durdurdu. Kaskatı olan yüz hatlarından onun da en az benim kadar sinirlendiği belli oluyordu.

"Taehyun, bırak beni!" Yüksek sesim onu zerre etkilemezken o benim aksime alçak fakat oldukça tehditkar ve sinirini ele veren bir sesle konuştu. "Bilmeden hareket ediyorsun, yapma Soobin."

"Sen neyi bilmemekten bahsediyorsun tanrı aşkına! Yeğenimi kaçırarak bu piçle iş birliği yapmışsınız lan! Sırf güç için bunları nasıl yapabilirsin?!" Gözlerimi kısıp yüzümü yüzüne yaklaştırarak "Sırf bu güç için sevgilinin delta ile düzüşmesine göz yumacak kadar midesiz miydin gerçekten sen ya?" dememle yüzüme bir yumruk yemem bir olurken oda da derin bir sessizlik oluştu. Beomgyu ağlamaya başlayan Doyoung'u susturmayı başaramadığı için Yeonjun hemen yanlarına adımlayıp küçük çocuğu kucağına aldı. Hafifçe pış pışlarken Doyoung az da olsa sakinleşti.

"Sana bilmeden hareket etme dedim. Ve sakın bir daha Beomgyu hakkında böyle konuşma, bu sefer bir yumruk ile kalmam çünkü." Benim tepki vermeme vakit kalmadan Beomgyu yanıma gelip patlayan dudağımındaki kanı Doyoung'un minik medili ile silmeye başladı.

"Soobie, lisedeki o aptal çocuklarız. Dinlemeden bir şey yapma lütfen. Önce dinle, yalvarırım önce dinle."  Beomgyu'nun bu sözleri ile biraz olsun durulurken gerçekten de şuan oldukça aptalca hareket ettiğimin farkına vardım.

"Ah sevgi yumurcakları. Şunları Yeonjun'un odasına götürün ben şamanı hazır edene kadar."

Wooshik'in sesi odada yankılanırken apar topar omeganın odasına gönderilmiştik. Daha sonra ise Beomgyu ve Taehyun'dan yaşananları dinlemiştik. Gerçekleri duyduktan sonra benliğimi derin bir pişmanlık sarmış ve onlardan özür dilemiştim. Taehyun ise sorun olmadığını söyleyerek beni rahatlatmıştı. Daha sonra yeğenim ile ilgilenmek istemiştim. Beomgyu'nun söylediğine göre Doyoung bütün fiziksel ve zihinsel aktivitelerde oldukça ileri seviyedeyken bir türlü konuşmuyormuş. Ağzından baba dışında bir kelime çıktığını kimse duymamış şimdiye kadar. Doyoung ile oyun oynamaya çalışmış fakat yorgun olduğunu ve uyumak istediğini anlayınca onu Yeonjun'un yatağına yatırmıştım.

Şimdi ise ben Yeonjun'a, Taehyun ise Beomgyu'ya sarılmış halde karışıklıklı oturuyor ve bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorduk. Gerçi işe yarar bir şeyler bulduğumuz çok söylenemezdi fakat biz hala deniyorduk. Sonunda pes ederek burnumu sırtını göğsüme yaslamış bacaklarımın arasında oturan çocuğun şaçlarına gömdüm. Belindeki kollarımı sıkarak onu kendime iyice çektim.

Bu yapacağımız şey oldukça tehlikeliydi. Üç başlı kurt tüm kurtların kurt başıydı fakat delta kurt başı olarak geçerdi çünkü üç başlı kurt yalnızca dört kez dünyaya inmişti. Normal kurtların ortalama ömrü 85-100 yaş iken bu kurtlar yüzyıllarca yaşamıştı. Üç başlı kurt demelerini sebebi üç adet başı olması falan değildi. Gerekli şeyler yerine getirildikten sonra bu üç asil ve güçlü kurt tek bir ruhta birleşirdi. Bedenleri birbirinden ayrı olmasına rağmen tek bir ruha sahip oldukları için zamanla kendi benliklerini kaybederlerdi. Aralarında en güçlü olan diğerleri üzerinde baskınlık kurar ve diğerlerini içi boş bir et yığınına çevirirdi ya da gittikçe kendine benzetir diğerleri nasıl biri olduklarını hatta geçmişlerini unutarak baskın olan gibi davranmaya başlarlardı. Ayrıca üç başlı kurt yeryüzüne inerken yanında kendi eşini de yani theta'sını yanında getirirdi ve deltalar gibi eşlerini reddetme gibi bir şansları yoktu çünkü üç başlı kurt deltadan çok daha güçlüydü ve sahibini yönetebilirdi. Baskın alfa diğer ikisini etkisiz hale getirdikten sonra da kurtları baskın alfayı etkisiz hale getirir ve dünyayı kendi isteğine göre yönetirdi.

Tüm bunları Taehyun şimdi bize anlatmıştı ve bu durum tüm bunları yeni öğrenen Yeonjun için kaldıramayacağı kadar ağırdı. Kollarım arasında yine tutmaya çalıştığı hıçkırıkları ile titrerken dört bir yanımı saran çaresizlik yüzünden kendimi berbat hissettim. Burnumu dayadığım başından kaldırdım ve çenesinden tutarak başını çevirip bana bakmasını sağladım.

"Yeonjun, yapma lütfen böyle bebeğim. Sen böyle yaptıkça benim içim parçalanıyor."

"Ama Taehyun dedi ki geçmişini unutacakmışsın." Titreyen dudaklarını birbirine bastırıp gözlerini kaçırırken içinde oldukları durumun onu ne kadar mahvettiğini belli etti. "Beni de unutur musun Soobin?" Beklentiyle gözlerime bakarken hiçbir şey diyemedim çünkü bilmiyordum. Sessizliğim sorusunun cevabını ona verirken Beomgyu'da Yeonjun'dan bir farkı olmayan gözleri ile Taehyun'a biraz daha sokuldu.

"Taehyun'u şimdi çok daha iyi anlıyorum. Sevdiğin adamın bir eşi olduğunu bilmek berbat bir his. Sen nasıl dayandın sevgilim? Ben şuan nefes alamıyorum sen nasıl dayandın?"

"Bırak onlar ruhlarımız ile bağlı olsunlar. Biz aynı kalbi paylaşıyoruz sevgilim, yetmez mi? Senin kalbin attığı sürece ben senin için yaşamaya devam edeceğim. İster senli ister sensiz, ben her türlü seninim." Taehyun'un sözleri hepimizi duygulandırken artık hepimiz ağlıyorduk.

"Her ne olursa olsun seni unutmak için kalbimi sökmem gerekir Yeonjun'um. Kalbim attığı sürece ben seni hep yaşayacağım zaten."

"Seni seviyorum Soobin." Dudaklarıma kısa bir öpücük bırakıp ayrılınca kafasını biraz dağıtmak için işi şakaya vurmaya karar verdim. "Yasak değil miydi ya dudaklarını öpmek?" Dudakları küçük bir gülümseyle kıvrılarak bana ödülümü verdi. Uzanıp tekrar kısa bir öpücüğü dudaklarıma bıraktı.

Kırılırcasına açılan kapı ile ayrılmak zorunda kaldık. Onlara veda edip malikanenin devasa bodrum katına indik. Wooshik bizi orada bekliyordu. Bizi kollarımızdan tutan adamlar yerde oturan baskın alfanın iki yanına bizi oturken üzerimizi çıkarmamız istendi. Üzerimizdeki kıyafetlerden kurtularak bize uzatılan beyaz bornozu giydik. Şaman karşımıza geçerek hepimize sol avucumuzu ona doğrultmamızı isteyerek hepimizin eline aynı anda minik bir kesim attı. Üçümüzden de çıt çıkmazken yere düşen ilk kan damlalarını kulak pamuğu ile alarak içinde ne olduğunu bilmediğim karışıma kattı.

Gözlerimi bizi izleyen maskeli adamlarda gezerken en arkadaki ikisinin maskelerini çıkarıp benimle göz göze gelmelerini izledim. Fakat gördüğüm yüzleri kesinlikle beklemiyordum. Yoongi hyung ve Kai'in burada ne işi vardı? En önemlisi neden koruma gibi giyinmişlerdi. Yoongi bana göz kırpıp maskesini geri takınca ne yapmamı istediğini anlamıştım. Taehyun'un görüp görmediğini kontrol ettim. O da görmüştü ve odada geçirdiğimiz umutsuz saarlerin ardından kurtulma hayali kurabilmek ikimizi de heyecanlandırmıştı. Elimize içeceklerin verilmesi ile ışıklar anında kapanmıştı. Bununla birlikte Taehyun ile aynı anda elimizdeki kaseleri Wooshik'in başına geçirdik.  Kafasına aldığı darbe ile bayılan alfaya tekrar bakma gereği duymadan karanlıkta kaybetmemek üzere Taehyun'un bileğini yakaladım. Giden elektrikler ve emir almadıkları için oradan oraya koşuşturan korumaların arasından Kai bizi çıkartmış ve hemen üst kata çıkmıştık.

Kulağındaki kulaklığa karşı "Soobin ve alfayı aldık siz Yeonjun ve vitayı aldınız mı?" diyerek konuştuğunda biz Taehyun ile hala burada ne döndüğünü anlamaya çalışıyorduk. Sonunda bize dönen Yoongi hemen buradan çıkmamız gerektiğini söyleyip bizi kapıya yönlendirdi. O sırada merdivenlerde kucağında Doyoung ile Yeonjun ve Beomgyu göründü. Hepimizin yüzünde eşsiz bir gülümseme varken birlikte kapıya doğru koşmaya başladık fakat üzerimize kapanan devasa kapı ile durmak zorunda kaldık.

"Gerçekten, elimden bu kadar kolay kurtulabileceğinizi mi zannettiniz." Arkamızdan gelen Wooshik'in sesi ile okkalı bir küfür savurdum... "Size bir daha kaçamayacağınızı ve benim malım olduğunuzu öğreteceğim. Beomgyu ve Yeonjun'u vurun."

Sonrası çok hızlı gelişti. Kemerlerden çıkarılan silahlar, Kabzası çekilen başka bir çift silah, bir el ateş alan bir silah Yeonjun'un acı çığlığı beynimde yavaş çekime alınmış gibi oynuyordu. Ve ben izlemek dışında hiçbir şey yapamıyordum, beynim çalışmayı bırakmıştı. Öyle ki üzerime sıçrayan kanın farkına bile varamamıştım...

★★★

Saat şuan 1.30 ve ben bölüm yazıyorum ve yarın kimya sınavım var.

Neyse GÖRÜŞÜRÜZ!

padre asesino || taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin