Saatlerdir beklediğim yoğun bakımın önünde hiçbir şey yapmadan duruyordum. Oturduğum koltukta öylece camın karşı izliyordum fakat orada tam olarak ne olduğunu bilmiyordum, sadece bakıyordum. Gerçek miydi? O yatakta yatan solmuş beden benim sevgilim miydi? Takılan solunum cihazları olmadan nefes bile alamayacak aciz duruma düşen benim Yeonjun'um muydu? Jimin, Yoongi, kucağında bebeğiyle abim ve oğluna yeni kavuşmasına rağmen bu durumun zevkini bile yaşayamayan Taehyung...
Abim kucağında uyuya kalan oğluna bir daha bırakmak istemiyormuşçasına sıkıca sarılmış durumda durmadan öpüyordu. Taehyung ise ağlamaktan mahvolmuş gözleri ile camın diğer tarafını izliyordu. Gariptir ki gözlerimden bir damla bile yaş düşmemişti. Yeonjun acıyla çığlık atarak yere düşerken ve Doyoung'u da düşürken sadece izleyebilmiştim. Beynim vücuduma komut vermeyi bırakmış ve dizlerimin üzerine düşmüştüm. Yeonjun yaşlı gözleri işe bana bakarken ben sadece ona bakmak ile yetinmiştim. Benden birşey yapmamı bekliyordu. Onu kurtarmak için değil, en azından ona sarılmamı ve belki de o ölüm korkusu ile cebelleşirken ona destek olacak bir şeyler yapmamı bekliyordu. Fakat ben...
Fakat silahlardan çıkan kurşun sadece Yeonjun'u hedef almamıştı. Kim Woosik'e, fakat silahın diğer tarafında duran kişi asla tahmin edemeyeceğim biriydi. Beomgyu, evet vita o leş herifi vurmuştu. Daha sonra bizi oradan çıkaran Taehyung hızlıca hastaneye doğru sürmüştü. Fakat Beomgyu bir insanı öldürmeyi kaldıramamış olacak ki arabayken kriz geçirmişti ve Taehyun ile bir odadaydılar.
Aklıma tekrardan Yeonjun'un vurulduktan sonraki bakışları gelince hıçkırarak ağlamaya başladım. Bir yandan saçlarımı çekiştirirken bir yandan kendime sövüyordum. Bu yaptığına herkes bana dönerken Yoongi hyung beni sakinleştirmekle uğraşıyordu fakat nafile. Ne kadar süre öyle ağlayıp saçlarımı yoldum bilmiyorum ama sonunda bilincimi kaybetmiştim.
-----
Jungkook's pov:
Soobin'in bayılıp odaya alınmasının üzerinden bir gün geçmişti. Tüm gün hastane de kalmıştık fakat saat geç olduğu için Jimin hyung ile evime gelmiştik. Hamileydi ve fazla ayakta kalmaması gerekiyordu, ben de Doyoung için gelmek zorunda kalmıştım Çünkü o henüz küçüktü ve hastane ortamında daha fazla kalmamalıydı.
Kardeşim için gerçekten çok üzgündüm. Sevdiği kişiyi kaybetme korkusu gerçekten çok zordu. Her ne kadar ben bunu hiç yaşamasam da iki yıldır oğlumun öldüğünü sanarak yaşıyordum ve bu durum gerçekten kelimeler ile anlatılabilecek bir şey değildi.
Her ne kadar Yeonjun sebebiyle buruk da olsam oğlumun eve geldiği için içim içime sığmıyordu. Bulduğum her fırsatta öpüyor, sarılıyor ve kıcağımdan indirmiyordum. Taehyun'dan öğrendiğime göre oğlum hala konuşamıyordu. Bu durum beni gerçekten yıkmıştı, belki oğlumun yanında olsaydım konuşmayı çoktan sökmüş olurdu.
Gerçi takıldığım nokta bu değil, oğlum hakkındakileri bir yabancıdan öğrenmem olmalıydı. Oğlum bana karşı yabancılık çekiyordu. Taehyun onun yabancı insanları çok sevdiğini, tanımadığı biri görünce hemen kaynaşmak istediğinden bahsetmişti. Oğlum için bir yabancı olmak çok ağırdı.
Doyoung ile vakit geçirmeyi bırakıp çoktan hazırlanan Jimin'in yanına gidip oğlumu ona emanet ettim ve hızlıca hazırlandım. Gerçi pijamalarımı değiştirmek dışında bir şey yapmamıştım. Bir taksiye binip hastaneye doğru yol almaya başladığımızda Jimin'in huzursuz olduğunu fark ettim.
"Jimin hyung, iyi misin" diyerek sabahtan beri yediği tırnaklarına engel olmak için boştaki elim ile ellerini tuttum. Beni rahatlatmak için gülümsemeye çalıştı fakat sadece çalıştı. "İyiyim Jungkook, sadece Yeonjun için üzgünüm o kadar."
![](https://img.wattpad.com/cover/367644267-288-k846029.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
padre asesino || taekook ✓
FanficYalnızca bir kere... Yalnızca bir kere 'ben yapmadım' deseydin inanacaktım sana. Söylesene Taehyung... Nasıl kıydın oğlumuza? Neden öldürdün benim bebeğimi? Neden yaptın bunu bize... NEDEN PARÇALADIN AİLEMİZİ SÖYLESENE?! (düzyazı) azıcıkta texting #...