"Yoongi." Jimin'in kırık sesi alfanın kulaklarında dağılırken Yoongi yüreğinin sızladığını hissetti.
"Jimin, bebeğim, mis kokulum benim." Yoongi ayların hasreti ile sarıldı sevdiği adama. Sesinde o kadar çok duygu taşıyordu ki Omega sırf bunun için ağlamak istedi saatlerce.
"Neden geldin?"
"Seni görmek istedim." Jimin alfanın göğsüne yasladığı kafasını kaldırıp bakışlarını alfanın siyah irislerine dikti.
"Beni hala görmek istiyor musun ki?" Jimin'in sözleri ile kaşlarını çattı büyük olan.
"O ne biçim söz güzelim. Tabiki de görmek istiyorum seni. Ben hala sana deliler gibi aşıkken sen nasıl böyle bir şey düşünürsün." Alfanın ilgili sesi Jimin'in içini titretti.
"Hala seviyor musun beni her şeye rağmen?" Omeganın her an ağlayacak gibi duran ifadesi alfayı daha çok üzerken sözleri ise kalbine saplanan bir hançerdi. Onun gözünden sakındığı omegasının bu sözleri söyleyecek kadar üzen kişiyi parçalara ayırmak istiyordu.
"Evet, aklımı kaybedecek kadar seviyorum hem de. Her şeyi geride bırakıp bana geri dönsen asla tereddüt etmem birtanem. Ben sende var oluyorum. Sen yoksen benim varlığımın ne anlamı var ki."
Yoongi ellinci kaldırıp omeganın tombul yanağını avuçladı. Baş parmağı ile yüzünü okşarken ne kadar kilo aldığının farkına vardı Yoongi Jimin'in. Çok güzelleşmişti, ona hamilelik gerçekten çok yakışmıştı.
"Onu da sev Yoongi, Lütfen. Onun bir suçu yok." Yoongi Jimin'in neyi kastettiğini anlamamıştı. Kimden bahsediyordu can paresi.
"Kızımı." Hışımla uzaklaştı alfasından. "Ben yapamam Yoongi, onu babasından ayıramam. Senden de ona babalık yapmanı bekleyemem, senden böyle bencilce bir şey isteyemem." Ellerini karnına sarmışti Jimin. Sanki birileri birazdan gelecek ve bebeğini alacaklar zannediyordu. Böyle bir şeyin olmayacağını bilse de engel olamıyordu hislerine küçük olan.
"Bencil ol, Jimin'im. Bir kez olsun bencil ol."
"Ne?" Jimin transa girmiş gibi konuşurken Yoongi gayet kendinden emindi.
"Bırak ben sahip çıkayım ona. Bana baba desin, ben ona prensesim diyeyim. Onu gözümden sakınırım Jimin."
"Ama-"
"Ama ne? Kendi kanımdan değil diye onun babası olamaz mıyım? Benim kızım olması için benden bir parçaya sahip olmasına gerek yok. Ben onu yine kızım olarak göreceğim ve yine çokça çok seveceğim onu."
"Yapar mısın bunu gerçekten?" Jimin'in titrek bir o kadar da umutlu sesi Yoongi'nin yüreğini burktu. Tabiki de yapardı bunu.
"Şüphen olmasın bir tanem..." Jimin'in cevabı ise alfanın boynuna dolanan kolları oldu.
———
Soobin doruklarda yaşadığı duyguları sebebiyle yerinde sabit duramıyordu. Bir oraya gidiyor, bir buraya gidiyordu fakat son durağı yine ve yine aynı cam oluyordu.
Birazdan Yeonjun uyanacaktı. Tanrı aşkına Soobin birazdan onun kahvenin en güzel tonuna sahip gözlerini görebilecek ve kadife sesini duyabilecekti. Bundan daha büyük bir olay var mıydı? Soobin'e göre hayır.
Hepsi buradaydı; Kai, Beomgyu, Taehyun, Jungkook, Taehyung, Jimin, Yoongi, Namjoon ve Seokjin... Namjoon ve Seokjin ikilisi iki gündür ortalıkta görünmüyordu çünkü Beomgyu'nun hapse atılmaması için ellerinden geleni yapıyorlardı. Fakat geldiklerinde el ele tutuşuyorlardı, Taehyung daha sonra bunu sormayı aklına not etti fakat şu an daha önemli işleri vardı.
Görevli hemşire gelip yerinde duramayan alfaya artık içeri geçebileceğini söyleyince Soobin dudaklarını kemirmekten vazgeçip adeta koşmaya başladı.
Görevli hemşire onu uyarmasaydı durmaya niyeti yoktu. Yavaş adımlarla odanın ortasında duran yatağa ilerledi. Yeonjun'un baş ucundaki koltuğa oturdu ve vakit kaybetmeden elimi kendi büyük avucuna alıp sarmaladı. Parmakları arasındaki ele vakit kaybetmeden uzun bir öpücük kondururken gözlerinin dolmasına engel olamadı.
Yaklaşık yirmi dakika boyunca Soobin omeganın başında diğerleri ise camın ardında sabırsızlıkla bekledi bir çift göz bebeğini görebilmek için.
Uzun bekleyişin ardından usulca titreyen göz kapakları ile Soobin yerinden dikleşti.
"Güzelim..."
Kısacık bir an açılan fakat hemen sonra tekrar kapanan göz kapakları ile Soobin ona biraz vakit tanıdı. O henüz istemeden bir şişe su kaptığı gibi geri döndü hayatının anlamı dediği adamın yanına.
Yeonjun gözlerini açınca bu sefer doğrudan Soobin'in gözlerine odakladı bakışlarını. Soobin pipet taktığı omegaya doğru dikkatlice uzatınca Yeonjun günlerce çölde kalmışçasına içmeye başladı suyu.
Suyu içmeyi sonlandırınca Şişeyi yere atan alfa dizlerinin üzerine çöktü ve omegasıyla başlarının aynı hizaya gelmesini sağladı.
"Güzelim... Ağrın falan var mı? Hemşireyi arayayım." Soobin endişe ile sorularını art arda sıralarken Yeonjun sadece tek bir yere bakıyordu. Soobin'in masmavi saçlarına.
Cılız bir tebessüm peyda oldu şekilli dudaklarında.
"S-sa-saçların..." Soobin dolu gözleri ile gülümsedi. "Beğendin mi?"
"Çok güzel olmuş."
"Bu beni affettiğin anlamına mı geliyor."
"Seni çoktan affettim sevgilim." Ve bir alkış tufanı.
★★★
Bu bölüm için özür dilerim. Bence yazdığım en berbat. Deli gibi regl sancısı çekerken yazmaya çalıştım ama bu kadar oldu. Normalde de güzel yazmıyorum ama bu diğerlerinden de beter yaw.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
padre asesino || taekook ✓
FanfictionYalnızca bir kere... Yalnızca bir kere 'ben yapmadım' deseydin inanacaktım sana. Söylesene Taehyung... Nasıl kıydın oğlumuza? Neden öldürdün benim bebeğimi? Neden yaptın bunu bize... NEDEN PARÇALADIN AİLEMİZİ SÖYLESENE?! (düzyazı) azıcıkta texting #...