3. Bölüm: Ateş ve Barut

12 3 10
                                    

Keyifli okumalar.

Her bir söylediğimiz, her bir okuduğumuz, her bir yazdığımız ,her bir kelime sadece ama sadece belli bir mazide ortaya çıkan, alfabe olarak adlandırılan harflerden oluşuyordu. Bu harfler yan yana konulur. Anlamlı bir bütün oluşturmaya çalışır.

Farklı kelimeler
Farklı cümleler
Farklı insanlar
Aynı harfler.

Bir araya gelen aynı harfler.
Bir araya gelen farklı anlamlar.
Kırgınlıklar, kızgınlıklar.
Üzüntüler, mutluluklar.
Şaşkınlıklar, heyecanlar.
Kıskançlıklar, imrenmeler.
Daha bir çok anlatamayacağım ama anlayacağınız kelimeler.

İşte biz ise aynı insanlarız ama her birimiz farklı duygular, farklı yaşantılar ve farklı bedenlerdeyiz.

Şu an olduğum durum da ise harflerin oluşturduğu kelimeler ve kelimelerin oluşturduğu cümle ile şaşkınlık yaşıyordum. Bu şaşkınlığım ise daha dün bana dokunmaya çalışan,
Hasan Ali Halas'ın ölümüydü.

Kafamda çarklar dönüyordu hepsinin tırtıkları bir birine bağlıydı. Bu tırtıklıklar kafamı acıtıyordu, durmasını istediğim zamanlar oluyordu. Ama dursalar çarklar dönmezdi.

Korna sesini duymam ile kendime gelmem bir oldu. Yeşil ışık yanmıştı ve o kadar düşüncelere dalmıştım ki fark etmemiştim.

Asır'dan duyduğum haberden sonra kendime gelip yola koyulmuştum.
Direkt olay yerine gidecektim. Yani Hasan Ali Halas'ın evine gidicektim. Konumu evden çıktıktan sonra atmışlardı. Ekip de oraya çoktan gitmişti.

Bende oyalanmadan arabayı hızlıca sürüp olay yerine geldim. Arabadan seri hareketlerle çıktım. Çevreye bir göz gezdirdiğimde ise baya kalabalık olduğunu gördüm. Kalabalıktan evi göremiyordum. Hızlı adımlarla kalabalığı aşıp olay yeri incelemenin çektiği şeritlere geldim.

Cüzdanımda ki rozeti insanların geçmemisi için şeritlerin orada duran polis memurlarına gösterdim.
Polis memurlarından biri sarı şeridi kaldırıp, geçmeme izin verdi.
Adımlarımı dış kapıya yönlendirdim.

Gördüğüm villanın belli bir kısmı yanmıştı. Kapının önünde Asır ve Zehra'yı görmem ile onlara doğru ilerledim. Onlar da beni fark edip bana taraf döndüler.
Yanlarına vardığım da Zehra konuşmaya başladı.

"Adam odasında hâlâ. Olay yeri inceleme her yeri araştırmaya başladı. Biz de seni bekledik birlikte bakalım."

"Ondan önce Savcı geldi ama fazla duramadı. Ve içeri girmeden şu ayak poşetlerini geçirelim ayakkabılarımıza."
Diyen Asır ise elindeki mavi ayaklıkları bize verdi. Hepimiz ayakkabılarımıza geçirdik.

"İçeri girelim o zman."
Dedikten sonra eve girdik.

Evin alt katına göz gezdirip. Üst kata çıkan merdivenleri bulup odaya doğru ilerledik. İşlerini yapan görevlilerden biri üçümüze eldivenler vermişti.

Odanın kapısının eşiğindeyken eldivenleri ellerime geçiriyordum. Ama gördüğüm manzara ellerimin hareketini durdu.
Aynı şeyin Asır ve Zehra'da  olduğundan da yanımda ki hareketlerinin kesildiğinden fark ettim.

"Vay anasını avradını..." Diye sesli konuşan Zehra'nın lafının yarıda kesilmesinin sebebi koluna yapıştırmam olmuştu.
Kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.

"Bir an önce biz de inceliyelim."

"Bence de iyice meraklandım" diyen Asır'a da aşağı yukarı başımı sallayıp odanın içine girdim.

Odanın çoğu yanmıştı, tabi oda tek değil yatağa hem kollarından hem de ayaklarından bağlı olan cesedin vücudu da yanmıştı. Ama tanınmayacak halde değildi. Büyük ihtimalle yangını erken fark edip engellemişlerdi.

KATİLİN MELODİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin