Selam gençler :D 3. Bölümle karşınızdayım. Bi fikriniz felan birşey varsa diyebilirsiniz aynen uygularım.
Medyada Olcay var. İyi okumalar...
Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Her tarafım ağrıyordu. Birkaç dakika sonra annem ve babam içeri girdi. Abi hayatımda ilk defa bu kadar utandım ya. Keşke gözlerimi açmasaydım. Nedense ağlıyorlardı. Okadar mı kötü birşey yaptım ya ben ?
Annem hiç konuşmayıp biraz uzaktaki koltuğa oturdu ve ağlamasını sürdürdü. Diyordumya annemi çok severim diye, bu sefer gerçekten kalbini çok kırmıştım galiba.
Haklılar tabi bi yönden de. Bu zamana kadar karınca incitmeyen çocuk, gitmiş bi çocuğa vurmuş, bir de dayak yiyip hastanelik olmuştu.
Babam da hemen yanımdaki koltuğa oturup konuşmaya başladı "Oğlum, niye böyle birşey yaptın ha, sana yanlış mı örnek olduk acaba biz oğlum ? Ha söylesene !!!"
Doğrusu babamı ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm. İçinde kimbilir nasıl fırtınalar kopuyordur. Ne kadar haklı olsamda utancımdan konuşamıyordum. İlk defa bu kadar utanmıştım. İlk defa...
Babam biraz daha sinirle bağırdıktan sonra annemi de alıp gitti. Ya ağlamaktan başka çarem yoktuki. Bi ailem iki de dostum vardı benim daha birşeye sahip deildim.
Hastanede geçen birkaç günden sonra hastaneden çıkıp eve doğru ilerlemeye başladım. Annemin sesi mutfaktan geliyordu. "Anne ben geldim nasılsın ?" diye sordum. Hiç beklemediğim bir anda ağlama ve koşma sesleri duydum. Birkaç saniye sonra da kapının sertçe kapanmasını.
Ne oluyordu burada ya ? Bir kavga ettim diye gerçekten ailem benimle küsecek miydi ?
Belki biraz onlardan uzak durursam düzelirler diye Olcay' ın evine gittim. Olayları konuşmaya başladık. Olcay da haklı olduğumuzu biliyordu. Ama diyecek birşe yoktu herhalde.
Olcayların evinde kalmışım baya. Gece gündüz derken hafta sonu bitti. Gerçeği de söylemek gerekirse ailemi düşünmekten hiç uyuyamamıştım. Bu uykuyla nasıl okula gideceğim onuda bilmiyordum.
Sabahın köründe çalan alarm ile uyanmaya çalıştım. Kahvaltımızı ettikten sonra Olcay ile birlikte evden çıktık. Can' ıda evinden alarak okula doğru yürümeye başladık.
Konuşa konuşa okulun önüne yaklaştık. Biraz daha yaklaştığımızda bir kaç tane çocuk tesbih sallayıp beklediklerini farkettim. Bi an telaşlandım fakat belli etmeyip okula girmeye çalıştım.
"Senmisin lan Mehmet' e vuran ?" kolumdan tutan sormuştu bu soruyu. Abi ne Mehmetmiş lan duyan geliyor !!
Bende korkudan ne dediğimi bilmeyerek "Biz sadece kendimizi savunan tarafız, Mehmet bize saldırdı." diyerek hakkımı savunmaya çalıştım. Korkudan da olsa iyi demişim ha .
"Mehmet' in yüzünden ve şahitlerden pek öyle gözükmüyor ama ?" Bu cümleyi nasıl dediyse artık tüm nefesimi almış gibiydi. Ben daha direnmeden kendimi dayağın kollarına bırakmaya hazırlandım.
Ya abi ama olmaz ki ? Bir kerede bırakın da zorlanmadan dayak yiyelim işte. Olcay gene dayanamayıp dalmış. Neymiş, haklı olan bizmişiz. Ne edecez, mecbur bende öyle önüme gelene vurmaya çalıştım,vurmaktan çok dayak yedim ama kardeşler için değer unutmayın.
Can, adamın beline nasıl tekme attıysa artık bıçağı önüme düşüverdi. Bende bunu fırsat bilip bıçağı diğerlerine tutarak "Uzaklaşın lan, acımam sokarım nereniz gelirse bak" diye bağırdım.
Ve beni şok eden hareket geldi. Abi bunların tek biri piskopat deil tabi nerden aklıma getiremedim ki ?
Diğer ikisi de belindeki bıçağı çıkardığı anda bağırdım "Tamam tamam, sizde bırakın bıçağı bende. Adil bi dövüş olsun bıçaklara gerek yok."
Neyse ki dinleyip bıraktılar, niye böyle birşey yaptılar bilmiyorum ama bizim için iyi birşey bu. İşler bıçağa taşınırsa kötü şeyler olur.
Kavgamızı ederken Allah' tan çok düşünceli insanlar varya etrafta, kavga bitene kadar izlediler şimdi ayırmaya geliyorlar ya !!
Düşünceli insanların bizi ayırması ile birlikte hafif kanlı bi şekilde felan Mehmet' e gözükmeyerek lavaboya gittik. Şimdi Mehmet' e görünüpte hiç dalgalarını felan çekemem.
Yüzümüzdeki kanları sildikten sonra sınıflarımıza geçtik. Mehmet bi şok oldu tabi, demeden geçemedim. Tabi çok dayak yiyip okula gelemiceğimizi sanıyordu salak. Yanlız ben çok mu piskopata bağlıyordum acaba ?
Ya bu konuda en çok korktuğum konu tabiki dayak deil, ailem ! Ya zaten bana çok kırgınlar böyle şeyleri de duyarsalar aramız için hiç iyi olmaz. Benim bir şekil ailemden özür dilemem lazımdı ama nasıl ?
Öyle böyle derken, okulda da baya ünümüz oldu sanırım. Bu Mehmet nasıl bi çocuksa artık.
Kızlar felan hep etrafta dolaşmaya başladı fakat tek bir tane kız sırasından hiç kalkmıyordu. Acaba bir sorunu mu var düşüncesiyle yanına doğru yürüdüm. Doğrusu diğer kızlar umrumda da deildi. Bunlar popiler olduğunda gelip, popilerliğin bittiği anda giden kızlar. O yüzden hiç uğraşamam.
Bu sırasından kalkmayan kızın ismi de Kübra' ymış. "Acaba bir sıkıntın mı var Kübra ?" diyerek yanına oturdum.
Belkide bu kızın da benim gibi hiç arkadaşı yoktu. Hiç arkadaşı olmayanı iyi bilirim.
"Birşeyim yok ya git buradan !" diye hafif sesli konuştu. Sadece bir sorunu var mı diye öğrenmek istemiştim. "Eğer bir arkadaşın yoksa sana arkadaşlık edebiliriz. Bende bilirim hiç dostunun olmamasının nasıl birşey olduğunu."
"Oysaki tüm kızlar etrafında dolanıyor." dedi. Doğrusu o kızları unutmuştum. Kafamı biraz çevirdiğimde tüm kızların bize bakıp kıskandığını gördüm. İstemeden de olsa gülümsedim. Kızı yicek gibi bakıyorlardı. Bu kızda bişe hissettim. Kübra' yı dost edinmem lazımdı.
"O kızları umursamıyorum ya sadece ilgimi çeken sensin." dedim. Ve hiç beklemediğim bir tepki gördüm. "Sen ne diyorsun be terbiyesiz !!" diyerek yüzüme tokat attı ve gitti. Ne demiştim şimdi ben ?
Koridorda çıkıp ilerlemeye başladığımı Can' ı farkettim. Bakıyorum da benden başka arkadaşı olmayan Can, kızlarla hemen haşır neşir olmuş. Helal ona.
Yavaş yavaş Olcayların sınıfına doğru ilerlemeye başladım. Yanına oturup bu konular hakkında konuşmaya başladım.
Ve birkaç dakka sonra kapıdan bir kız girip "Olcay, bunuda mı yapacaktın bana ?!!" deyip sertçe bir tokat attı ve kapıya doğru koşmaya başladı.
"Yanlış anladın güzelim lütfen, izin ver açıklayayım !!" deyip peşinden koştu. Noluyo lan burda ??
Bölüm sonu...
Sizce kapıdan giren kız kim ? Jsjdjd neyse birdahaki bölümde görüşmek üzere ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayat Bu
Dla nastolatków"Dost, kara günde belli olur." demişler. Arkadaş dediğiniz mutlu günlerinizde hep yanınızdadır. Peki ya kara gün dediğimiz günlerde yanı başınızda olan insanlar var mı ? Kardeşlik herşeyden önemlidir. Gerçekten bir kardeşiniz olduğunu düşünüyorsanız...