Ayşegül Aldinç, Bir Tek Gördüğüm.
Neden bana ardından bakarken zorla uyuyacağım geceler, şafakta bölünecek uyku, huzursuz uyanacağım günler, dinmeyen acılar, geçmeyen sızılar, bitmeyen bir ıstırap bıraktın?
İnsafsız Katran. Senin için bir daha eskisi gibi olmanın verdiği sancıya yüreğim nasıl dayansın?
Bir yabancıya bakmak istemiyorum. Bir yabancıya baktığını biliyorum.Sızısı geçmeyen yaralarına sarılıp, "Ben yanındayım." Diyememek ne kadar çaresiz hissettiriyor, bilmiyorsun. Sen benim için ne ifade ettiğini hiçbir zaman gerçekten kavrayamadın, anlayamadın zaten.
İşine böylesi geldi. Beni bilmek, beni anlamak, beni duymak, beni görmek senin her zaman arkana bakmadan uzaklaştığın şeylerdi.
Alınmadım.
İnsan denen varlık ona iyi gelecek en küçük şeyden bile bir şekilde kaçmayı başaran, göğsüne ağır gelen duyguları aslında yokmuş gibi davranan en usta sihirbaz değil mi sonuçta.Beni büyüledin, kendine bağlayıp hipnoz ettin. Sonra parmaklarını şıklarıp hiçbir şey yaşamamışım gibi seni görmezden gelmemi bekledin.
Sen sihirbazsın, ben tavşan. Şapkandan çıkardığın. Önce herkese orda olduğumu gösterip ardından gelecek hamleyi merak ettiren sonra aslında hiç yokmuşum gibi beni şapkasına geri koyup kaybeden. Sen usta sihirbazsın, ben acemi tavşan.
Başından beri hep ordayken bir anda hiç olmamış gibi görmezden gelinen.İnsafsız, yüreğime kordan alevler bırakıp beni kahreden, avuçiçlerimin su toplamasını görmezden gelip yüreğimde küle çevirmek istediğim ateşi söndürmeye çalışmama izin vermeyen, beni diri diri yakan, çürüten, insafsız Katran.
Seni olmak istemediğin bir gönülden çıkarmama neden izin vermiyorsun? Beni istemiyorsun, seni istemiyor oluşuma neden ihtimal vermeyip dünyanın sonu gelmiş gibi davranıyorsun?Kabullenmek zorunda kaldığım o gerçeğin altında yeterince ezildim. Neden göğsümde taşıdığım enkazı temizlememe yardım etmiyorsun? Senden başka kimse şu gözümün ferini tekrar yakamaz, biliyorsun. Neden beni kör ediyorsun?
İstemiyorum. Seni göğsümden taşırarak sevmek istemiyorum. Sevdim, çok sevdim. Bana çok fazla geldi ama sana yetmedi. Göğsümden göğüne ulaştı, sana bulaşmadı. İstemediğin o şeylerden kurtarmaya çalışıyorum seni, bana bunu neden yapıyorsun?
Göğsümde çiçek bırakmadın, yaktın, kuruttun. Küllerini savurmama niye bu kadar karşı çıkıyorsun? Toprağı yanmış hangi gönül tekrar çiçek açabilir? Açamaz. Çiçek kokusu olmayan bahçeye kuşlar bile uğramaz. Senden başkası göğsüme gül kokusu ekecek, kuş cıvıltıları konduracak diye mi korkuyorsun? Korkma, başından beri benim toprağıma senin yaktığın ateşten geriye kalan küllerden başkası yakışmazdı zaten.
Yanan bir orman bıraktın gönül kuyuma,
Savrula savrula sevdi kuşlar.
Sevginin en saf halinde kaldı gül,
Unutulup kurumaya yüz tutunca.Çıkınca aşkın fazlası ortaya,
Geriye kaldı kabul olmamış bir dua.
Belki anlar tarlanın asıl sahibi,
Nolur bırak beni, bu son şafağın ilk vakti.Esra Yanar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katran ve Zift
General FictionKalbimin en kırık parçasına. Yıllanmış Serisi ikinci kitap.