~Rastlantı~

35 10 4
                                    

~ ❆

Sabahın erken saatlerinde kendimi bir sahil kenarında bulmuştum. Kumların üzerinde adımlarımı atarken, denizin dalgalarının huzur veren sesini dinliyordum. Her dalga geldiğinde, ayaklarımın altındaki kum taneleri dans ediyordu. Sırtıma vuran ılık rüzgar, içimi ısıtıyordu ve saçlarımı nazikçe okşuyordu. Gözlerimi denizin sonsuz mavisine daldırırken, zamanın durduğunu hissediyordum. Her şey bir an için durmuş gibiydi; sakinlik, sessizlik ve huzurun içinde kaybolmuştum. Kabalık ve gürültüden uzak, sadece kendimle ve doğayla baş başa kalmıştım.
Hayatım bir anda değişmişti, normalde sıradan olan hayatım kendini korkuya ve heyecana bırakmıştı.
Bir yandan ünüm artarken bir yandan da tehdit mesajları almaya başlamıştım. Ve dün gece mesaj almıştım.

toprakaksoy: "Merhabalar Arya Hanım, rahatsız ediyorum kusura bakmayın. Restoran müdürü sizin pizzalar ve restoran hakkımda yorumunuzu istiyor, lütfen müsait olduğunuzda yorum yapmayı unutmayın, iyi günler."

Bir süreliğine denizin huzur veren manzarasına odaklanarak düşüncelere daldım. Toprak, saygılı ve nazik bir şekilde yaklaşmıştı. Bu, basit bir yardım talebiydi ve ben de bu tür konularda insanlara yardımcı olmayı her zaman sevmişimdir. Tehdit mesajlarına rağmen, hayatımın normal seyrine devam etmeliydim. Toprak'ın mesajına cevap verip vermeme konusunda kısa bir süre tereddüt ettikten sonra, ona yardımcı olmaya karar vermiştim.

Telefonumu elime alıp hızlıca yazdım:

"Merhaba Toprak Bey,
Tabii ki, restoranınız ve pizzalarınız hakkında yorum yapmaktan memnuniyet duyarım. Birkaç saat içinde size geri dönüş yapacağım.
İyi günler,
Arya."

Yeşim bana gelmişti. Dolabın karşısında kıyafet seçiyordu. En sonunda seçtiği elbiseyi aynanın karşısında üstüne tutarak karar vermeye çalışıyordu.

"Bunu giyeceğim sanırım, rengi çok hoşuma gitti, Arya sen ne düşünüyorsun?"

Bense yatağımın dibinde yerde bağdaş kurup başımı bileklerime dayamıştım. Derin düşüncelere dalmıştım.
İnternete yeni bir köşe yazısı daha yayınlamaya korkuyordum. O mesajları almak istemiyordum. İşin içine avukatları devreye sokmalıydım belki ama bunu nasıl yapacağımı bile bilmiyordum.

"Arya!" Yeşim benim onu dinlemediğimi fark ettiğinde bana seslenmişti.

"Efendim."

Yeşim elbiseyi elinden yatağa bırakıp yanıma çömeldi. Eliyle omzumu okşadı.
" Arya, bana söylemediğin bir şey mi var?"

Yeşim'in samimi sorusuyla yüzleşmek zorundaydım. Kafamı kaldırıp ona baktım, içimdeki endişeleri gizlemeye çalışarak, "Hayır, sadece biraz düşünceliydim," dedim, gülümseyerek.

Ancak içimdeki gerçeklerin ona anlatılamayacak kadar karmaşık olduğunu biliyordum. Belirsizliklerle dolu bir dünyada, onun sıcaklığı ve anlayışı bana tutunacak bir dal gibiydi.

Yeşim'in gözlerindeki anlayışı hissederek, içsel çatışmalarımla başa çıkmaya çalışıyordum. Onun yanında, kendi karmaşık dünyamı basitleştirmek istiyordum.

"Sadece biraz kafa dağıtmaya ihtiyacım var, Yeşim," dedim yumuşak bir tonla.

Yeşim'in tebessümüyle birlikte, içimdeki bulanıklık biraz olsun hafifledi. Onun yanında olmak, her şeyin üstesinden gelmemi sağlayacak gibi görünüyordu.

~TESLİMAT~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin