"Babanı sikem orospu evladı" gözümü açar açmaz hissettiğim ağrı ile alnımı ovaladım.
Dehşet bir baş ağrısı ile uyanmıştım ve sabah dersini ekmek tek çaremdi, kendimi yataktan resmen atarak çıkarıp duşa girdim , neyse ki ev boştu bugün , duştan sonra hızlıca bir şeyler atıştırıp hazırlanmam lazımdı . Bir iki ders ekmiş de olsam önemli olanlar vardı, onlara girecektim. Bu sene sondu bitirip kurtulmak niyetindeydim. Hem okuldan hem evde ki zırıltıdan. Kendi evime geçme vaktim gelmişti.
Çayı koyup altını harlarken aklıma birden dün ki parti de olanlar takıldı. Bir tık içmiştim, çalışırken içmek bizim işte rutindi, yoksa bu zengin partileri, kaprisli şımarık tipler çekilecek gibi değildi, keza kafam sağlam olsa bir kaçına dalardım.
Dün gece de böyle bir vukuatın tam ucundan dönmüştüm ama bu defa kafam güzel olduğu için değil, partide gördüğüm o kumral adam sayesinde. Adam demek abartı olurdu, çocuk gibi tatlı bir hali vardı.
Değişik biriydi, sade ama kendini farkettiren cinsten, çevremde görmeye pek alışkın olduğum bir tip değildi.
Muhtemelen benden on, on beş santim kadar kısaydı, o kısa değildi aslında ben biraz uzundum, okulda ki kızlar genelde okudukları mangalarda ki tiplere benzediğimi söylerlerdi, tek farkla, onlar iyi aile çocuğuydu ben kıroydum ama parası olan cinsten.
Olay çıktığın da, iki elimle davarın birini yakasından tutup duvara yapıştırmıştım ki bir an da gökten inmiş gibi araya girmiş ve ortamı sakinleştirmeyi başarmıştı, ardından yerime hemen başka birini ayarlayıp beni kendi ile birlikte ortamdan çıkarmıştı. Ev denilen o saray yavrusunun en alt katına kadar benimle inip personel mutfağından geçip arka bahçeye benimle birlikte çıkmıştı. Aslında çoktan partiden atılmış olmam gerekirdi ama parti sahibi ya da ev sahibi her kimse muhtemelen henüz durumdan haberdar değildi.
Avucunu açıp içinde ki bir dal sigarayı bana gösterdi . "Sanırım şu an içmek istersin?"
Başımla onayladığım da sigarayı ve çakmağı uzattı.
"Adın ne?"
Önce uzattığı sigaraya baktım.
"Aslan"
Sigarayı alırken yüzüne yansıyan gülüşü izledim.
Sevimliydi."Aslan?" kaşları kalkarken kadife gibi yumuşak sesi ile devam etti. "Güzelmiş"
"Pek faydasını gördüm sayılmaz,malum güzellik göreceli "
"Benim göreceme göre diyelim o zaman "
"Neymiş senin gördüğün?"
"Gerektiğin de kendini savunabilen cesur bir çocuk görüyorum"
"Keşke gerekmese"
Sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirip yüzüne baktım.
"Sen içmiyor musun ?"
Başını sakin bir ifade ile sağa sola çok hafifçe sallamakla yetindi.
Bana ayarlamıştı bir dal demek ki. Düşünceli bir hareketti.
Sigarayı yakıp sigara ile birlikte verdiği çakmağı geri uzatırken, sigaramı körükleyip dumanı havaya üfledim.
"Senin adın ne?"
"Eren"
"Senin ki de hoşmuş "
Yine gülümsedi.
Gülmüyordu, gülümsüyordu."Anlamını biliyor musun ki?"
Derin bir nefes çekip yavaşça ve yukarı doğru üfledim bu defa.
"Yo, kulağa hoş geliyor"
Bunu söylediğim an yüzünde ki tatlı gülüş öyle büyüdü ki hafif yanlara doğru bademe benzeyen gözleri tamamen kısıldı.
"Dürüstsün"
"Patavatsız derler genelde, emin miyiz?" derken ben de ondan aldığım enerji ile göz kırptım.
"Ben eminim"
Aniden aklıma gelenle bakışlarımı kıstım, sanmıyordum ama ;
" Yürüyor musun bana, bana mı öyle geliyor ?"
"Hayır, sadece düşündüğümü söylüyorum, rahatsız olduysan özür dilerim"
Saçmalamıştım.
"Olmadım, sıkıntı yok, gerginliğimi aldın, öyle boş konuştum ben de, asıl sen kusura bakma".
Dudaklarını birbirine bastırıp başını mütevazi bir şekilde hafifçe eğerek kabul etti ve ardından kapıyı işaret edip nazikçe ;
"Gitmek de özgürsün" dedi, "Çalışmana gerek yok bu akşam" sonra karşılık beklemeden arkasını dönüp kapıya doğru yürümeye başladığın da devamını getirdi.
"Ve ücreti dert etme, başta ne söz verildiyse bir tamam alacaksın paranı"
Bu kararı o nasıl vermişti? Ev sahibi ya da parti sahibi miydi?
Kaşlarım havalandı
Çok da havalı bir hareketti aslında.
"Kimin yerine verdin bu kararı?"
"Kendi yerime"
Siktir ev sahibiydi
"Eyvallah "
Arkası dönük kısa ve yavaş adımlarla ilerlerken yine arkasına bakmadan elini hafifçe havaya kaldırdı "Rica"
Ama kafama takılmıştı, etrafın aşırı sakinliğine güvenip arkasından seslendim.
"Neden bana kıyak geçiyorsun?"
Söylediğimle zaten yavaş giden adımları tamamen durdu ve yan dönerek bana baktı.
"Yerinde olsam öyle düşünmezdim"
"Ne düşünürdün ?
kıyak geçilmek işime gelirdi, ama nedenini merak etmiştim.
"Neredeyse partinizi rezil edecektim ve daha yarım vardiya bile çalışmadım, sense gelip beni kavgadan çıkardın ve şimdi eve gönderip bir de paramın bir tamam ödeneceğini söylüyorsun, bas baya kıyak geçiyorsun işte"Sanki söylediğim onun da mantığına uymuş gibi başıyla hafifçe onayladı.
"Rahatsız olur musun?"
"Hayır, da, merak ederim, neden yaptığını ?"
Sanki çok normal bir şey yapmış gibi rahatlıkla omuz silkti, hatta biraz çocuksu bir edayla yaptı bunu.
"Çünkü haklıydın"
Çeneme yayılan hafif gülüşe engel olamazken söylediği şeyi mi yoksa söyleme şeklini mi güzel bulduğumu ayırt edemedim,tek kaşımı kaldırıp sadece bakmakla yetindiğim de bir karşılık beklemeden arkasını dönüp ilerledi ve bir saniye sonra açık mutfak kapısından içeri girip gözden kayboldu.
Bazen gerçeklerle tanışırız, bazen onları kabul ederiz..