04

72 6 27
                                    

Hayır alt tarafı fic yazıyorum neden bu kadar heyecanlıyım bilmiyorum PXPQPXLALSLALZLALAPA

Bu arada kitabının tek cilt özel baskısını buldum ama çok pahalı 🥺🥺

Neyse elbet bir gün 🕊️🕊️

Kitabın sonunu hiç sevmedim ama... Mahvetti beni (okuduysanız ya da biliyorsanız lütfen spoi vermeyin)


İyi okumalar 🖤

İyi okumalar 🖤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


4. BÖLÜM

GÖZÜNÜ KAPAT VE ATLA

Rüzgar hafifçe yüzüme vuruyor, saçlarımı dalgalandırıyordu. Hava serin, gökyüzü durgundu. Saatlerdir Peter ve Edmund'ın liderliğinde at  - ve ya tekboynuz - üzerinde yol alıyorduk. Tekboynuzluların topraklı yolda bıraktıkları toynak sesleri hariç kimseden ses çıkmıyordu. Sadece arada sırada Peter ve Edmund aralarında bir şeyler fısıldıyordu.

Derken Peter ve tekboynuzku atı Pençe durdu. Hemen ardından ben de dahil tüm ordu durduğunda Edmund'a dönüp, "neler oluyor?" diye sordum düz bir sesle. "Neden durduk, Edmund?"

Edmund gözlerini bana çevirdi fakat bir şey söylemedi. Hemen ardından abisine bakıp, "Peter, sorun ne?" diye sordu. O da bilmiyordu.

Peter cevap vermedi. Edmund'a bakmadı bile. Sadece durup, kuşkulu gözlerle önümüzde uzanan yolu izliyordu.

"Efendim," dedi hemen arkamdaki Philip. Prensin en güvendiği adamlarından biriydi, hatta ondan da öte, arkadaşıydı. Yakın ve güzel bir ilişkileri vardı. "Bir sorun mu sezdiniz?"

"Pençe, bazı sesler duyduğunu söylüyor," dedi Peter gözlerini yoldan ayırmadan.

Susan kaşlarını çatarak Peter'ın baktığı yola baktı. "Ne gibi sesler?"

"Toynak sesleri," diye araya girdi Pençe. "Uzaktan gelen ama yakınlaşan toynak sesleri duyuyorum."

"Ben bir şey duymuyorum," dedi Edmund başını sallayarak. Ono'ya döndü. "Sen bir şey duyuyor musun, Ono?"

Ono sessiz kaldı. Başını sağa sola çevirip gözlerini kapattı ve aniden esen rüzgar yelelerini uçururken doğanın sesini dinledi. "Bir şey duymuyorum." Gözlerini kıstı ve ağır bir sesle konuştu. "Fakat koku alıyorum." Göz ucuyla Edmund'a baktı. "Birkaç tane insanoğlu kokusu."

Ordudan sesler yükselmeye başladığında Susan'la birbirimize baktık. Onun gözlerinde de aynı ifade vardı. Endişeliydi ve ordudaki diğer herkes gibi düşünüyordu.

Kurtuluş Çanları | Narnia Günlükleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin