⊱orman⊰

17 2 0
                                    

Gözlerimi açtığımda yerimden kalkıcak halim yoktu. Başım çaylıyırdu resmen. Duvardaki yuvarlak saate baktığımda saatin on olduğunu gördüm.

Bi saniye on mu?!

Babam on üçte kadının geliceğini söylemişti. Bana kadının geliceğini söyledikten sonra evden çıkmış ve birdahada gelmemişti. Tahmin ediyorum ki on üçte beraber geleceklerdir. Babam evi toplamadığımı görürse ne olur biliyordum tabii ki.

Hiç halim olmasada ayağa kalktım ve elimi, yüzümü yıkıyarak işe başladım.

◦❧◦°˚°◦.¸¸◦°'*•.¸♡♡¸.•*'°◦¸¸.◦°˚°◦☙◦

İki saat sonra işlerimi tamamen halletmiştim. Evi toplamış yemeği yapmıştım.

Kapı sesini duyduğumda geldiklerini anlamıştım. Erken gelmişlerdi ama ben çoktan sofrayı kurmuştum. Kapının önüne gelince o kadını gördüm. Bana bakışı o kadar iğrençtiki kendimden şüphe duydum bir an. Göz göze geldiğimizde bu işin kolay olmayacağını anlamıştım. Bu kadın sinsilik kaynıyordu.

"Çık evden" babamın sesiyle ona döndüm ve tamam anlamında başımı salladım. Onlar içeriye geçerken odama çıktım ve hazırlandım. Gitmeden önce aklıma gelmesiyle kolyeyi aldım. Evden çıktığımda her zamanki gibi okyanusa gidiyordum ama bişey beni durdurdu. Kumların üzerinde birçok aile oturmuş sohbet ederek yemek yiyorlardı. Bugün tatil günü olduğu için gelmişlerdi muhtemelen. Buraya gidemiceğim için bende ormana gitmeye karar verdim. Orda yürüyüş yaparak rahatlayabilirdim belki. Yani umarım rahatlayabilirdim.

Ormana girdiğimde ilk on dakika çimenlerin üzerinde yürüdüm ama sonradan gördüğüm patikayla durdum. Acaba nereye çıkıyordu? İçimdeki meraka yenik düşüp patikayla girdim. Bir süre patikada yere bakarak ilerlerken patikanın bittiğini gördüm. Kafamı kaldırıp nereye geldiğime baktım. Kocaman bir göl tam karşımda duruyordu. Gölün ortasında camdan yapılmış bir tilki heykeli vardı, oturmuş ve patisini kaldırmıştı. Hemen önünde gölün üzerinde süzülen taşlar bulunuyordu, bu taşlar bir yol oluşturmuştu.

Etrafa baktığımda kimse olmadığını gördüm yani kimse beni engelleyemezdi hem özel mülk olsaydı etrafını çitlerle kaplarlardı dimi? Eve gitmeme de daha çok vardı.

Yavaşça göle doğru ilerledim. Adımlarıma dikkat ediyordum çünkü benim göremediğim bir uzaklıkta insanlar olabilirdi. Gölün önüne geldiğimde yerimde durarak düşündüm. Bu taşların oluşturduğu yol insanlar geçsin diye yapılmıştı yoksa hiçbir taş kendiliğinden gelip buraya bir yol oluşturmazdı, ama korkuyordum çünkü sağlam olup olmadığını bilmiyordum.

Anlık cesaretle ilk taşın üzerine atladığımda hafif sallandı. Düşeceğimi sandığımdan dolayı gözlerimi sıkıca yumdum ama sandığım gibi olmadı. Gözlerimi açıp üzerinde bulunduğum taşa baktığımda kaymadığını gördüm. İkinci taşa da aynı dikkatle bastım ama yine kaymadığını gördüm. Hiçbirinin kaymadığına kanaat getirdiğimde hızla zıplıyarak camdan tilkinin olduğu asıl büyük taşa geldim. Tilki benden küçük olduğu için eğilerek tilkiyi inceledim. Camdan olmasına rağmen hiç bir yerinde çizik yoktu.

Gözüm tilkinin göğsündeki kalp şeklindeki çukura kaydığında etrafta oraya yerleştiricek bir eşya aradım, ama etrafta kalp şeklinde hiç bir şey yoktu. Bişey dışında.

Cebime attığım kolyeyi çıkarınca umarım olur diyerek tilkinin boynuna taktım. Kalbi yerine oturttuğumda ilk başta bişey olmadı. Beklentiyle tilkinin kafasına yaklaştığımda bir anda gözlerinin mavi ışıkla parlamasıyla korkarak yerimden şıçradım. Dolayısıyla eğildiğim için ayaklarım kaydı ve kalçamın üzerine düştüm.

"Korktum gerizekalı!" kendi kendime konuşup tilkinin boynundan kolyeyi aldığım gibi taşlardan geçtim ve eve doğru koşmaya başladım. Bence akıllıcaydı.

Evin kapısındaydım ama eve giremezdim ki. Sıkıntılı bir nefes verip kapının önüne oturdum. Aklım olanlara gidince düşünmeye başladım.

İlk önce kendi kendine açılan çekmece sonra tarot kartları şimdi de kolyeyle bağlantısı olan aynı zaman da gözlerinden ışık saçan bir tilki heykeli. Bişeyler döndüğünü anlamak zor değildi ama bu sorunla ilgili yapabileceğim bişey yoktu. Kolyeden daha önce kurtulmaya çalışmıştım ama bana geri gelmişti.
Tarot kartlarına da anlam verememiştim. Hem aşk diyordu hem de ölüm. Bunların birbirleriyle hiç alakası yoktu ki. Bir kez daha keşke kolyeyi almasaydım dedim içimden.

Ama içinde ki bir başka his iyi ki almışım diyordu. Sanki hep bende olması gereken şeyi bulmuşum gibi hissettiriyordu. Sonunda hayat amacını anlamışım gibi hissettiriyordu. Kolyenin içindeki şey bana güç veriyordu. Sanki kolyenin duyguları varmış gibi beni sevdiğini hissediyordum.

Her şey bir yana başıma daha kötü şeyler geleceğine de emindim. Bu kolyeden nasıl olucağını bilmesemde kurtulmam gerekiyordu, ama hiç kurtulmak gelmiyordu içimden.

Gerçekten bu sefer ne yapacağımı bilmiyordum. Üstüne üstün uğraşmam gereken biri daha çıkmıştı. O kadın yani namı diğer annem.

Kötü bir kadın olduğu hemen anlaşılıyordu. Gözleri resmen bana aciz olduğumu söylercesine bakıyordu, sanki aşağılık bir varlıkmışım gibi. Babam zaten sürekli içmeye giderdi o zamanlar rahat olurdum en azından ama şimdi bu kadın bana yapmadığını bırakmayacaktı buna emindim.

Bütün sorunlarım üst üste geliyordu ve benim öylece durmaktan başka yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Burdaki pek çok kadın gibi. Bütün kadınların kaderi aynıydı ve ben de herkes gibi birinin beni burdan, içine düştüğüm çukurdan çekip almasını bekliyordum. Ben sadece kendimi değil bütün kadınları o çukurdan çıkarmak istiyordum. Nasıl yapacağımı bilmiyorum ama yapacağım.

Kapının aralandığını görmemle ayağa kalktım. Babam o kadınla beraber gülüşüyordu. Babamın gülümseyen yüzü beni görünce soldu. "Eve geç" "tamam" cevabımı beklemeden o kadınla gitmişti ama ben yinede tamam demiştim. Ezik gibi hissediyordum.

Eve girdim ve dağıttıkları eşyaları topladım. Zaten ben etrafı toparlamayı bitirince de kapı açıldı. Babam salona geçip koltuğa kurulduğunda beni yanına çağırdı, bende mecbur gittim.

"Bana bak eğer karıma bişey yaptığını duyayım seni ölmekten beter ederim, onun istediğini yapacaksın. TAMAM MI LAN!" bağırdığın da yerimden sıçradım. "T-tamam baba" "git şimdi" ben kekelememe lanet ederken beni odaya yollamıştı. Ben normalde güçlü bir kadındım ama konu babam olunca işler değişiyordu. Ama en azından bana yaptıklarına rağmen onu sevmiyordum. Herşeye rağmen hala kocasını seven kadınlar gibi.

Dün falcıya giderken gördüğüm olay aklıma geldi. Kadının biri aldatılmış olmasına rağmen kocasını affetmişti. Ne kadar aptalcaydı.

Yatağıma yattım. Daha fazla düşünmek istemiyordum. Gözlerimi kapattım ve karanlığa doğru yola çıktım.

Nasıldı sizce

Şu kolyeyi bir çözebilsek

Birdahaki bölümde görüşürüz 🪼

Tanrının KalbiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin