Bir günlük ömrü olan kelebek,
Bir gün boyunca ağlamıştı.
O savaşandı.
Ve bilirsiniz savaşanların tek bir amacı vardır,
Kazanmak.
🦋⛓️🦋Mirhanoğlu ailesi gittikten sonra ailemle konuşmuş ve onlara yıkılmadığımı, yıkılmayacağımı onlara tane tane sakince izah etmiştim. Annem ile yengelerim yine ağlamış, babam ve dedem çaresizliğin hakim olduğu gözlerle bakmışlardı. Abilerim, onlar apayrı bir konuydu. Bakmaya kıyamadıkları kız kardeşleri, erkek kardeşi uğruna zalimliği ile bilinen bir adama -tabiri caizse bir kurda kuzuyu emanet eder gibi- mahkum kılınıyordu. İçimde ettiğim yeminleri bilmiyorlardı. Lakin benim nasıl bir karaktere sahip olduğumu biliyorlardı. Beni ona mahkum etseler bile ben o mahkumiyeti özgürlüğe çevirirdim. Özgürlüğüme çok düşkündüm.
Özgürlük her ne kadar her canlıya ait olması gereken bir hak olsa da kadınlara çoğu ortamda bu hakkını kullanmasına izin verilmiyordu. Kısıtlanılan bu hak sadece fiziksel değil düşünsel özgürlüğün de koparılması ile toplumu şu anda olduğu hâlden daha da yozlaşmış bir yapıya sürüklüyordu. Bunu değiştirmek ise sadece bizlerin ellerindeydi. Kadınlar düşüncelerini saklama gereği duymadıkları bir çevrede özgürlüğüne düşkün bilinçli yeni nesiller yetiştirecekti. Geleceğe Umut tohumu ve ışık tutacak erkekler ve kızlar vereceklerdi.
Bulunduğum toplumda benim düşüncelerimi özgür bir şekilde ifade etmem ve hareketlerimi rahat bir şekilde sergilemem çoğu kişi tarafından garipseniyordu. Ama yapabileceğim bir şey yoktu. Ben buydum ve bu olarak kalacaktım. Kimsenin gücü benim karakterimi kıramazdı.
Odama geçtiğimde içimdeki huzursuzluk bir nebze de olsa bedenimden uzaklaşmıştı. Ailemle konuşmuştum ve Mir'in söyledikleri bir nebze ferahlatmıştı. Benim davranışlarım onun bana olan yaklaşımını şekillendirecekti. Doğru olan buydu. Bir ateş vardı. İhanetin ateşi ve bu ateşi yakan da bizi o ateşe iten de kardeşlerimizdi. İhanetimiz de birdi, ihanet edenimiz de...
Banyoya girip makyajımı çıkardım. Kısa bir duş aldım ve mayışmış bir şekilde yatağıma uzandım. Tavana boş gözler ile baksamda beynim bir o kadar doluydu. Abimin neden bana gelip yardım istemediğini ya da neden gelip kendini ve hislerini açıklamadığını düşündüm. Planlı ve dominant bir yapım vardı. Katı ve sert bir üslubum da olabilirdi fakat ben hiç aileme bu şekilde yaklaşmamıştım. Hak edene hakettiği şekilde gitmiştim. Ben Mardin'in duygusuz hanımağası iken abilerine, ailesine aşık olan kızdım. Hanımağa sıfatım sadece olması gereken yerde devreye giriyordu. Esnafın kızı, kardeşi, ablası gibi davranırdım ve onlarda öyle görürlerdi. Kadınların arkadaşı, ablası, kardeşi olurdum. Onlara sadece hanımağa sıfatım ile yaklaşmazdım. Yanlış mı düşünüyordum? Çok mu katı davranıyordum onlara?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nova (Gönülden kaybolan Yıldız)
Novela JuvenilDOĞU'NUN ASİL KADINLARI SİZ SUSMAYACAKSINIZ ÇÜNKÜ İHRA NOVA SİZİN SESİNİZ OLACAK, SİZİN ELİNİZİ ASLA BIRAKMAYACAK!! Kader bir örümcek misali hırsla ilmek ilmek ağlarını örmekte.. İhra Nova Zadeoğlu & Mir Mirhanoğlu ...