Kader Ağları ve Beklenmeyenler

1.2K 64 14
                                    

Medya: Mir Mirhanoğlu

Hani bazen bir şeye mecbur kaldığınız gibi o mecburiyetinde getirileri olduğunu unutur ya insan, kendini sadece o mecburiyete hazırlar. Getirilerine değil. Bense ne kadar kendimi hazırlasam bile zamanlaması yüzünden hazırlıksız yakalanacağımı hiç düşünmemiştim.

Son konuşmamızdan beri Mir'in dediklerini hazmedemiyorum. Süreyya ve Süleyman olayında bile tüm ağaların dediklerini umursamadan beni de dinlemiş ve ona göre hareket etmişken neden söz konusu ailesinden biri olunca beni dinleme gereği duymamıştı? Çok büyük bir tepki vermese dahi yine de beni sakince dinlemeliydi.

İki gün geçti fakat bana söyledikleri canımı sıkıyordu. Evde yüzüm asık gezip duruyordum. Ailem de birşeyler olduğunu anlasalar dahi üzerime gelmemek için olayı didiklemiyorlardı. Mir'de iki gündür ya arıyor ya da mesaj atıyordu. Aramalarını cevaplamadığım gibi mesajlarına da bakmıyordum. Anlaması gerekiyordu. Hazmedemiyorum çoğu şeyi ve bunların birikip birikip bir anda patlamasından çekiniyorum.

Giyinme odamdaki boy aynasından üzerimi süzdüm. Lacivert bir yelek giymiştim. Altında da yeleğin pantolonu vardı. Siyah klasik topuklu ayakkabılarımı da ayağıma geçirdim. Gümüş rengi birkaç takı taktım. Mir'in verdiği kolyeyi gömleğin içine sakladım. Nedensiz bir şekilde boynumda olması huzur veriyordu. Dileğimi dilediğim kelebek sanki göğüs kafesimdeymiş gibi hissettiriyordu bu yüzden çıkarmak istemiyordum. Her zaman sağ elime taktığım kelebek şeklindeki pırlanta yüzüğümü de taktım. Takılarım ve elbiselerime karşı büyük bir zaafım var. Makyajı fazla kaçırmadan her zaman ki sade eyeliner, rimel, allık ve parlatıcı gloss sürdüm. Saçlarımı da tarayıp omzumdan arkaya attım.

 Saçlarımı da tarayıp omzumdan arkaya attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Önünü bir düğme kadar daha kapalı düşünün.)

Dışarıdan gelen ağlama sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Ahlas ağlıyordu ama çok şiddetli ağlıyordu. Hızlıca araba anahtarımı çantama attım ve güneş gözlüğümü alıp odamdan çıktım. Merdivenleri inerken gözlüğümü gömleğimin önüne taktım.

Yapmam gereken çok işim vardı. Mir ile konuştuktan sonra moralim bozuk olduğu için şirkete geçmemiştim ve hali ile işlerim iyice birikmişti. Ayrıca bu ay sergileyeceğimiz defile için birkaç çizim ve ayarlama yapmam gerekiyordu.

Aşağıya ana avluya geldiğimde Mihriban Hanımlar ile karşılaştım. Buraya mı gelmişlerdi? İyi de neden?

Ahlas daha şiddetli ağlama başlamıştı ve yengem ne kadar konuşsa da sakinleşmiyordu. Herkes endişeli gözler ile onları izliyordu. Çantamı avlunun ortasında olan koltuğun üzerine atıp yengemin kucağında içli içli ağlayan yeğenime uzandım. Kollarımın arasına alıp minicik bedenini sarmaladımve oda kafasını boynuma yasladı. Saçlarını okşadım, kulağına yatıştırıcı sözler fısıldadım. Biraz yatışsa dahi eli kulağında ağlıyordu. Ateşi var mı diye dudaklarımı önce alnına daha sonra boynuna bastırdım. Ateşi yoktu ama kulağını tutuyordu. Kulağı mı ağrıyordu acaba?

Nova (Gönülden kaybolan Yıldız)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin