"hadi Victoria uyan bebeğim okula geç kalacaksın" .
-ANNE!! !?
Yine bir kabusla uyandım. Annem ve babamsız uyandığım 5. Ayımdı. onların yokluğuna hâlâ alışamadım her sabah annemin sesini duyar gibi uyanırdım. Ama uyandığımda onu orada görememek beni büyük bir hayal kırıklığına uğratıyordu onlar gittikten sonra 17 yaşımda evde tek başına kalıp evle ilgili herşeyi ben hallediyordum.
Evin tek çocuğu değildim ama tek çocuğu sayılıyordum. Bir İkiz erkek kardeşim vardı ama 15 yaşına basınca annem ve babamla kavga etti ve küsüp gitti. Kimse nereye gittiğini bilmiyordu . Annem ve babam onu çok aramış bütün her yere haber vermişler ama hiç bir yerde bulunamamış o yaşında çok uzağa gideceğine kimse inanmadığı için herkes onun öldüğünü söylüyordu. Ben ise onun kendi başının çaresine bakabileceğini ona bişey olmadığını söyleyip duruyordum ama o iki yıl içinde dönmeyince bende umutsuzluğa kapıldım. Annem ve babam kendilerini suçlu hissedip her gün durup dururken üzülüp ağlardılar. Sonra babam taşınacağımızı söyleyince ben karşı çıktım çünkü eğer Lucas geri dönünce bizi burada bulamazsa nereye giderdi diye düşünüyordum ama onun geri dönmeyeceğini anlayınca başka bir yere taşındık o kaybolduktan sonra zaten neşe kaynağımı kaybetmiştim. . Anne ve babamın ölümü üzerine artık hayattan hiçbir beklentim olmadan yaşıyordum.
Her zamanki gibi kahvaltı yapıp okula gitmek için hazırlandım en azından orada konuşabileceğim beni anlayan arkadaşlarım vardı.
Okula yürüyerek gitmeyi tercih ederdim hep kalabalık ortamlardan nefret ediyordum. Normalde ben ile Jack'ın evleri birbirine yakın o yüzden beraber gidiyorduk
Bugün bir işi çıktığı için erkenden gimisti . Sanırım kafamı biraz dağıtmak için arkadaşlarla bir etkinlik düzenlemek iyi olurdu galiba.
Neyse okulada düşünürdüm.
Okula vardığımda Jack bensiz sınıfa girmemişti beni bekliyordu.
Bu çocuk her gün beni kendine hayran bırakıyordu. Bana herşeye rağmen hayata tutunmamı öğreten ve her daim yanımda duran harika bir insandı
" günaydın sevgilim.. "
" günaydınn Jack. diğerleri nerede " dedim
" sınıftalar hadi gel içeri girelim ders başlayacak şimdi " kısa bir sarılmanın ardından sınıfa geçtik bizimkiler ordaydı clara ile Daniel sohbet ediyordu. Mary her zamanki gibi ders çalışıyordu Tom ise sınıftaki kızlarla sohbet etmeye çalışıyordu tabi kızlar ona yüz vermiyordu.
":hadi ya Emma benden yakışıklısını mı bulacaksın hem zekiyim hemde yakışıklı" ". tom çekil başımdan ya " dedi Emma yerinden kalkıp çıktı
Hepimiz birden gülmeye başladık belli ki Tom yine kızları etkilemede başarısız olmuştu bizim gülmemize bozulmuş olmalı ki bize sınırlı bir bakış attıktan sonra yerine oturdu .
Sonra her zaman ki endişeli ve gizem dolu haliyle Martin elinde bilgisayarıyla içeri daldı.
Sürekli birşeyler söylüyordu ama ne söylediğini anlamıyordum
Daniel;
"Bu çocuk bence bir doktora görünmeli"
"Aynen katılıyorum Daniel" dedi Mary. Martin 'e ters ters bakarak
Ama cidden bu çocuk bana çok gizemli geliyordu sanki birseyler yapmaya çalışıyordu büyük birşeyler ama ne?
Yada sadece bir delidir.
Sonra bilgisayarından birşeylere bakıp sınıftan çıktı çıkarken cebimden bir küçük katlanmış kağıt düşürdü.
Bizimkilere baktığımda kağıdı görmediklerini farkettim.
Ayağa kalkıp kağıda bakmadan cebime koydum merak etmiştim içinde ne olduğunu.
"Bende öyle birşeyler duymuştum Mary" dedi Daniel.
Neyden bahsettikleri ni anlamadım.
"Neyi duymuştun" dedim.
"Sen bizi dinlemiyor musun Victoria" dedi Daniel sıkkın bir suratla
"Şey pardon dalmışım"
"Geçenlerde annemler konuşurken duymuştum bu Martin 'nin dedesi Harry yaşıyorken bazı deneyler yapıp 5 tane canavar yaratmış. Ve bu canavarlar gündüzleri kaybolurlar sadece geceleri görünürler ve onlar ortaya çıktıktan sonra sürekli kasabadan birileri kaybolmaya başlamış bu yaratıklar sadece martin'nin ailesinden yani onunla kan bağı olan kişilere birşey yapmıyormuş" dedi ciddi bir ifadeyle Daniel. "Ama bu mümkün olabilir mi ki bu canavarlar nasıl dıştan bakarak onlarla kan bağı olup olmadığını anlayabiliyor?!" Dedi Clara.
"Harry yaklaşık 25 yıl boyunca bu canavarları ortaya çıkarmak için uğraşmış baya zamanını almış ve çok akıllıca düşünmüş olmalı " Daniel sanırım bu olaya cidden inanmış bizimde inanmamızı sağlamaya çalışıyordu"Bence bu sadece bir efsane çok saçma" dedim çünkü bunun olması pek mümkün olduğunu düşünüyordum.
"Sen öyle san Victoria ama bu gerçek " dedi Daniel
"Victoria sana kesinlikle katılıyorum. Bu tamamıyla bir saçma efsane seni fena kandırmışlar sanırım." Dedi tom birbirimize bakarak gülmeye başladık .
Sonunda hoca sınıf geldi. Hiç dersi dinlemek istemiyordum ders coğrafyadı. Mide bunaltıcı bir ders cidden.
Uyumak için kafamı masaya koydum.
O sırada gözüm martine çarptı. Sürekli ceplerini karıştırıyordu birşeyler arıyor olmalıydı.
Cebimdeki kağıdı hatırladım cidden içinde ne olduğunu merak etmiştim o kâğıdı açıp incelemeden ona vermeyecektim.
İnat etmiştim.
Sonra gözlerimi kapattım ve uyumaya başladım..✿
"Hadi uyan Victoria bugün bütün derslerde uyudun resmen tebrik ediyorum" yavaş yavaş gözlerimi açtığımda başımda Jack ve diğerleri vardı.
Harbi bütün dersler nasıl uyudum ben ya..
"Günaydın" dedim gülümseyerek
"kızım akşam oldu bı kalk hadi " dedi Mary sabırsızlıkla
Bugün hiç açılmamış çantamı aldım ve çıktık
Yolda biraz sohbet ettik ilk önce Clara ve Mary bizden ayrıldı sonra Tom ve Daniel ben ile Jack'ın evleri birbirine çok uzak değildi
Sonra ikimizde evlerimize gittik hiç eve girmek istemiyordum.
Çantamı eve atıp anne ve babamın mezarının ziyaretine gittim. Yaklaşık 2 saat boyunca mezarlarının başında kaldım.
Hem ağladım hemde onlara söylemek istediğim herşeyi söyledim ben onları görüp duymasam bile onların beni görüp duyması yeterliydi...
Mezarlıktan çıkarken bir çıtırtı duydum arkama döndüğümde bir mezarlığın başında siyah kapşonlu birini gördüm. Mezarlığın yanı başında oturmuş sadece mezara bakıp duruyordu.
Yeni gelmiş olmalıydı.
Önceden gelseydi illaki görmüş olurdum..
Sonra pek takmadan ilerledim.
Eve dönmek için yürürken etrafıma baktım güneş batmıştı. Etraf kararmış soğuk bir rüzgar esiyordu.
Üşüdüğüm için ellerimi ceplerine koydum.
Cebimde bir kağıt olduğunu fark ettim. Tabi ya bu kağıt martin'in düşürdüğü kağıttı.
İçinde ne olduğunu çok merak ediyordum.
Kağıdı açtığımda içinde değişik bir karakalem çizimi vardı.
İnsana benzeyen devasa yaratıklar.
Birde yanında küçük yazılar vardı ama yazılarda sadece benim anlaya bildiğim mağara'yı açma yolu yazıyordu aşağısında ise
Başka bir dilde maddeler vardı.
Ben bunu mu merak etmiştim bu kadar!
Belli ki çocuk çizim yapma konusunda baya iyiymiş belki de sürekli birşeyleri çizmeye çalışıyordu. Bizde onu deli sandık.
Ama aklıma takılan birşey var ne mağarasından bahsediyordu bu?
Yani neden yanda bir yaratık resmi çiziyorda yanında bir mağaradan bahsediyordu? off cidden bazen kendimi anlayamıyordum.
Neden her şeyi bu kadar merak ediyordum? Belki onun için önemli bir kağıttı ve ben aldım neyse yarın verirdim ona hemen eve gitmek istiyordum.
Evin kapısının önüne vardığımda sanki biri beni takip ediyor hissine kapıldım.
Arkama döndüm ama kimse yoktu ama emindim biri beni takip ediyordu birden korkmaya başladım
Kim niye beni takip etsin ki!?
✷✷✷
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PENTALAR
Mystery / Thriller"Jack durdur Arabayı orada biri var.." dedim ama geç kalmıştım. Araba o şeyin üstünden geçmişti. İnsan yada hayvan ne olursa olsun ölmüş olmalıydı. Arabadan inip yola baktığımızda ise olmaması gereken bir olaya şahit olduk.. Orada kan izlerinden...