Menekşe.Sanırım seni en iyi tanımlayan kelime bu, değil mi?
Menekşeyi andıran mor gözlerin kadar mükemmelsin.
Yağan yağmurdan sonra buğulu görünen gözlerin kadar.
Garip bir hüzün barındıran gözlerin kadar.Alissa bu mektubu sabahın bir vakti kapısının önünde bulmuştu. Eline alıp inceledi, mektupta kırmızı bir mühür vardı.
Mühürü söktü ve içinde ki parşömeni çıkardı.Fazlasıyla uzundu, açtı ve okudu.
Okuduğu her satırda hayreti daha da artıyordu. Uzun mektubu okumayı bitirdiğinde ne yapacağını bilemez halde kalakaldı.
Mektubu tekrardan okudu, tekrardan ve tekrardan.Resmen bir aşk mektubuydu.
24 satırdan oluşan, her detayı ayrı güzel olan bir aşk mektubu.Parşömenin etrafında dört tane küçük, kırmızı kalp vardı.
Yazan kişinin el yazısı çok güzeldi, büyük bir özenle yazıldığı belliydi.
Mektubun arkasını çevirdi, ardından zarfa baktı. Ama gönderen kişinin kim olduğuna dair en ufak bir ipucu bile yoktu.Mektubu, kapı eşiğine sıkışmış bir halde bulmuştu. Gönderen kişi Hogwarts'taydı.
İçine ürperti yayıldı, böylesine anlamlı bir mektubu kim ona yollardı ki?Aklına bir isim, bir şüpheli getirmek için kendini zorladı.
Profesörlerden biri? Ya da çok düşük bir ihtimal olsa da öğrencilerinden biri?
Son seçeneği zihninden hızlıca sildi, düşünmek bile midesinin bulanmasına sebep olmuştu.Mektubu zarfa geri koydu ve çekmecesinin içine sıkıştırdı.
Çantasını omzuna takarak odasından çıktı.
Sabahın köründe hiç de mantıklı düşünemiyordu, kahvaltıdan sonra bunu araştırmaya karar verdi.
Sarmal merdivenlerden hızlıca inerek büyük salona girdi.
Doğruca öğretmenlerin oturduğu uzun masaya gitti ve oturarak etrafına bakındı.Remus, Flitwick ile hararetli bir şekilde sohbet ediyordu. Alissa'nın geldiğini fark etmemişti.
Hemen yanında duran Snape ise ifadesiz bakışlarıyla kahvaltısını yapıyordu.Çok zaman geçmemişti ki bir anda camlar açıldı ve büyük salona çok sayıda baykuş akın etti.
Her biri öğrencilerin olduğu masalara kondu, bazıları da öğretmenlerin masasına geldi.
Ve şaşırtıcı bir şekilde, beyaz bir baykuş tam Alissa'nın önüne kondu. Konarken balkabağı suyunu devirmişti.Çatalını bıraktı ve baykuşun ayağına bağlanmış olan mektubu çözdü, zarfı çevirerek kimin gönderdiğine baktı.
Mektup, Mariana'dandı. İspanyada yaşayan kuzeninden.
Beyaz baykuşu okşadı ve mektubu açtı.
Gelecek hafta doğum gününde Hogsmade'ye onu ziyarete gelebileceğinden söz etmişti.O anda bir şey Alissa'nın kafasına dank etti.
Gelecek hafta, yirmi dördüncü doğum günüydü ve bu kimsenin bilmediği bir gerçekti.
Nasıl unuturum, diye iç geçirdi ve mektubu katlayarak çantasına koydu.Kahvaltısını bitirdikten sonra masadan kalktı ve doğruca kütüphaneye gitti.
Geçen hafta aldığı kitapların hepsini iade etti ve onların yerine yenilerini ödünç aldı.Boş zamanlarının çoğunu kitap okumakla geçiriyordu, kendisini rahatlatmanın yollarından birisiydi.
Kitaplarını aldıktan sonra yeniden odasına çıktı.•
Öğleden sonra mektubunu yazmayı nihayet bitirdiğinde, derin bir nefes aldı ve zarfı kapattı.
Ve giyinmek için gardırobuna gitti.
Haftalar geçtikçe hava iyice soğumuş,
ısınmak için yün eteğinin altına dizüstü çizmelerini giymeye başlamıştı.Daha Kasım ayının ortalarında olmalarına rağmen hava buz gibi soğuktu.
Üzerine beyaz kazağını geçirdi ve odasından çıktı.Doğruca Filch'in odasına gitti. Kapıyı tıkladı ve içeri girdi.
Odadaki boğucu atmosfer ve kötü koku öksürmesine neden oldu.
Filch, masasının başında durmuş söylenerek bir şeyleri düzenliyordu.
Alissa'yı fark edince duraksadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus John Lupin - Menekşe
Werewolf!ASKIDA ^Smut/mentions of suicide/self harm/age gap Bütün hayatı bir gizemden ibaret olan Remus Lupin, kapalı bir kutu gibi yaşamayı ama aynı zamanda da Hogwarts'ta olup biten her şeyi öğrenmeyi sever. Ve Alissa ile yolları kesiştiği anda, genç kadı...