Siyah.
Renklerin yokluğu, karanlığın koruyucusu, bilinmeyenlerin yuvasıydı.
Siyahı severdi.
Kasabada ki çocuklar, yataklarının altındaki gölgelerden onları saatlerce sarıp sarmalayan sonsuz geceye kadar her şeyden korkarlardı.
Aileleri onlara siyahtan birazcık korkmayı öğretirken, annesinden de korkmayı öğretmişlerdi. Kasabanın ormana yakın ucunda yaşayan, tuhaf gözlü tuhaf kadından.
Bazıları onun kara büyü yapan bir ucube olduğunu fısıldadı.Küçük Alissa hepsini duymuştu ama onların doğru olmadığını biliyordu. Annesi bir ucube değildi. Annesi annesiydi.
Sadece insanları sevmiyordu.
Alissa da insanları sevmezdi, zaten kasaba da yaşayan diğer insanların sevilmeye değer bir yanlarının olduğunu düşünmüyordu.Hatırlayabildiği kadarıyla annesi onu her sabah sincapları beslemek için küçük köy evlerinden bir kaç dakika uzaklıkta ki ceviz ağaçlarıyla çevrili olan bir ormana götürürdü.
Konuşacak kadar iyi hissettiği günlerden birinde Alissa'ya sincapların, atalarının ruhlarına sahip olan zeki ve sadık yaratıklar olduğunu söylemişti.Annesi pek konuşmazdı ama bazı sesler duyardı. Ona bir şeyler anlatan sesler. Sesler ona insanlarla konuşmamasını, Alissa'ya evde eğitim vererek onu herkesten uzak tutmasını söylemişti.
Annesi de ona etrafta dolaşmamasını, yoksa onu garip giyinimli insanların kaçıracağını söylemişti.Alissa kaçırılmak istemiyordu.
Annesini seviyordu. Adaçayı, taze çimen ve tütsü kokan annesini.. Sebzelerini yetiştiren ve onun için lezzetli yemekler pişiren annesini.
Çoğu günler annesi ona ders anlatmadıkça veya seslere fısıldamadıkça hiç konuşmazdı.
Alissa da pek konuşmazdı. Yine de sevildiğini bilirdi, annesinin mizacı böyleydi sadece.On yaşındaki Alissa, annesinin yaptığı mumlara ve tütsü çubuklarına, ona nasıl okuyacağını öğrettiğu tarot kartlarına baktı, ardından kendini evindeymiş gibi hissetti.
Annesi bir ucubeyse, belki de o da öyleydi.
Ne de olsa bazen o da sesleri duyuyordu.
•
Alissa, Hogwarts'ı hiç duymamıştı.
Zaten o, yetiştirilme tarzı yüzünden normal şeylerin çoğunu duymamıştı.
Fakat Hogwarts'ı başka duyan da yoktu.Günler önce sincapları beslediği küçük, köy evinin bahçesinde bir mektup bulmuştu.
Nereden geldiğini veya kimin getirdiği anlayamamıştı, mektubu bulduğu zaman gökyüzünde gördüğü siyah bir baykuş vardı.
Yemyeşil gözleriyle kızı süzdükten sonra havalanıp gitmişti.-eski ve değerli kitaplar gibi kokan kahverengi, kalın kağıda mürekkeple yazılmış bir mektuptu- arkasını çevirdi ve onu gördü.
Bir aslan, bir yılan, bir kuzgun ve bir porsuk.
HOGWARTS CADILIK VE
BÜYÜCÜLÜK OKULUSayın Mrs Clemm,
Hogwarts cadılık ve büyücülük Okulu'nda Aritmansi dersinin profesörlüğünde ve Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin asistanlığında yerinizin ayrılmış olduğunu size bildirmekten gurur duyarız.
Ders yılı 1 Eylül'de başlamaktadır. Baykuşunuzu 25 Ağustos'dan önce göndermenizi dileriz.Sevgilerimizle,
Albus Dumbledore
MüdürAlissa daha önce hiç mektup almamıştı. Özellikle de bu kadar tuhaf bir mektup.
Çok ama çok tuhaftı.Annesi tarafından evinde eğitim görmüş, tüm hayatı bu yerde izole edilmiş, 24 yaşında genç bir kadındı. Bir okul, gerektiği ki şekilde eğitim görmemiş birisini neden öğretmen olarak isterdi ki?
Ayrıca elle yazılmış mektup gönderen kalmış mıydı?
İşin tuhafı, kimse Hogwarts'ı duymamıştı.Alissa tüm bir ay boyunca hakkında bir şeyler bulmaya çalışmış, kasaba merkezine inip esnaflara ve askerlere sormuştu.
Ve bilen bir kişi bile yoktu, kimse.
Sonrasında uğraşmayı bıraktı, sadece oyuna getirilmiş olma ihtimalini düşündü.
Ama bu imkansızdı, senelerdir bu muggle kasabasındaydı. Annesi psikiyatri kliniğine yatırılalı neredeyse 3 yıl olacaktı ve Alissa, halen daha bu kasabadaydı.
Çoğunlukla herkesi tanırdı, kimsenin de böylesine saçma bir iş yapmayacağını biliyordu.Samandan yapılma yatağında uzanırken düşünüyordu, mektuba geri dönüş yapmak için çok az zamanı kalmıştı.
Bu işi yapmak istediğinden hiç emin değildi, büyücü dünyasında onu nelerin karşılayacağını bilmiyordu.
Seneler boyunca muggle'lar ile iç içe yaşamış bir insan için bu zordu.
Ama bir yanı da yapmak istiyordu, annesi beklenmedik fakat kulağa iyi gelen şeyleri kabul etmesini söylerdi hep.Alissa yatağından kalktı, çalışma masasının başına geçti.
Mektubu baştan sona defalarca okudu, vereceği karardan emin olmak istiyordu.
Küçük bir parşömen parçası çıkardı, tüy kalemini mürekkebe batırdı ve yazmaya başladı.
Mektubunu yazmayı bitirdiğinde eline aldı ve bir zarfa koydu.
Penceresinin yanına gitti, camı açtı ve gelecek olan kuşu beklemeye başladı.
Geçen dakikaların ardından bir kuş ufukta belirdi, yavaş yavaş süzülerek camdan içeri girdi."Nihayet, seni bekliyordum. Buraya gel sana bir görev vereceğim."
Alissa aceleyle kuşun konduğu masanın yanına geldi, zarfı bir ip yardımıyla kuşun ince bacağına bağladı.
"Bu mektubu Hogwarts'a götürmeni istiyorum. Lütfen hızlı git, en geç yarın akşam ulaşması lazım."
Kuş neşeli neşeli öttü ve camdan geri çıkarak yoğun sisin ardından gözden kayboldu.
Alissa kuşun başına bir şey gelmemesi için dua etti.
Camı kapattı ve yatağına yeniden uzandı.Öğretmenlik teklifini onaylamıştı, buna inanmakta halen daha güçlük çekiyordu.
Koskoca 24 yıl sonra ilk defa büyücü dünyasına adımını atacaktı, orada yaşamaya başlayacaktı.
Bu ürperticiydi, tüyleri diken diken oldu.Kalın yorganına sarındı ve gözlerini kapatıp içinde ki heyecanı dizginlemeye çalıştı.
1 hafta sonra öğretmenliğe başlıyordu.
Evet, az bir süresi kalmıştı.
Ve en kısa sürede Diagon yoluna gidip gerekli araç gereçleri alması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus John Lupin - Menekşe
Werewolf!ASKIDA ^Smut/mentions of suicide/self harm/age gap Bütün hayatı bir gizemden ibaret olan Remus Lupin, kapalı bir kutu gibi yaşamayı ama aynı zamanda da Hogwarts'ta olup biten her şeyi öğrenmeyi sever. Ve Alissa ile yolları kesiştiği anda, genç kadı...