24 Ocak 1994
"Üzülme, Vivi."
O kadar kısık sesli bir fısıltıydı ki neredeyse duymayacaktı. Neredeyse.
Sonra birden bahçenin ortasında durdu. Sabahın erken saatleriydi, çoğu insanın uyanık olmayacağı kadar erken.Fakat Alissa sabahın köründe ayaktaydı. Gece, şato inlerken huzursuz bir şekilde uyumuş ve uzun süredir yaşamadığı bir sıcak basmasıyla uyanmıştı.
Terler içinde duşa koşmuş, soğuk suyu açmış ve iyice temizlenmişti.
Sonra güne hazırlanmış, Pati için yiyecek bir şeyler almış ve biraz temiz hava almak için bahçeye inmişti. Ve fısıltı o an gelmişti.Ra. Ama zihninde sesi neden bu kadar kısıktı?
Kimin sesi olduğunu, hatta gerçek olup olmadığını bile bilmiyordu. Geçmişini göz önüne alınca, sesin yalnızca kafasında olması ve onu hayal etmesi tamamen mümkündü.
Ama bu ses bir erkeğe aitti. Her zaman bir erkek sesi olurdu. Küçükken onun babası olduğunu düşünmeyi severdi. Onun hakkında fazla bir şey bilmiyordu. Sadece annesini cadı olduğunu öğrendikten sonra terkedip, sol göğsünün üzerindeki yara izinin sebebinin o olduğunu biliyordu.Büyük ağacın altına ulaştığında dikkatlice etrafına bakındı.
Siyah köpek görünürlerde yoktu. Henüz erken saatlerde olduklarından uyuyor olabilirdi."Pati, ben geldim tatlım!" diyerek seslendi. Bir kaç dakika boyunca bekledi. Ama köpek gelmedi.
Vazgeçti. Biraz daha dolaşıp şatoya geri dönmeye karar vermişti ki, tepesinden bir karga uçtu. Hogwarts'ta bulunduğu haftalar boyunca gördüğü ilk kargaydı.
"Kuşu takip et."
Etse miydi? Genelde Ra ona ne derse sorgusuz sualsiz yapardı.
Alissa şatonun etrafında dolaşıp yasak ormana doğru inen kuşu gözleriyle takip etti. Buradaki ormana cesaret edip de girememişti ama ormanları bilirdi. Yön duygusu harikaydı, bu yüzden kaybolacağı için endişe duymuyordu.
Bordo şalını omzuna iyice sardı ve yokuştan aşağı, kuşun uçtuğu yere doğru yöneldi. Sabahın erken saatlerinde oluşan sis eteğinin etrafını sarmıştı. Ormana adım attığında nefesi yüzünün önünde buğulandı.
Sisi bir pelerin gibi etrafına saran Alissa, saklanan herhangi bir şeyden korkmadan, karganın sesini takip etti. Adımlarıyla birlikte orman yoğunlaştı, şato yeşilliklerin arasında gözden kayboldu. Uzun ağaçlar zamana karşı savaşan nöbetçiler gibi duruyordu, kabukları kalın, yaprakları nemliydi ve temiz orman kokusu havaya sinmişti.Ormanın içinde ilerlerken, birinin ormana girip yolunu kaybetmesinin ve yardım alma şansı olmadan ortadan kaybolmasının ne kadar kolay gerçekleşebileceğini görebiliyordu.
Burada olan her şeyin aslını yalnızca bu ağaçlar bilirdi ve Alissa bazen onların hikayelerini dinlemenin bir yolu olmasını dilerdi.
Bir kaç dakikalık yürüyüşten sonra ağaçlar dallanıp budaklandı.
Suyun sesi Alissa'nın merakını uyandırmıştı. Ormanın içinde akan bir nehir mi vardı? Adımlarını hızlandırdı. Bir kaç dakika sonra önüne çıkan kocaman su birikintisiyle duraksadı.Yalnızca çamurlu bir birikintisiydi.
O zaman su sesi nereden geliyordu?
Alissa etrafına bakındı ve kargayı bataklığın kenarındaki bir ağacın dalına tünemiş halde buldu.
Önündeki bataklık yolu kapatacak kadar büyüktü.
Ormanın içine doğru biraz daha ilerlemeye karar verdi. Büyülü yaratıklardan biriyle karşılaşmamayı umuyordu.Asasını çıkartıp fısıldadı. "Lumos,"
Asasının ucundan beyaz bir ışık huzmesi süzüldü.
Yürümeye devam etti. Yürürken üzerine istemeden bastığı yaprak ve dallar, ormanın korkutucu sessizliğinde yankı yapıyordu.
İlerledikçe etrafın daha da karardığını fark ettiğinde durdu. Sabah olmasına rağmen neden gece vakti gibi karanlıktı?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Remus John Lupin - Menekşe
Hombres Lobo!ASKIDA ^Smut/mentions of suicide/self harm/age gap Bütün hayatı bir gizemden ibaret olan Remus Lupin, kapalı bir kutu gibi yaşamayı ama aynı zamanda da Hogwarts'ta olup biten her şeyi öğrenmeyi sever. Ve Alissa ile yolları kesiştiği anda, genç kadı...