Tekrardan merhaba!💜
________________________________Javed ile buluşmamızdan 1 gün sonra babam beni yanına çağırmış ve kişisel şövalye seçmemi istemişti aynı zamanda Victoria ile görüşmemize de az kalmıştı.
Malikanede ki şövalyelerin antrenman yaptıkları yere doğru ilerledim. Kapısına vardığımda kapısı açıktı ve birçok şövalye antrenman yapıyordu.
İlerideki siyah saçlı şövalyeyi görünce sırıttım. Tabi ki hangi şövalyeyi seçeceğimi önceden belirlemiştim. Romanda geçtiği üzere, Felix Jones ileride çıkan bir savaşta yüksek makamlara çıkıyor ve imparatorluğun kılıcı ünvanını alıyordu.
Arkamda atak sesi duymamla arkama döndüm. "Ne o çok mu beğendin?" Diye sordu hafif sırıtarak. Onu sinir etmek amacıyla "Evet" diye cevap verdim.
Kaşlarını çattı. Birşeyler diyecekken onu sözünü keserek "Sanırım seçmemde yardımcı olacaksın"
Başını salladı ve takip etmem için işaret verdi.Birkaç şövalye seçtikten sonra bana döndü "Yetenekli şövalyelerimiz bunlar" aralarında Felix'i göremememle kaşlarımı çattım fakat aklıma dank eden şeyle durakladım. Doğru ya Felix gayrimeşru bir çocuk olduğu için fazlasıyla dışlanıyordu.
Gözlerimi kaçırdım ve düşünmeye başladım dışarıdan onları seçiyormuşum gibi gözüküyordu tabi.
"Ben geçen gün buradan geçerken başka bir şövalye görmüştüm ve yeteneklerine de hayran kaldım o şövalyeyi seçebilir miyim?"Kelvin tekrar kaşlarını çattı sanırım yetenekli bir şövalye olup da kendisinin haberi olmadığı içindi bu.
"İsmini biliyor musun?"
Felix'in ismini söyleyemezdim sonra ismini nereden biliyorsun diye sorarlardı. Bir yerden öğrendim desem de beni takıntılı zannederlerdi.Başımı iki yana salladım. "Az önce burada antrenman yapıyordu siyah saçlı ve yakut gözlü bir adamdı." Orada duran şövalyeler kaşlarını çatsa lar da saygıdan dolayı hiçbirsey söyleyemiyorlardı.
Ama eminim ki biz burada değilken ona zorbalık bile yapmış olabilirler tabii Felix buna izin verirse. Kelvin yanında duran sövalyelerin bir tanesine "Bana o adamı getirin" diye talimat verdi. Orada bulunan şövalye ise isteğini yerine getirerek yanımızdan hemen ayrıldı.
O ayrıldıktan 5 dakika sonra Felix ile geri dönmüştü. Felix önce selam vermiş sonra ise ifadesiz bir yüzle kendini tanıtmıştı. Kelvin abim ise bir süre onu izlemiş ve "Felix'in eline bir kılıç verin." Ardından bakalım ne kadar güçlü diye mırıldanmıştı.
Felix eline kılıcı almış pozisyonuna geçmişken ben ise "noluyor yav" bakışları atıyordum. Daha ben hiçbirşey anlamadan birbirlerine doğru atlayıp çarpışmaya başladılar.
Kelvin abimin eli büyüye daha yatkın olsa da romandan bildiğim kadarıyla kılıcı da çok iyi kullanıyordu fakat tabii ki Felix ondan daha iyi kılıç kullandığına emindim.
İkisi hızla birbirlerine kılıçlarını savururken etraftaki şövalyeler ise hayraanlıkla bakıyordu. Yaklışık 15 dakika sonra abim yorulmaya başlamış fakat Felix ise yorgunluğu daha az hissediyor gibi görünüyordu.
Biraz daha çarpışmaya devam ederken kazananın belirlenmesiyle gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Felix bilerek yenilmişti fakat benden başka kimse bunu farketmiş gibi görünmüyordu.
"İyi işti Felix, Elena'nın şövalyesi olabilirsin ve bu akşam yemin törenini yaparız" dedikten sonra bana bir bakış atıp ayrıldı. Ben şaşkınlıkla olanlara bakarken Felix önümde diz çökmüş elimi uzatmamı bekliyordu ona uzattım öptü ve "Sizi koruyacağıma söz veriyorum Leydim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
『❁𝓔𝓵𝓮𝓷𝓪⋆✮』
Fanfiction🦋 ⭒ ⭒ ⭒ ⭒ ⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒ 2. erkek karakter romanın sonunda mutsuz bir şekilde intihar ettiğini okuyan Yagmur sinirli bir şekilde yazara mesaj atar ardından bir sabah uyandığında kendini romanın kötü karakterinde bulur ⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒⭒ ⭒...