04/12/2007
Aklımdan hiç geçmeyen bir şey yaşadım. Neydi ki bu duygunun adı? Amerika bugün bana bir dosya ve birkaç evrak verdi. Bu evraklar Rusya Federasyonu'nun imzalaması gereken evraklardı. Normalde ülkeler arasında kuryelik yapmaktan nefret etsem de o gün pek uzatmak istemedim. Hem kardeşlerimi de görürdüm, fena mı?
Onu daha önce bir çok kez görmüştüm belki. Hepsi normal geçmişti. Ama bugün, ayrı bir çekiciliği var gibi?
Bandana takmıştı. Üstünde siyah, uzun bir kaban ve yakalı, yünlü, krem rengi tonlarında bir tişört vardı. Altına giydiği bol pantolonun rengi ise tişörtün rengiyle tamamen aynıydı.
-ba7e07-Onu gördüğümde yutkunduğumu hissetmiştim. Bedenini sadece kez süzdüm. Sonrasındaysa yüzüne odaklandım. Gözlerine. Gözleri çok hoştu. Benim aksime, onları sergilemekten çekinmiyordu. Keskin yüz hatları, gözlerini daha da belirtiyordu.
Ben onu bir kez süzmeme rağmen onun gözü sürekli üstümdeydi. Kötü mü giyinmiştim?
Benim üstümde beyaz bir tişört, açık krem bir ceket vardı. Altımdaysa hafif koyu tonlarda bol bir pantolon. Ceketin altına giydiğim tişört kısa kollu olduğundan bi tık(!) donsam da belli etmediğimden emindim.
Bir şekilde konuştuk ve evrakları inceledi. Rusça bildiğimi bildiğinden rahattı bu kadar. Sonuç olarak evrakları imzalamadı ve ret ettiğini söylerek beni gönderdi. Onun odasından çıktığımda arkamdan kapanan kapıyı umursamadan takılıp kaldım orada. İçerideyken o kadar konuşmuştuk, imzalamayı kabul etmemişti, evet. Ama başka ne demişti ki?Dinlemedim ki. Meşguldüm diyelim.
Kapısının önünde beklerken kalbimin çarptığını işittim. Yoksa. Hadi canım. Yürü git lan.
Yo, yo, yo.Lütfen bu gelecekte bok yoluna gittiğim için bir ön sezi olsun da adı 'aşk' olmasın.
İmza;
̶T̶ü̶r̶k̶i̶y̶e̶ ̶C̶u̶m̶h̶u̶r̶i̶y̶e̶t̶i̶
Türkistan[Geçmiş)
- 18.02.1952-
--Türkiye'nin Gözünden--Yıkılabilirdim. Ölebilirdim. Bir tek ben kalmıştım ve sıradaki hedefi bendim. Savaşabilirdim. Ölecektim, ama yine de savaşabilirdim. Savaşarak ölebilirdim.
Savaşmak istiyordum. Ama yapamazdım. Bir insan kardeşiyle savaşabilir miydi?
Kardeşleriyle savaşabilir miydi?
Uçurumun kenarındaydım. Buraya zamanında hep babamla gelirdim. Yani, o ölmeden önce. Bir de Yunan vardı ancak babam öldükten sonra o da bıraktı. Ama biliyorum, ben gelmediğim zamanlar da o buraya geliyordu.
Güneş batmak üzereydi. Uçurumun tepesinden izlediğim gün batımı o kadar güzel görünüyordu ki. Bütün şehir ayaklarımın altındaydı. Bütün İstanbul ayaklarımın altındaydı.
Oturduğum tepeden ayaklarımı sarkarken buraya ilk geldiğimde ki o düşme korkusundan eser yoktu.Sovyetler bütün kardeşlerimi esir almıştı ve geriye ben kaldım. Hedefi bendim, kendisi beni istemesinin nedeninin coğrafi konumumun ve tarihi eserlerimin olduğunu iddia etse de gerçeği biliyordum.
Amerika ve Sovyetler arasındaki bomba, silah aracılığı bendim. Amerika, Sovyetlere göndermek üzere hazırladığı bütün bomba ve füzelerini benim topraklarıma yerleştirdi. Sovyetler de geri kalmıyordu. Amerika Eyaleti'nin çevrelerine füzeler yerleştirmişti ancak Amerika'nın hazırladığı füzeler kadar fazla koymamıştı. Çünkü füzelerden daha iyi bir silahı vardı.
Nükleer bomba.Amerika da bunun farkındaydı. O yüzden hazırladığı füzeleri bir türlü gönderemiyordu.
Bu konu hakkında yapabileceğim hiç bir şey yok. Gerçeklerin bende farkındaydım.
Ancak zaman ilerledikçe Sovyet'in sabrı artık taşmaya başladığında Amerika ile savaş kararı almak istediğini söyledi. Amerika, "Eğer savaş başlatırsan füze yerleştirdiğin devletleri feth ederim." dediğinde Sovyet savaştan vazgeçti ve daha büyük bir iddia ortaya attı. "Eğer o devletleri feth edersen, Türkiye'yi kendi topraklarıma katarım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sağ Göz -Countryhumans-
FanfictionTürkiye'nin sağ gözü genetik problemlerden dolayı tamamen kapkaradır. Ancak bu görüşünü etkilemez. Bu karanlık göz bir nevi Türkiye'nin duygularına göre aktifleşir. Üzüldüğünde, streslendiğinde ve sinirlendiğinde sağ gözünden siyah, koyu kırmızı kan...