Bölüm 14 - Savaş

95 11 33
                                    

2024

Ya öleceğiz ya da yeneceğiz.
Ölürsek bir, yenersek bir.
Bizler Türkleriz.

İmza;
Kazakistan Cumhuriyeti
Özbekistan Cumhuriyeti
Kırgızistan Cumhuriyeti
Türkistan
Türkmenistan Cumhuriyeti
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Azerbaycan Cumhuriyeti
Ve aramızda olmasa da  her zaman yüreğimizin yarası olan;
Doğu Türkistan

Dünyadaki sesler kesildi âdeta.
Bütün sokağı etkisi altına alan sessizlik, tek bir kükremesiyle alınan her nefesi geri kaçırdı.
Bekliyorlardı. Yapacak başka bir şey yoktu. Bekliyorlardı. Ya ecellerini, ya da zaferlerini.
Bütün gözler ekrandaydı. Hayır. Bu yedi ülkenin gözleri değil. Bütün dünyanın gözleri ekrandaki haberlerdeydi. Biliyorlardı. Bir savaş çıkacaktı. Bir kaybeden. Bir kazanan taraf olacaktı. Kazanmayı hak eden bir taraf vardı elbet. Ama hayat bazen adil davranmaz...

Küçük, beyaz saçları ile olacakları bekleyen ülke, babasının elini sıkıca tuttu. "Bırakmazsın beni, değil mi baba?"
Kızıl ülke, gözlerini yanındaki gence çevirdi. Ve gülümseyerek genci belinden kavradı, ve kucağına alarak alnından öptü. "Anlamına göre değişir."
"Beni onlara vermezsin değil mi?"
"Asla."
"Beni bırakıp gider misin?"
"Sen olmadan hiç bir yere gitmem güzelim."
"Beni bırakıp gider misin? Kanlar içinde yatar mısın? Seni öyle görecek miyim?"
Kızıl ülke gülümsedi ve kucağındaki beyaz saçlarıyla kendisine bakan masum genci yere indirdi. Ama 'hayır' demedi. Bir cevap vermedi.

"İndi! Mənə baxın." Elindeki kağıtları kürsüye sertçe yerleştiren Lale, salondaki hali hazırda bulunan sessizlikle beraber yüklü bir yankı çıkardı. Mavi ülke, gözlerindeki endişeyi gizleme gereği duymadan dikkatini kürsüdeki ülkeye verdi. Salonda bulunan sessizlik öylesine gürdü ki, tek bir fısıltıyı bütün salon işitebilirdi. "Əsgərlər hazırdır. Rusiya və Çin əsgərlərdən xəbərdardır. Problem deyil. Hər şey istədiyimiz kimi gedir. Ayıq olun. Hər şey yaxşı olsa da, nə olacağını bilmirik."
Gül, -Özbek- oturduğu yerden ayaklandığında sandalyenin gıcırtısı bütün salonu inletti. Üstüne çektiği ilgi ile beraber boğazını temizledi ve kendisine bakan meraklı gözleri süzdü. "Esingizda bo'lsin, agar Rossiya bomba tashlasa, biz hammamiz o'lamiz. Shimoliy Koreya hali ham ishtirok etmagan yoki biz bilganimizcha."
"Sadece bekleyecek miyiz?"
Gül, Kızıl'a dönerek onu baştan aşağı süzdü. "Ular nima qilishlarini bilmaymiz. Biz nimadan himoyalanishimizni bilmay turib, hech narsa qila olmaymiz."
"Өзбекстан дұрыс айтады."

Dışarıda Dolunay eşliğiyle esen gürültülü rüzgar, geniş pencerelere vurarak tıngırtatırken ortamda oluşan ürkütücü sessizliği bölüyor, kimi zaman sessizliğe eşlik ediyordu.
Azerbaycan, gözlerini kardeşine çevirdi. "Türkiyə."
Kızıl, kendisine bakan abisine doğru döndü ve başını omzuna yatırarak devam etmesini bekledi. "NATO?" Gözlerini deviren Yıldız, dudaklarını büktü. "Değişen bir şey yok. Aynı her şey."
"NATO-nu tərk edəcəksin?"
"Zaten şuan da büyük bir belanın içindeyken bir de NATO'yu başımıza dert etmek istemiyorum. İdare ediyorum."
"Əminsən?"
Ak perçemlerini geriye iteleyen ülke gülümseyerek başını salladı, onayladı. Tabii, perçemleri yine önüne geldi, ancak bu sefer ellemedi. Babasının yanından ayrılmayan Beyaz saçlı küçük genç,oturduğu sandalyeden kalkarak Kızıl ülkenin yanına gitti. Kollarını havaya kaldırarak ellerini açıp kapayınca Türkiye gülümsedi ve genç ülkeyi belinden kavrayarak dizinin üstüne oturttu. Elleriyle kızının saçlarını karıştırırken dikkatini, kalktığı sandalyeye geri oturan Gül'e çevirdi. "Haberlerde bir şey konuşuldu mu? Rusya harekete geçmiş mi?"
"İndilix həçnə yoxdu."
"Мынча жансыз болбо." Güneş -Kırgız- gülümseyerek etrafındakileri süzdü. "Жакшы жагын караңыз, эгер биз өлсөк, биз өз ишибиз үчүн күрөшүп өлгөн болобуз."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sağ Göz -Countryhumans-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin