Bölüm 5 - Üvey Kardeş

328 25 75
                                    

--Türkiye'nin Gözünden--

*Cuma akşamı.*

NATO'nun verdiği röportaj ve raporları bitirmiştim. Yani, neredeyse bitti. Yazım hatalarını düzelteceğim ve baştan okuyarak kontrol edeceğim. Bugün geç kalktığım için gece geç saate kadar uykum gelmiyordu. Kontrolü şimdi yapmayacaktım. Birazdan yaparım. Bilgisayarı kapatmadım. Oturduğum sandalyeden kalktım ve odadan çıktım. Kuzey Kıbrıs'ın odasına girmek için ilk önce kapısını tıklattım. Ses gelmedi. Kapıyı araladım. Kuzey Kıbrıs kulağındaki kulaklık ile telefondan bir şeylere bakıyordu. "Kıbrıs?"
Kuzey Kıbrıs kulağındaki kulaklığı boynuna indirdi. Kafasını bana çevirdi. Yüzünde somurtgan bir ifade vardı. "Ne?"

"Sence de saat geç olmadı mı gülüm?"

"Yarın haftasonu baba." Kuzey Kıbrıs tekrar kulaklığını taktı ve telefonuna döndü. "Biliyorum." Odaya girdim. "Kuzey, şey. Babalı-kızlı bir şeyler yapalım mı hm? Belki beraber film izleriz. Muhabbet ederiz. Senin kültüründen tatlılar yaparız. Eğer, eğer istersen beraber resim çizeriz gülüm? Ehm, yetenekli olduğum söylenemez ama-"

"Ben bebek değilim baba." Kuzey Kıbrıs hala telefonuna bakıyordu. Kulaklığı hala takılıydı. "Peki, sen ne istersin?"

"Odadan çıkarken ışığı kapatmanı çok isterim."

"...."
"Peki, sen bilirsin İmparatoriçem. Ergenlik dönemindesin farkındayım ama, söylediğin bazı şeylerin anlamını bilmen gerek gülüm. Bazen kırıcı oluyorsun."

"Baba ben 11 yaşındayım. Benim dediğime mi kırılıyorsun?" Kuzey Kıbrıs kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Pft, ben sadece söyledim gülüm. Sana iyi... iyi müzik dinlemeler?" Odadan çıktım ve kapıyı kapattım. Kuzey Kıbrıs belki 11 yaşında olabilirdi ama yaşına göre fazla şey bildiğinden söylediği şeylerde daha az çocuksu olabiliyorsu. Daha fazla inciten türden. Ama sorun değil, o küçük bir çocuk. Daha 11 yaşında ve ergenliğe yeni girdi. Onu anlamak zorundayım. Çabalıyorum, daha doğrusu deniyorum. Odama tekrar girdim ve kapıyı kapattım. Bilgisayar uyku moduna girmişti. Fareyi oynatarak bilgisayarı uyku modundan çıkardım ve sandalyeye oturdum. Anlaşılan kontrolü yapmak dışında yapabilecek başka bir şey yok. Bekle, unuttuğum bir şey vardı sanki?

Bir şeye bakmalıydım... neye bakmalıydım?Ha, mesaj. Mesajlar. WhatsApp'a girerek mesajlara baktım. NATO grubundan ve Azerbaycan'dan mesaj gelmişti. Azerbaycan? Mesaja baktım.

Azerbaycan;
Türki, selam.
21.18 -Görüldü

Azerbaycan;
İki gün sonra, Pazar günü Azerbaycan Karabağ'a gelmeni istiyorum. Diğer Türk Devletleri de buraya gelecek. Konuşmamız gereken bir konu var. Pazar günü izinli olacağını düşündüğüm için bu günde müsait olabileceğini düşündüm.
21.18 -Görüldü

Azerbaycan;
Bu bir istek değildir kardeşim, gelmek zorundasın. Söz konusu TURAN.
21.19 -Görüldü

Azerbaycan;
Saat akşam 11.00'da Karabağ sınırlarının içinde ol. Geldiğin zaman bana haber et. Seni olduğun yerden alacağım.
21.19 -Görüldü

Azerbaycan;
İyi geceler.
21.20 -Görüldü

TURAN? Neden bir anda böyle bir karar alındı ki? Hmm, Pazar günü? Pazar günü boş olmalıyım, sanırım?

Siz;
Selam Azi. Pazar günü boş muyum bilmiyorum .d . Ama boş olursam geleceğim.Söz veriyorum.
01.23 -Gönderildi

Siz;
İyi geceler.
01.23 -Gönderildi

NATO grubuna girdim. Yine aptal aptal, salak salak şeyler amına koyayım..Amerika;My dear members; A meeting will start on Saturday at 7 a.m.10.00 -GörüldüBu sabah, saat onda yazmış adam. Saat neredeyse gece bir buçuk, ben yeni görüyorum amına koyayım. Öhm, neyse. WhatsApp uygulamasını kapattım ve röportajın kontrolüne başladım. (....)Falan filan, falan filan. Phew! Bitti be! Sonunda amık!

Sağ Göz -Countryhumans-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin