Sabah posta gelmiş kapıda Hanoğlu ailesine ait zarfları bırakıyordu. Sahra gelen postacıyı görünce zarflara bakmak için ilerledi. Içlerinde renkli olan zarf dikkatini çekmişti zarfı eline alınca gördüğü isimle olduğu yere çökmüştü kadın. Omuzlarında dünyanın yükü, dizlerinde kesilen bir acı duyuyordu. İliklerinden akan kanı duyabiliyordu, gözleri doldu akıtmamak için çabalasa da engel olamadı yaşlara. Kendi davetiyesi olması gerekirken sevdiği adamın yanında Zeliha'nın ismi vardı! Okuyamadı harfleri sanki hepsi birbirine karışmış oyun yapıyordu. ZELIHA! Nasıl olurdu böyle bir şey hem mümkün müydü? Sahra'nın kardeş bildiği kuzeni, Sahra'nın Fırat'a olan aşkını en iyi bilen kız şimdi nasıl Fırat'la evlenirdi?
FIRAT&ZELİHA EVLENİYORLAR..
İsimler ağzından dökülüp duruyordu Sahra'nın. Olduğu yere çökmüş yanına gelen adamı fark edememişti.
"Yenge iyi misin ne oldu?"
Sahra Devran'ı duymuyordu. Aklından binbir türlü senaryo geçiyordu. Bir gün Fırat'ın evlendiğini duyacaktı buna hazırlıyordu kendini fakat yanındaki isim onu derinden sarsmıştı. Kardeşi, kuzeni, en sevdiği onun aşkını elinden almıştı. Devran yengesinin neden bu halde olduğunu öğrenmek için eğilip Sahra'nın elindeki davetiye kartını çekip aldı. Ani hareketiyle Sahra kendine gelmişti. Elinde ki kartı Sahra'ya göstererek
"Sen neye üzüldün Sahra yenge, buna mı?"
Sahra'nın korkudan eli ayağı titriyordu. Devran'ın çatık kaşları onu ürkütmeye yetiyordu.
"Ku..kuzenim evleniyormuş"
Kuzenim kelimesini duyan Devran karta baktı. Okuduğu cümleleri tekrar tekrar okudu. Bir türlü okuduğunu anlayamıyordu. Kocaman harflerle yazan iki isim vardı FIRAT&ZELIHA EVLENIYORLAR.. Devran Zeliha'nın ismini okuduğunda başından kaynar sular dökülmüştü. Devran'ın yıllardır içinde sakladığı, dokunmaya kıyamadığı, her gün işe gidişini izlediği kadının davetiyesi bugün elindeydi. Yanında duran iskemleye dayanıp oturdu. Sahra, Devran'ın bir an da çöküşüne şaşırmıştı. Kendi üzüntüsünü unutup Devran'a baktı. Karşısında çatık kaşlarıyla dimdik duran adam gitmiş yerine gözlerinde hüzünün kıyısına yanaşmış bir adamı görüyordu. Sahra, Devran'ı kendine getirmek istercesine seslendi
"Devran!"
"Zeliha"
Devran'ın dudaklarından yalnızca Zeliha'nın ismi çıkmıştı. Sahra o an anlamıştı her şeyi. Devran'ın yüreğinde alevler yanıyordu ve bu alev hiç sönmeyecek yavaş yavaş öfkeye bürünecekti.
"Devran iyi misin?"
derken koluna dokundu Sahra. Devran hışımla yerinden kalkarak elindeki davetiyeyi buruşturup yere attı ve hızlıca kapıları çarparak çıktı. Sahra şimdi ne olacağını ne yapacağını bilmiyordu. Merdivenlerden gelen sesleri duyunca yerde duran davetiyeyi alıp cebine sıkıştırdı. Hemen mutfağa geçip masayı kurmaya başladı. Kahvaltısını yapan erkeklerin evden çıkmasını bekledi Sahra. Baran annesini ve Sahra'yı öpmeden evden çıkmazdı. Sahra mutfakta kocasının gelmesini bekliyordu Baran çok gecikmeden karısını öpüp evden ayrılmıştı. Kocasının evden çıkmasıyla odasına koşmuştu Sahra. Hemen Zeliha'yı arayacak bunun hesabını ona soracaktı. Telefonu eline alıp numarayı hızla çevirdi eli ayağına dolanıyordu.
"Alo"
"Alo Zeliha"
"Yanlış numara"
dıt dıt dıt...
telefon Sahra'nın yüzüne kapanmıştı. Aceleden yanlış çevirdiğini düşünüp tekrar aradı.
"Alo Zeliha"
"Beni bir daha arama"
telefonun ardında ki ses Zeliha'ydı. Sahra emindi buna diyeceğini demiş telefonu suratına kapatmıştı. Kardeş bildiği onu arkasından bıçaklamıştı. Elindeki telefonu bırakarak ağlamaya başladı Sahra. Onu üzecek olan en son kişi Zeliha, şimdi ilk başta yer alıyordu. Gözyaşlarını silerek telefonu tekrar eline aldı Sahra. Kardeşini arayıp soracaktı olanları. Numarayı çevirdi yavaşça
"Alo Berfu"
"Efendim abla"
"Berfu haberin var mı Zeliha'dan?"
"Evet abla biz de sabah duyduk"
"Ben inanamıyorum böyle bir şeye, Zeliha bana bunu nasıl yapar?"
"Abla inan ben de çok şaşırdım son zamanlar gelip gitmiyor zaten"
"Bir ilginç olay daha var, Devran galiba Zeliha'yı seviyormuş"
"Ne!"
Berfu ablasının dediklerini anlayamamıştı. Devran onun kuzenini nasıl severdi? Aralarında bir şey geçmiş miydi öğrenmek istiyordu. Sahra, kardeşinin yüreğini yakan aşkını bilmeden her şeyi anlatıyordu. Devran'ın nasıl çöktüğünü gözlerinde ki hüzünü anlatıyordu. O anlattıkça telefonun ardında bir kadının gözlerinden sessiz çığlıkları akıyordu.
"Abla sonra konuşalım mı babam çağırıyor"
diyerek telefonu kapatmıştı Berfu. Kimsenin onu çağırdığı yoktu ama ablası anlattıkça canını yakıyordu. Tarifi imkansız bazı şeylerden bir tanesi de aşktı. Hesapsız kitapsız çıkagelirdi aşk, sessizce sokuluverirdi insana. Kimine göre bir insanın diğer bir insanda hayat bulmasıydı. Bir başkasına göre de bağrında yanan acıydı. Şimdi tıpkı Berfu'nun ki gibi, Sahra'nın ki gibi, Devran'ın ki gibi.. Acıları ortak insanlardı bunlar. Her biri, bir diğeri için ciğerini yakıyordu ama hissedilen aşk başkaydı. Birbirlerinde buldukları aşk çok başkaydı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN TONU
General FictionAma aşk başkaydı, bambaşka. "İki cihan bir araya da gelse o adamla evlenmem!" dedi Sahra. Ne olacağını bilmiyordu, bilseydi demezdi.. Böyleydi aşkın tonu, rüzgarlarını çevirdi. "Onunla yattım ve beni sevmeyen bir adama bekaretimi verdim!" dedi Berf...