Tam telefonu açacaktım ki dibimiz de hızla fren yapan araba ve aramanın aniden durması bir oldu. Anlamaz gözlerle hem arabaya hem de telefona bakarken arabanın şoför koltuğundan hızla inen kişiyi görmem ile bakakaldım.
Şakaydı demi bu?
O gün otogar da gördüğüm adam burada? Bu mahallede? Karşımda?
Sabır Allah'ım... Sabır
Karşımda ki kişi ile sinir katsayım artmıştı. Belki abartıyor olabilirdim ama o adam sinirlerimi o kadar bozmuştu ki o gün.
Aklıma bile gelince sinirlenirken şuan karşımda olması dışında bir sorun yoktu.
Sessiz şekilde "Tövbe Estağfurullah" çekip önüme döndüm. Annemler önden ilerlemiş ben ve Arya arkada kalmıştık. Arya kolumdan tutup siteye doğru ilerlerken bende ona uydum .
Tam sitenin içersine girecekken duyduğumuz ses ile duraksadık.
- Vildan... Midem... Çok... K-kötü...
- Kader iyi misin?
Vildan?
Kader?
Gelmişlerdi... İlk karşılaşmamız kapıda mı olacaktı? Kendi düşünceme tebessüm ederken Arya ile bakıştık.
- Vi-vilda...
Ve bir yere düşme sesi... Endişe ile arkamı döndüğüm esnada Vildan'nın.sesi kulaklarımı doldurdu.
- Kadeer, Kader? Kendine gel Kader. YUSUUUFF yetiş Kader bayıldı Yusuf.
Kaderi yerde uzanırken Vildan başında durmuş onu ayıltmak için hafifçe yanaklarına vuruyordu.
- YUSUUFFFF KADER BAYILDI YUSUUUF.
Diye seslenirken az önce duran arabanın arkasından çıkan kişi ile bir Vildan'a bir o kişiye bakıyordum.
Bu kadar da tesadüf olamaz değil mi?
"Tesadüf diye bir şey yoktur Rüveyda Tevafuk..."
Aklıma Şüheda'nın sözleri gelince duraksadım biran.
Derin bir nefes alıp hızla onların yanına ilerledim. O sırada Ego yığını (!) adam hızla gelip Kader'in yanına çökmüştü.
-Kader? Kader? Aç gözünü abim. Su, Vildan su getir.
- Ben de var derken sırt çantamdan hızla su şişesini çıkarıp uzattım.
Adam bana bakmadan elimden su şişesini alıp Kader'in yüzüne su serpmeye başladı.
- Yusuf uyanmıyor Yusuf.
Adının Yusuf olduğuna emin olduğum kişi şu şişesini hızla indirdi. Ve aynı hızla Kader'i kucağına alması bir oldu.
- Hastaneye gidiyoruz kapıyı aç Vildan çabuk.
Vildan hızla arabanın kapısını açarken Yusuf'ta Kader'i arabaya yatırdı. Hızlı bir şekilde ön koltuğa geçerken Vildan da arka koltuğa yerleşti. Tam kapıyı kapatacakken;
- Ben de gelmek istiyorum.
Dedim. Başta anlamadı sonra yana kaydı binmem için.
Arya'ya ;
-Sen anneme haber ver. Diye seslendim ve araba çalıştı.
Arka koltukta ben ve Vildan varken Kader oturur pozisyonda başı Vildan'ın omzuna yaslı bir şekilde duruyordu.
Hastaneye hızla giderken;
- Bir hastalığı falan mı var? Ne oldu aniden?
- Yok çok şükür hastalığı yok biz de anlamadık ne olduğunu.
Derken sesinden endişe akıyordu. Grupta sürekli kavga eden bu ikiliyi böyle göreceğimi tahmin bile edemezdim.
Hastanenin önünde durduğumuz da Yusuf Kader'i kucaklayıp hastanenin acil kısmına ilerledi hızla.
Doktor acele ile ilgilenirken Yusuf dibinden ayrılmıyordu bile. Doktor Kader'i muayene ederken ben ve Vildan da koridor da bekliyorduk.
Nihayet doktor gelmiş durumu açıklamıştı.
Korkulacak bişey olmadığını yalnızca vitamin değerlerinin düşük olduğunu ve uzun süre aç ve havasız kalınca da bayıldığını bir de bağışıklık sisteminin zayıf olduğunu belirtmişti.
Dedin bir nefes alıp rahatlamıştım. Cidden çok korkmuştum. Aniden bayılmak normal bişey değildi.
Vildan da derin bir nefes almış koridorda ki koltuklardan birine oturmuştu. Ben de gidip yanına oturdum.
Aniden aklına bişey gelmiş olacak ki bana döndü;
- Hakkınızı helal edin. Sizi de endişelendirdik. Öyle birden bayılınca elim ayağıma dolandı. Size de çok teşekkür ederim.
Ve o an fark ettim. Biz birbirimize hiç resim atmamıştık. Yani yüzümüzü bilmiyorduk. Ve Vildan beni tanımamıştı.
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken konuştum;
- Kardeşin için o kadar korkuyorsun yani? Çok seviyorsun demi?
- Yani aslında pek sevmek denemez
Deyip yüzünü ekşitti. Onun bu haline gülerken;
-Düşündüğümden daha güzelmişsin. Gerçi pek düşünmedim ama 😂
Bana anlamayan gözlerle bakınca daha da gülesim geldi.
- Anlamadım?
- Diyorum ki seni oğluma mı alsam? Baya güzelsin
Dedim ve tebessüm ettim. Önce ne dediğimi anlamadı. Bana uzaylıymışım gibi baktı. Ardından jeton düşmüş olacak ki;
- Şaka? Rüveyda? Nasıl? Aaaa
Artık dayanamadım ve sesli bir şekilde gülmeye başladım.
- Nasıl ya? Sen ? Ay Allah'ım. Niye söylemiyorsun ya.
- Ne diyeyim yahu. Kardeşin bayılmış ben sana "Ben senin gelecekte ki kocanın annesiyim " mi Deseydim?
- Tövbe Estağfurullah senin şu oğlun da her yerde maşallah (!)
- Sus oğluma laf ettirmem
Dediğim de ikimiz de seslice gülüştük.
- Rüveyda... Şu an hayal gibi... Tabi hastanede olmasa daha iyiydi ama olsun. Şuan yanımdasın biz karşılaştık, biz görüştük... Ve sen şu oğluna beni yazılı olarak değil sesli olarak istedin.
Dedi ve güldü.
-" Ben de şu an şaşkınım. Hem de çok. Ama..." Dedim ve ona bakıp devam ettim '... Güzel bir şaşkınlık elhamdülillah"
İkimizde birbirimize bakıp tebessüm ederken Yusuf elinde iki su şişesi ile geldi. Birini Vildan'a uzattı.
- Vildan Kader uyanmıştır ve büyük ihtimal susamıştır. Sen onunla ilgilen.
Derken diğerini de bana uzatıp ekledi;
-Size de çok teşe-
Derken bana bakması ile cümlesi yarım kalmıştı.
- Sen?
*
*
*
SELAMÜN ALEYKÜM 😍Ben geldim 😁
Nasılsınız?
İnternet olmayınca kitap yazmaya daldım galiba 😂
Bundan sonra Allah'ın izniyle günlük bir bölüm atmaya çalışacağım inşallah
Allah'a emanet olun ♥️
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ☺️🤭
![](https://img.wattpad.com/cover/352715687-288-k701163.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nasip/Texting
Diversos@dargınprenses:Çarpraz sorguya mı çekiliyorum? @sevimliteyze2343: Çarpraz değil ama isteme sorgusu sayabilirsin canım @dargınprenses: nE? @sevimliteyze2343: Oy kıyamam heyecanlandın mı sen? @dargınprenses: Noluyooo @sevimliteyze2343: Şu oluyor: ALLA...