26. Bölüm: Kahve Sigara

3.1K 409 183
                                    


⋆。˚ ❀ * ࿐ ࿔ ˚:⋆ ✧・゚

O gün öğleden sonra işten erken çıkmıştı Felix.

Bir daraltı, bir bunaltı vardı içinde.

Hep vardı o, bir yıldır yakasını bir an bile bırakmamıştı. Ne kadar hayatına devam etse de, geçmişi bir kolye gibi yakasına takmış, gittiği her yere anılarını götürmüştü.

Özgür olmasına rağmen, görünmez zincirlerle geçmişine bağlanmıştı sanki.

Yine de insanların yanında hiçbir şey olmamış, yaşanan birkaç ayı tamamen unutmuş gibi davranmayı çok iyi öğrenmişti.

Artık maskeleri o kadar fazlaydı ki, sabah hangi yemeği yiyeceğini değil, hangi maskesini takacağını düşünüyordu artık.

Sorun değildi, Felix artık büyümüştü.

Büyümüş ve hayatın acısıyla tatlısıyla bir anı defterinden ibaret olduğunu anlamıştı.

Yine de bugün özeldi.

İlk defa bir dolunayda kurduyla tanışmış, hayatını bir anda altüst eden sigmanın yatağına uzanmıştı.

Hayye, Felix'in biricik kurdu. Hyunjin'in arkasından hiç sesi soluğu çıkmamıştı. Belki küsmüştü, belki ölmüştü, belki de bastırıcılar yüzünden önceden geçirdiği yıllar gibi güçsüz düşmüştü.

Bu Felix'in umrunda değildi.

Bir yıldır, büyük bir pişmanlık içindeydi.

Bu mesele ruh eşi olmaktan çok farklıydı. Adını bir yıldır anmadığı o adam, yalnızca vücuduna anlamsız birkaç çiçek bırakmış birisi değildi.

Onsuz kaldığında anlamıştı.

Ama çok geçti. Ondan hiçbir iz yoktu artık.

Saraya gitmeyi, dostlarını görmeyi düşünse de buna da yüzü olmamıştı hiç. Oysa Jisung ve Seungmin'i çok seviyordu, şimdiyse tamamen onlardan ayrıydı.

Yine de onları düşündüğünde yüzünü bir tebessüm sarıyordu. En azından onların mutlu olduğunu biliyordu. Birileri, bir yerlerde mutluydu.

Yakındaki kafeden kahve alıp yeni evinin yakınlarındaki parka gitti.

Bir yıldır sigara kullanıyordu.

Yine cebinden çıkarttı bir dal sigarasını, dudaklarının arasına koydu.

Çakmağını ateşleyip ciğerlerini yakacak gücü verdi sigaraya. Derin derin çekti, gözlerini kapatıp büyük bulutu üfledi dudaklarının arasından.

İstemsizce gözleri dolmuştu, ama akmasına yine izin vermedi. Felix, ağlamazdı.

Yalnız kalıp tüm sesler sustuğunda, kafasının içinde dolanmaya başlayan sesler boğuyordu onu.

Hissettiği pişmanlık bir karadelik gibi çekiyordu içine.

Oturduğu banktan kalktı. Bir elinde sigarası, öbüründe kahve varken yürüyüş parkuruna girdi. Yürüyüş yapabilirdi. Belki biraz olsun kafasındaki sesler dururdu.

Kenarda oynayan çocukları, bisiklete binen büyüklü küçüklü insanları, koşu yapan sporcuları, köpeğini yürüyüşe getirmiş insanları... Tek tek inceliyordu.

Herkesin nasıl acılar çektiğini, neler yaşadığını tahmin etmeye çalışıyordu.

Gözleri öylesine buğulu bir acıyla kaplanmıştı ki, hissettiği acıydı, gördüğü acıydı.

MoonLight | Hyunlix [Omegaverse] ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin