Bütün günün yorgunluğunu üzerinde taşıyıp evine gelen çocuk üstünü değiştireceği sırada penceresine isabet eden bir şeyin çıkardığı ses ile irkilir. Üstünü giyme hızı yavaşladı. Pencereye odaklandığı sırada, "dal çarpmıştır," diyerek kendini rahatlatmaya çalıştıysa da ikinci ses geldiğinde bütün rahatı kaçtı. Üstünü tamamen giyen çocuk sakin adımlarla pencerenin önüne kadar geldi. Sağ eli ile tuttuğu perdeyi yavaşça açtı. Aşağı baktığında bir şey göremiyordu. Kimsenin olmadığını düşünen çocuk, kafasını havaya kaldırdığında yaklaşık kırk metre uzaklıktaki karşı apartmanın ilk katındaki pencereye tırmanan birini gördü. Sesini çok yükseltmeden bağırdı çocuk;
"Hey!"
Pencereye tırmanmayı bırakıp bir anlığına durup arkasına baktı. Bir saniye bile sürmeden tekrar önüne döndü ve tırmanıp pencereden içeriye girdi. Karanlıkta net göremeyen çocuk, tırmanan kişinin kadın olduğunu düşünüyordu. Oturduğu daire yerden bir buçuk metre yükseklikteydi. Penceresinden sarkıp aşağıya atladı. Hiç hız kesmeden kadının girdiği apartmana doğru koşmaya başladı. Kadının girdiği açık pencerenin önüne kadar geldiğinde nefes nefese kalmıştı bile çocuk. Hiç tereddüt etmeden pencereden içeriye atladığında uzun, karanlık ve boş bir koridorda buldu kendini. İlerlemeden önce bekledi. İleride ne olduğunu görebilmek için dikkat kesildi fakat görüntü netleşmiyordu, görebildiği tek şey sadece karanlıktı. Bir ses duydu çocuk fakat tam olarak anlamadı. Duyduğu ses, şiddetini arttırdığında koridorda yankılandı;
"Yürümeye devam et."
Az önceki korumacı tavrını bir kenara bırakıp pencereden aşağı atlarken yaptığı gibi hiç tereddüt etmeden koridorda yürümeye devam etti. Yaklaşık yirmi metre ilerlediğinde koridorda zorunlu sağa dönüş vardı. Yankı tekrarladı kendini;
"Yürümeye devam et."
Meraklar içerisinde yürümeye devam etti çocuk. Bu seferki koridor daha uzundu fakat ilerledikçe ışık gördüğünü fark edip hızlanmaya başladı. İlerledikçe ışık büyüse de ışığın arkasını göremiyordu. Karanlık bir tünelden araba ile güneş ışığına çıkar gibi. Işığa tamamen yaklaştığında bir odada buldu kendini. Ayaklarını ve ellerini net bir şekilde gören çocuk, kafasını kaldırıp önüne baktığında, hemen önünde gri kapüşonlu bir kadın, arkası dönük öylece duruyordu. Aralarında üç adım vardı fakat kadının yüzünü göremiyordu. İlk adımını atan çocuk, ikinci adımını attığında sağ elini havaya kaldırdı. Üçüncü adımını atar atmaz, sakince elini kadının sağ omzuna koydu. Çocuk, bir şey söylemek için hamlede bulunacaktı ki, kadının sağından ve solundan üçer tane, yirmi santime yakın dişleri olan muazzam büyüklükte altı köpek, çocuğun üzerine doğru koşmaya başladı. Köpeklerin nereden çıktığını bile anlayamayan çocuk, kızın omzundan elini çekip kaçmaya başladı fakat yerinde sayıyordu. Çocuk arkasına dönüp baktığında köpekler dibine kadar gelmişti. Isırılacağını anladığı an da titreyerek uyandı Rüzgar...
Oldukça garip bir rüyadan uyanan Rüzgar, rüyayı sorgulayamadan bulunduğu yeri sorgulamaya başladı. Öncelikle üzerine örtülü olan beyaz renkli yorgana dikti gözlerini. Tanımadığı bir şeydi. Ardından solundaki pencereye göz attı. Odanın tek penceresi. Beyaz perdesi vardı ve mermerin üstünde iki adet pembe çiçek, saksının içinde duruyordu. Tam karşısına çevirdi gözlerini. Sadece kapı vardı. Başka hiçbir şey yoktu. Olanı biteni hatırlamaya çalışan Rüzgar, kapının açılması ile düşünmeyi bıraktı. İçeriye giren bir kadındı. Uzun boylu, uzun saçlı, otuzlu yaşlarında, alımlı, güvenilir olduğu kadar gizemli görünen bir kadın. Rüzgar, içeriye giren kadını görür görmez düşünmeye çalıştı;

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA
FantastikHerkese merhaba, umarım iyisinizdir. Aslında buranın varlığından uzun zamandır haberdarım fakat bir türlü hikayelerimi paylaşmak konusunda kendimi ikna edememiştim. Ülkemizdeki okurların sayısının az, okunacak kitapların çok olmasından dolayı, bitme...