Otuz katlı gökdelenin en tepesinde, şiddetli esen rüzgarda, korkulukların üzerinde dimdik ayakta duruyordu Rüzgar. Siyah pantolonunda yırtıklar, elinde ve beyaz gömleğinde kanlar vardı. Saçları dalgalanırken, uzaklara bakıp düşünüyordu... Ağlayacak gibi durmasa da gözlerinden yaşlar akıyordu. Duyduğu tek şey rüzgarın sesi iken, İrem bütün sessizliği bozdu.
''Benden gizlemek zorunda değildin!'' bunu söylerken hıçkırarak ağlıyordu... Akan gözyaşını ve burnunu kolu ile silip, zorlanarak devam etti konuşmasına;
''O nefret ettiğin herkesten ne farkın kaldı he! Onların karşısında dura dura onlar gibi oldun. Senden Nefret ediyorum!'' daha da kötüleşmeye başlayan İrem, lafı bittiğinde arkasını dönüp terk etti bulundukları yeri ve Rüzgar'ı... Son darbeyi de yediğini zerresine kadar hissetmişti Rüzgar. Ömründe bir kez olsun düşünmemeyi tercih etti. Bütün yaşadığı her şeyi bir anlığına da olsa unutmak istedi. Bunu başaramayacağını anladığında, kafasını kaldırıp gökyüzüne baktı ve yüzünde tebessüm oluştu. Esen rüzgar, hafif çiseleyen yağmur, onun için gerçek olan tek gerçek onlardı. Zihninde dokuz yaşlarına gitti. Yaşlı amcanın kulağına fısıldadığı cümle geldi aklına. Yüzündeki tebessüm yok olduğunda kararını vermişti...
Ağlamasını durduramayan İrem, indiği otuz kattan sonra kendini dışarıya attığında, iki metre önüne, yere çakıldı Rüzgar... Bütün vücudu gözlerinin önünde parçalandı. Ağlaması durdu İrem'in. Gözleri yerinden çıkacakmışçasına büyüdü. Nefes alamıyordu. O an yapabildiği son şey, attığı çığlıktı...
Rüzgar son nefesini verdiğinde, dünyadaki bütün insanlar hareketsiz kaldı. Zihinleri çalışır durumdaydı fakat hareket edemiyorlardı. Olanı biteni görebiliyorlardı fakat konuşamıyorlardı. Kimisi çocuğu ile bakakaldı birbirine, kimisi markette hiç tanımadığı biri ile. Hissiz bedenleri tepki verdi. Ayak tabanları ısınmaya başladı. Tek meziyetleri görmek ve düşünmek kalmışken, gözleri açık olmasına rağmen gördükleri zihinlerine işlenmiyordu. Çünkü herkesin tutunduğu, düşündüğü tek şey, ayak tabanlarına gelen sıcaklıktı. Kim düşünebilirdi ki yolda yürürken, alışveriş yaparken ya da iş yerinde çalışırken bir an da karşındaki tanımadığın insanla birlikte dona kalmışken, sadece ayak tabanındaki sıcaklığı düşüneceğini... Ayak tabanlarına gelen bu sıcaklık, ne kadar insanları sevindirmiş olsa da aşağıya doğru çekildiğini hissetmeye başladı insanoğlu. Ruhları milim milim çekiliyordu toprak tarafından. Farkında bile değillerdi. Herkes rüyada olduğunu düşünüyordu. Onlara ne kadar garip gelse de bu durum, değişim bununla hiç mi hiç ilgilenmiyordu. İnsanoğlunun ruhunu çekmeye devam ediyordu. Her ne kadar rüyada olduklarını düşünseler de bir duygu yaşamak zorundalardı. Dizlerine kadar ulaşan sıcaklık ile yaşadıkları bu hadisenin sonucunda, yaşadıkları şeyin ölüm olduğunu anladıklarında, zihinlerine korku nüfuz etmeye başladı. Kimileri, ailesini, sevgilisini, arkadaşlarını, evcil hayvanını bir daha göremeyeceği için üzülüyordu. Kimileri ise var olan parasını kaybettiğine, yaşadığı mükemmel hayatı kaybedişine üzülüyordu. Kimileri ise odasında görülmesini istemeyeceği her şeyin görülecek olmasına üzülürken, kimse kendisine olan şeyin herkese olduğunun farkında bile değildi. İnsanlığa ait ne varsa son buldu bugün. Toprak, insanlığın ruhunu tamamen içine çekmek üzereydi. İnsanlar, sıcaklığı bütün bedeninde hissediyordu artık. Sona geldiğini sindirdi herkes. Kabullenemeyenler bile sindirmişti artık. İnsanoğlunun ruhu tamamen toprağa çekildiğinde, bütün bedenler aynı an da yere serildi. İnsanlığın dünyaya bıraktığı son bulgu, kendi bedenleri oldu... Yirmi sekiz kişi dışında. Bu yirmi sekiz kişinin bedenleri aynı an da yavaşça yukarı doğru süzülmeye başladı. Rüzgar'ın ölü bedeni havalanırken, kanı yer yüzüne akıyordu. Yeteri kadar süzüldüğünde, bulutlara kadar geldi bedeni...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA
FantasyHerkese merhaba, umarım iyisinizdir. Aslında buranın varlığından uzun zamandır haberdarım fakat bir türlü hikayelerimi paylaşmak konusunda kendimi ikna edememiştim. Ülkemizdeki okurların sayısının az, okunacak kitapların çok olmasından dolayı, bitme...