4 YIL SONRA

2 1 0
                                    

Geçen dört yıl içerisinde, malikanede girebileceği on dört odayı neredeyse her müsait olduğunda gezdi Rüzgar. Girdiği bütün odaları ezbere biliyordu. Hala malikanenin ön tarafındaki restoranlara giriş izni olmasa da kalan on dört odada çok şey öğrendi. Önceden tanıdığı çete üyelerinin göründüğü gibi olmadıklarını fark etti. Dört yıl boyunca haftanın bir günü pembe ve siyah renklerin ağır bastığı, az ama anlamlı eşyaların bulunduğu 33 numaralı odada, Gözde'den İngilizce, Fransızca ve Almanca dersleri aldı. Ders aldığı her gün daha çok tanıştı Gözde ile... 28 numaralı oda çok dağınıktı. Tavanda kum torbaları ve engeller oluşturan ipler sarkıyordu. Her yerde ağırlık vardı. Bu kasvetli odada Fırat ile dövüş teknikleri eğitimi aldı. Fırat'a her vurduğunda daha yakın hissetti kendini. Fırat'ın her yumruğunu vücudunda hissettiğinde daha çok güvendi. Yumruklarını savuşturmayı öğrenmeye başladığında daha da güveni arttı. Bir şeyler öğretiyor olması, saygı duymasını sağladı. Eskisi kadar iğrenmiyordu bakarken... 42 numaralı odada bir masa, dört sandalye ve birkaç tane saksı vardı. Duvarlarda tablolar ve sakinliği andıran motifler bulunuyordu. Onun dışında sadelik söz konusuydu. Bu odada manipüle tekniklerini öğrendi Kemal'den. Bunların yanı sıra, diğer odalarda sanat ve tarih gibi birçok alanda dersler aldı. Henüz dört yıl geçmiş olmasına rağmen, kendindeki değişimi fark etmesi çok kolaydı. Daha donanımlı, daha olgun ve daha özgüvenli hissediyordu artık. Dört yıl önce korktuğu ve sevmediği insanlara daha yakın hissediyordu kendini. Onlarla unutamayacağı birçok anı yaşadı. Eskiden duyduğu nefret, bağlılığa ve sevgiye dönüşmüştü. Dost olarak görmesine ramak kalmıştı...

       Bu sabah, malikanenin hiçbir odasına görünmedi Rüzgar. Sabahın erken saatlerinde uyanıp, odasından ayrıldı ve merdivenlerden terasa ulaştı. Güneş henüz malikanenin bahçesindeki ağaçları delmemişti. Bulutlar henüz dağılmamıştı. Hafif esen rüzgar eşliğinde terasın en ucuna ulaştı. Kısa bir süre kafasını havaya kaldırıp, ayakta izledi manzarayı. Altını kontrol etmeden götünün üzerine oturdu. Dizlerini karnında birleştirdi. Çatının en üst katında çete ile tanıştığı gün oturduğu gibi oturup, manzarayı izleyip düşüncelere daldığı an da terasın merdivenlerinden sesler geldi. Sesi duyan Rüzgar, ne kafasını çevirdi bakmak için ne de istifini bozdu. Merdivenleri tırmanıp terasa ayak basan ilk kişi Fırat oldu. Arkasından Gözde ve Kemal geldi. Rüzgar hala istifini bozmuyordu. Üçü de Rüzgar'ın yanına doğru ilerlerken Gözde'yi dürtüp;

''Bak, burada demiştim sana.'' diye fısıldadı Fırat.

''Üff! Bir dur be.'' deyip kolundan ittirdi Fırat'ı.

''Hööö.'' diye tepki verdi Fırat, dalga geçerek.  

''Geri zekalı.'' diye savuşturdu Gözde. Rüzgar'ın yanına kadar gelmelerine rağmen hala istifini bozmuyordu. Bir metre kadar uzağında oturdu Kemal ve Gözde. Rüzgar'ın arkasına kadar gelen Fırat, Rüzgar'ın kafasına vurdu yavaşça;

''Şişş! Ne düşünüyorsun.'' dedi. Ekledi Kemal;

''Ne o öyle? Kız çocuğu gibi oturuyorsun.'' Rüzgar, daha oturuşunu düzeltmeden sözle saldırdı Gözde;

''Nasıl konuşuyorsun lan sen hayvan. Kız babandır. İstediği gibi oturur.''

''Bir susar mısınız?'' diye uyardı Fırat. Ondan beklenilmeyecek bir şeydi. İlk defa rastladıklarından tartışmayı hemen bıraktılar.

''Sustuk hadi. Anlat bakıyım Fırat.'' dedi Gözde. Afallayan Fırat, tekrar dürttü Rüzgar'ı;

''Ben ne anlatacağım. Rüzgar anlatacak.'' dedi.

''Ne düşünüyordun?'' diye naifçe sordu Gözde.

''Öyle düşünüyordum işte.''

''Hadi ya. Nasıl da anlamadık biz bunu. Ikınma da anlat hadi.''

YANSIMA  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin