Rüzgar, sabah uyanır uyanmaz oturdukları apartmanın arka bahçesine doğru neşe içinde koşmaya başladı. Bahçenin kapısı açılır açılmaz en az kendisi kadar neşeli French Bulldog ırkına ait köpeği, üstüne çıkmak için zıplayıp dururdu küçük kuyruğunu sallayarak. Bugün, bahçenin kapısını araladığında gelen giden yoktu. Kulübesinde olduğunu düşünerek ilerledi fakat orada da yoktu... Telaşla bahçeden sokağa attı kendisini;
''Şinçiiii! Neredesin?''Şinçiiii.'' diye bağırarak bakınıyordu... Sokakların hepsini tek tek gezdi bağırmaya devam ederek. Evinin bir kilometre civarında bakmadığı sokak kalmadı. Karanlık çökmeye başladığında Rüzgar'da tükenmeye başlamıştı. Geri dönüş yolunda evine yaklaştığında sol tarafındaki dere ilişti gözüne. Dışarıdan bağırsa da oraya sesinin ulaşamayacağını fark etti. Köpeği için derenin tel örgülü kapısından içeriye girmesi gerektiğini biliyordu. Emin olamadı... Derede oturanların bu durumu hoş karşılamayacağını biliyordu. Dereye bakıp düşüncelere daldığı sırada omzuna dokundu birisi. İrkilip arkasını döndüğünde Can, Serhat ve Mert'i gördü.
''Ne oldu Rüzgar? Ne yapıyorsun burada?'' diye sordu Can.
''Şinçi kayboldu.''
''Dereye mi kaçtı?''
''Bilmiyorum. Her yeri aradım. Boğazım ağrıdı bağırmaktan ama bulamadım. Bir tek dereye bakmadım.''
''Burada olsa bile vermezler ki.''
Şaşkınlıkla ve kabul etmeyerek baktı Serhat'a.
''Evet oğlum, hayatta vermezler.'' diye ekledi Mert. Arkadaşlarının telkinleri sonucu dereye girmekten vazgeçmek üzereydi Rüzgar. Dereye doğru dönük olan yüzünü eve gitmek için döndüreceği esnada, neredeyse bir saniyeliğine hareket eden bir köpek çarptı gözüne. O an kendi köpeği Şinçi olduğunu düşündü ve o ihtimalin üzerine gitmeye karar verip, dereye girmek için hareketlendi. Bunu fark eden Can;
''Nereye gidiyorsun?'' dedi.
''Bir anlığına Şinçi'yi gördüm.''
''Yanlış görmüş olamaz mısın?''
''Hissettim, O'ydu.''
''O olsa bile gündüz vakti alamazsın. Vermezler köpeği.''
Cümlenin devamını anlayan Mert, çekinerek sordu;
''Karanlıkta mı gireceksiniz? Pardon, gireceğiz.''
''Herhalde, başka türlü alamayız köpeği.''
Can'ı dinlerken gözleri doldu Rüzgar'ın. Elini uzattığında korkan çocuk, gruptaki herkesten daha cesurdu artık. Rüzgar'ın yerine plan yapıyordu. Sanki kendi köpeğini kurtaracakmış gibi hevesle anlatıyordu. Rüzgar ise Can'ın sözünü kesmeden bütün anlattıklarını can kulağı ile dinledi. Herkes planı anladığında söze girdi Mert;
''O zaman dağılalım. Hava karardığında dokuz gibi burada toplanalım.'' herkes onayladı söyleneni ve dağıldılar. Arkadaşları evine gitti ancak babasının yokluğunu fırsat bilen Rüzgar , derede gördüğü köpeğin yanılsama olabileceği ihtimaline karşı, mahallesinde Şinçi'yi bulmak için gezinmeye devam etti. Saatler geçtiğinde hiçbir olumlu sonuç alamamıştı. Hava oldukça kararmış, sokakta saati sorabileceği kimse olmadığından aramayı bırakıp kararlaştırılan yere gitmek için hızla yola koyuldu. Saatin geçtiğini düşünüp, yürümeyi bırakıp koşmaya başladı. Planlanan yere geldiğinde kimse yoktu. Derenin girişinin hemen sağ tarafındaki taşın üstüne oturdu ve beklemeye başladı. Saatin dokuzu geçtiğini ve çocukların bilerek gelmediklerini düşünmüyordu bile. Saatin henüz dokuz olmadığını varsayarak yaklaşık kırk dakika bekledi aynı yerde. Sıkılmaya başladı. Tek başına girmeyi düşündü dereye. Gözleri yukarı doğru bakıyordu. Girmeyi aklına getirip duruyordu. Biraz daha elekten geçirdikten sonra girmemeyi seçti. Korktuğu için falan değil, arkadaşlarına söz verdiği için planı bozmak istemiyordu fakat daha fazla sıkılmaya başladığında, oturduğu yerden ayağa kalktı. Volta attığı esnada bir an evlerine gidip çağırmayı düşündü fakat aileleri ile başları derde girer diye hemen vazgeçti. Kendi kendine bir şeylere karar vermeye çalışırken bir ses duydu. Çalıların olduğu yoldan gelen birisi vardı. Derenin hemen girişinden. Çalıları ezerken çıkardığı ses Rüzgar'ı harekete geçirdi. Volta atmayı bırakıp derenin kapısına dikti gözlerini. Çalı sesi gelmiyordu artık. Çok geçmeden derenin tel örgülü kapısının açıldığını gördü. Orta yaşlı bir adamdı. Kapıyı arkasından kapatan adamın gözleri Rüzgar'a ilişti. Ağzındaki sigarasından bir nefes çekip üfledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANSIMA
FantasíaHerkese merhaba, umarım iyisinizdir. Aslında buranın varlığından uzun zamandır haberdarım fakat bir türlü hikayelerimi paylaşmak konusunda kendimi ikna edememiştim. Ülkemizdeki okurların sayısının az, okunacak kitapların çok olmasından dolayı, bitme...