"Gizem, uyan hadi. 28 yaşına geldin hala akşama kadar uyuyorsun"
Ah evet, klasik anneler. Üniversiteyi bitirmiş olmama rağmen hala annem uyandırıyordu beni. Kafayı yiyecektim "iki dakikaya geliyorummm" uykulu bir sesle söylediklerim üzerine hala annem içeriden kocaman bir kız olduğumu ve uyanmamı söylüyordu. Neyse, 2 dakika bi anda 10 dakika olunca yataktan sonunda kalkabildim ve içeriye doğru yürüdüm.
"ilk iş günün gizem ve sen hala uyukluyorsun, saat kaç haberin varmı?" annemin söyledikleri üzerine kafamı saate doğru çevirdim ve saatin 09:00'a yaklaştığını gördüm.
"Abartma anne, hastane 1 saat sonra açılıyor. Hemen kahvaltı yapar çıkarım" annem çayları koyarken bende sandalyeyi çekip oturdum. Bi anda arkamdan birisi enseme vurdu. Kafamı çevirip bakmadım. Kim olduğunu tahmin etmek zor değildi, bu kişide klasik abimdi...
"napıyon be" diye cırladım bi anda. Salak salak sırıtıp o da sandalyeyi çekip oturdu. "ne o, piyango mu tutturdun ne bu keyif"
"Sana ne kızım, gülemezmiyiz" diyip yüzündeki salak gülümsemesiyle ağzına çatala taktığı 3 salatalık dilimini attı. "eee bugün ilk iş gününmüş nasıl hissediyon?"
"yorgun"
"niye?"
"bilmiyorum" diyip masada ki kahvaltılıklardan tabağıma doldurmaya başladım. "bugün geç uyudum o yüzden olabilir"
"anladım"
"anlama yetinmi vardı senin nasıl anladın?" alaya alarak söylediğim cümlenin taklidini yaptı
"'inlimi yitinmi virdi sinin nisil inlidin', ha ha ha cok komikti bi daha olmasın"
Tabağıma koyduğum şeylerden biraz yedikten sonra "hadi ben kaçar daha üstümü giyinicem" diyip odama çıktım. İlk iş günü olduğu için daha özenli ama abartısız ve sade giyinmek istiyordum. Altıma siyah, dar paça bir pantolon giydim. Üzerime ise beyaz bir gömlek giydim.
Aynanın karşısına geçip günlük hafif makyajımı yapıp saçlarımı da dalgalı yaptım. Ayakkabı olarak ise siyah, süet stiletto giydim.son kez aynadan kendi aksime bakıp abim ve anneme görüşürüz dedikten sonra otoparka indim.
Canım babamın doğum günümde bana aldığı arabaya binip hastanenin yolunu tuttum. İçimde ise ayrı bir heyecan vardı çünkü en yakın arkadaslarım olan sude ve miraçla 2 gün sonra bodruma ilk iş günümüzü kutlamaya gidicektim. Sude ile tıp fakültesinin ilk senesinde tanışmıştık. 9 yıldır bizimleydi. Miraç ise cocukluğumdan beri kardeşim gibi gördüğüm biriydi.
Sonunda hastaneye gelmiştim. Hastanedeki doktor ve hemşirelerle tanıştıktan sonra odamı bulup yerleştim. Miraçla aynı hastaneye atanmıştık ama sude başka bir hastaneye atanmıştı, ben en azından tek değilim ama sude orada yalnızdı. Bu üçümüzünde hoşlanmadığı bir durumdu...
"oo prenses teşrif etmişsiniz sonunda yanımıza" dönen sandalyemle arkama döndükten sonra gördüğüm kişiyle yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu.
"miraç!" diyip hemen yerimden kalkıp yanına gittim. Daha 3 gün önce görüşmüştük oysaki...
"naber" dedi. Miraç çocukluğum demekti. 8 yaşından beri arkadaştık.
"iyidir, sen?"
"bende iyi. Ee leman teyzeyi ve Harun amcayı ikna edebildin mi tatil için?"
"evett, izin verdiler ama 2 günlüğüne" onlarda haklıydı. Daha yeni işe başladığım için biraz tedirginlerdi. Neyse ki 2 günlüğüne izin vermişlerdi.
"olsun, en azından 1 günlük değil" dedi gülerek. Bende güldüm. Annem ve babam üzerimize çok titredikleri için çoğu zaman bazı şeylere izin vermiyorlardı. Onlarda kendilerince haklılardı.