Lanet herif. Bela gibi her yerden çıkmaya başlarsa artık şaşırmam.
"senin ne işin var burda?" dedim şaşkın gözlerle.
"asıl senin burda ne işin var?" ne kadar saçma sorular soruyorsunuz birbirinize. Neyse.
Şaşkınlık içinde hala ona bakarken kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştım. En sonunda kendime geldiğimde "doktorum ben burda farkındaysan" dedim.
"haa" dedi. Sonra şaşkınlık içinde olan yüzü bi anda çatık kaşlı sinirli tipine döndü. "sen her hastana 'senin burada ne işin var' mı dlyosun?" yok adam dünyaya bi amaç için değil insan patlatmak için gelmiş. Soruya bak.
"Hayır tabi ki. Ben Bi anda seni görünce şey yaptım..." ne yaptın gizem?
"ne yaptın?" dedi tek kaşını kaldırarak.
"şey işte, off ne yapcan, bışey yapmadım işte sadece Bi anda görünce şaşırdım"
"hı hı aynen" dedi. Sinir şey.
Göz devirdim. Tam yerime oturacakken kapı tekrardan açıldı.
"abi noluyo? Kavga mı ediyorsun doktorla" tanımadığım adam bir anda gözlerini şaşkınlıkla açtı. "yok artık. Doktora bile yürü-"
"pars!" dedi Furkan. Kızgın ve sinirli çıkan sesini daha da yumuşattı. "mal mal konuşma. Kız bi yerden tanıdık çıktı. Kavga ettiğimiz yok" tabii efendim.
"ne biliyim olm. Sesiniz öyle gelince" bana döndü bi anda "kusura bakmayın doktor..." kapıdan kafasını dışarıya doğru uzatıp kapının yanında yazan ismime baktı. "...Gizem hanım. Ben hemen çıkıyorum" dedi ve çıkıp gitti.
Sanki bunlar yaşanmamış gibi yerime oturdum tekrar. Furkana dönüp gözlerimle sandalyeyi işaret ettim oturması için. Hemen anlamış olacakki 2 saniye içinde 3 koca adım atıp önüme oturdu.
"şikayetin nedir?"
"burnum akıyor. Normalde gelmezdim ama artık reçetesiz ilaç yazılmıyomuş. Soğuk algınlığı yazsan yeter"
"öyle ha diyince ilaç yazılmaz yalnız. İlk muayene etmem gerek. Sedyeye otur geliyorum"
O da gözlerini devirip ayağa kalktı ve sedyeye oturdu. Masada duran steteskopu boynuma asıp yanına ilerledim.
"istersen bi de ağzıma çubuk sok öksüreyim çocuk gibi, ne dersin. Allah aşkına alt tarafı burnum akıyo dedim. 'kusuyorum, başım dönüyor, bayılıyorum' demedim"
"çok konuşmada sırtını aç" dedim. Bi anda, hatta beklemediğim bi anda tişörtünü kafasından sıyırıp yan tarafa attı. Olduğum yerde donakaldım. Çok kaslı biriydi, hemde çok. Ama kötü duran değil. İdeal olan. Her kızın ağzının suyunu akıtacak cinsten. Bizimki akamaz gizem, bunu unutma! Tabiki de akamaz. Kendine gel gizem, sen Gizem Baymaz'sın. Anlamaması için kafamı iki yana sallayarak 3 saniye içinde kendime geldim "sırtını aç demiştim sadece" dedim dişlerimi sıkarak. Arkasına geçip steteskopla sırtını dinlemeye başladım.
"ne o, etkilendin mi?"
"yaa, ne demezsin. Ağzımın suyu aktı resmen"
"biraz daha baksaydın akabilirdi bence" dediğinde sinirle güldüm. "hem hani sen benim holdingimin bulunduğu semte ayak basmıcaktın?" anlamaz gözlerle ona baktım.
"ne saçmalıyorsun?" diye sordum kaşlarımı çatarak.
"benim holdingim tam karşı tarafta. Hastanenin karşısında"